Bünyesel yapısı içerisinde yıllara dayanan soğuk savaş, en sonunda hafta sonunda patladı. Yıllardır TOBB’un en kuvvetli patronu Yalım Erez zamanında bile aysbergin görünmeyen yüzü olarak kalan ve en nihayet şimdiki patronu Rıfat Hisarcıklıoğlu’ nun sinirli ve acemice tavrı yüzünden ortaya çıkan bu kısır çekişme tüm camialarca da yadırgandı.
Turizmin başkenti ve TÜROFED’in evinde, bilinçli bir şekilde organize edilen toplantıda rest çekilerek, yıllarca gazete ve görsel medyada endam gösteren turizmci baba yiğitlerin karizmalarını çizercesine, meydan okumak ne denli doğrudur bilinmez. Ama herşeyi zaman gösterecek. Bu davranışa ise sadece ve sadece bir tek eski AKTOB başkanı Osman Ayık, kibarca cevap verebildi. Siyasetten gelecek bekleyenler ise çizilen karizmaları ile bakakaldı.
Acaba TOBB, davasında haklımıydı? Bize göre hayır. Çünkü o makam, şimdiye kadar süre gelen TOBB krallığında ki tüm başkanlar tarafından siyasi alanda sıçrama basamağı olarak kullanılmışdı. Hatırlayacağınız üzere Ali Çoşkun’lar, Yalım Erez’ler ve daha niceleri, o makamı kullanmaya çekinmediler. Peki anılan bu isimler acaba doğrusunumu yaptı? Kendilerine göre hiç şüphesiz ki evet, bize göre ise kesinlikle hayır. Çünkü kendi siyasi gelecekleri için çoğu zaman kullanılan bu makam koltukları sektörlerin sorunlarına kalıcı çözümler üretemedi. Sürekli iktidardaki hükümetlerin dümen suyundan gidilerek siyasetçilere taviz verildi.
İşte süregelen bu politikasızlıklar yüzünden TOBB’un bu yanlışlıkları, isyanlara neden oldu. İlk isyanda yıllardır Turizm sektörü temsilcilerinden geldi. Bünyedeki kargaşaya bir dur demek isteyen TOBB ise, palazlanan sektörler içinde turizmi seçerek, tabiri caiz ise posta koymak için de Antalya’ya gelerek, diğer sektörlere de göz dağı verircesine ses yükselterek rest çekti.
Sinirlerine hakim olamayan, serin kanlılığını koruyamayan Hisarcıklıoğlu, turizm sektörünü karşısına alarak yanlış yaptı. Yine de dua etsinde karşısında turizm sektörünün eski temsilcileri yok. Bir AKTOB kurucu başkanı Ali Berberoğlu, bir Ankara ATİD başkanı rahmetli Beylan Öz olsa idi durum çok daha değişik olurdu. Geçmişte pervasızca davranan Bakanlara yaptıkları protestolar gibi, seni ve ekibini o kürsüden al aşağı eder, ilk uçakla geldiğin yere gönderirdi.
Ayrıca, geçen hafta köşemde yazdığım konuda haklılığım ne kadar doğru değilmi? Turizm sektörü temsilcisi ve geleceğin sözde siyasetçisi olacak kişinin bu sektörde sevilmediği yine Manavgatlı turizmciler tarafından basın toplantısında verilen cevapla ortaya çıkmadı mı?
ÇİRKİNLİĞİN ARKASINDA OLANLAR….
Bir kentsel dönüşüm projesi uygulanıyor Antalya’da. Büyük ihtimal ile Mayıs ayı sonuna Cumhuriyet meydanı ve Kaleiçi yetişecek. Belki proje amacı itibari ile güzel olacağa benziyor. Tabiiki etrafınada çeki düzen verilirse.
Cumhuriyet meydan projesi amacı itibari ile, kente gelen turiste kuş bakışı Kaleiçi ve eski limanı rahatça göstermek için yapılıyor. Gerçekte böylemi olacak?
Böyle olmayacağı kesin. Siz siz olun da Cumhuriyet meydanından bir Kaleiçi’ni seyretmeyi deneyin. Deneyemezsiniz, çünkü öndeki çay bahçelerinin rengarenk güneşlikli terasları ve ilave çıktığı seyir terasları seyir şansınızı sıfıra indiriyor. Eski Liman ve karşı taraftaki tarihi surlar ise hiç gözükmüyor. Bu çay bahçelerin ilavelerinin ve çirkinliklerin yasal bir dayanağının olduğunu da hiç sanmıyoruz. Acaba varda bizmi bilmiyoruz, yoksa bunlar, bu çirkinliklere göz yuman siyasilerden mi cesaret alıyorlar?
İkincisi, meydanın doğu köşesinden düşmeden, yarım yamalak aşağıya bakıldığın da aşağıdaki tarihi evlerin kiremit çatıları muşambalarla örtülü ve bahçeleri çöp içerisinde. Eski bir deyimle bunların sahipleri güzel bir cezayı hak etmiyorlar mı?
Üçüncüsü, tarihi Kaleiçine giriş kapılarından biri olan Yenikapı’nın girişindeki o eski tarihi Rum hamamı önündeki barakaların ve çadır tiyatrosu gündüz konuların istimlakine üç kuruş para bulunamadı mı da git gide yayılmalarına müsaade ediliyor?
Bizler biliyoruz bu ayıpların ve çirkinliklerin ardında kimlerin olduğunu. Bu kentin inkişafı için trilyonlarca kaynak harcanırken bu ayıpların ve çirkinliklerin arkasında duranlara bizler, utanın derken, bu kentin en büyük mülki amiri olarak sayın Valim, sizlerde el koyarak bu ayıptan bu kenti kurtarın.