Ülke turizminin başlangıcı çok değil, otuz yıla dayanır.
Bu kadar genç olan sektörde çok sular saman altından ihanet adına aktı.
Belki kimse de farkında olamadı belki de oldu. Farkında olanlar ise menfaatleri uğrana susarak ihanette pay sahibi oldular. .
Senaryo Alman menşelidir. Yazarı çizeri ismi sizce de bilinen malum büyük bir Alman tur operatörüdür.
Sahneye konan yer ise 90’lı yıllarda Akdeniz turizmine yeni giren Antalya.
Özal dönemin de başlatılan turizm hamleleri, acemi sayılacak Turizm Bakanlığı ile bölgeler de yeni olan, ileri de sektör de söz sahibi olacak otelci derneklerini bir araya gelmesi ile başladı.
O yıllardan itibaren sinsice izleme ve ele geçirme planları yapan, işgalci ve sömürgeci bir sistemle varlığını kanıtlamış olan Almanya’nın bu dev tur operatörü için Antalya bulunmaz bir cennetti. Diğer Pazar ülkelerde ki gibi, mesleki sivil toplum örgütlerini eline geçirdiği zaman o bölgeye istediği şekilde fiyat politikası ile girebileceğini ve diğer pazar ülkelerine de rekabet de kullanabileceğini çok iyi biliyordu.
İlk dönemlerde Bakanlık özel sektör dayanışması olumlu paylaşımlarla gerçekleşiyor, sektörün kısa zamanda ilerlemesine katkı sağlıyordu. Sektör müspet fikirler ile yönlendiriliyordu.
On yıllık hızlı inkişaftan sonra turizm sektörü, Avrupa turizminde söz sahibi olmaya başladıktan sonra diğer sektör yatırımcılarının dikkatini çekti. Hal böyle olunca da tahsisli arazilere ve teşviklere aşırı derecede talepler gelmeye başladı.
Taleplere siyasi baskılarda dahil olunca sahil hazine ve orman arazileri deyim yerinde ise “yağma Hasanın böreği” dönüştü.
Önüne gelen tahsis alarak temel attı kimi yaptı, kimi devir yolu ile hava parası alarak servetine kısa zamanda servet kattı.
Bilhassa, Akdeniz’in bakir incisi Antalya’da tesis ve yatak patlaması oldu.
Bir kez daha altını çizerek ifade etmek isteriz ki gerek Orman, gerek Maliye, gerekse Turizm Bakanlıkları da tahsisler konusunda siyasi baskılara karşı koyamayarak ihanetin başlangıcına çanak tuttular.
Hesapsız kitapsız, plansız, projesiz, alt yapısız bir turizm metropolü oluştu.
Bu durumu, puslu hava da izleyen en büyük kitlesel tatil turist potansiyelini Almanya’da elinde tutan bu Kurt tur operatörüne yaradı.
Bu tur operatörü diğer ülkelerde uyguladı senaryoyu burada da vizyona koydu. Yine 90 yıllarda Kemer, Side ve Alanya gibi tatil öncelikli bu bölgeler de seçtiği tesislerde biraz daha yüksek fiyat, doluluklar ve de ön ödemelerle tesisler kapatarak kendisine bağımlılık yarattı
2000’li yıllara kadar geçen 10 yıl süreç de ise gizlilik fiyat ve yüksek doluluk politikası uyguladığı bu tesis sahip veya müdürlerinden oluşan bir kadro oluşumu sağlayarak, bölgesel mesleki sivil toplum örgütü olan otelciler derneklerini ele geçirerek yıllarca at oynatmaya başladılar.
Söz sahibi olan bölgesel bu mesleki örgütler, eşyanın tabiatına uygun olarak da bölge satış pazarında bu tur operatörünün fiyat politikasını sektöre şırıngalamaya başladılar.
Zaman içinde neler döndüğünü anlamayan, sahilleri paylaşarak beton yığınları üreten, hali hazırdakilere tesislerine kat fazlalıkları ile yatak artışını sağlayan sektör dışından gelen yatırımcılar, fiyatlar ve doluluklar düşünce avazı çıkıncaya kadar bas bas bağırmaya başladılar.
Madalyonun ikinci yüzünü ancak belirli zaman aralıkları ile yaşayan ve de görebilen sektördeki bazı kesimi temsil eden bu kişi(ler), yıllardır büyük bir sessizlikle izlenen filme dur demek için hazırlıksız bir şekilde ortaya çıkarak olumlu bir çıkış ile ses ve görüntü vermeye başladı.
Ama kısa zaman da örgütlenemedikleri ve gerçekleri yayarak anlatamadıkları için ilkin de başarıyı yakalayamadılar.
Çünkü karşılarında örgüt ve arkalarında onları destekleyen, karşı görüşte olanlara ise aba altında sopa göstermeye çalışan gizli bir Alman tur operatörü vardı.
Ama sağduyulu bu insan(lar) çok kısa zamanda başarmak için oluşum sağlayacaklardır. Çünkü inanmak başarmanın yarısıdır.
Turizm, bu ihanetten kısa zamanda örgüt yenilemesi ve mantalite değişikliği ile kurtulacak, tesisler hak ettiği fiyattan pazarlarda yerini alacaktır. Bu vesile ile de tesislerin ve Ülkenin döviz kaybı da ortadan kalkacaktır.
Gören, hisseden, inanan ve birlik olan turizmcilerin yolu açık olsun.