Ülkemde ki siyaset birinci dünya ülkeleri ile doğru orantılı değil.
Her şeyden önce siyaseti yapanların büyük çoğunluğu dürüst değil.
İnsanların dini inançları ile alay ediyorlar.
Yalan söylüyorlar, kandırıyorlar, aşağılıyorlar.
Ülke insanını ayrıştırarak, ya taraf ya da bertaraf olmaya zorluyorlar.
Dürüst birey topluluklarını kendi çarkları içinde hayasızlaştırıyorlar.
Ülke insanım dürüsttü, hayalıydı, onurluydu, şerefliydi, insancıldı.
Dinine inanan, saygılı, gereğini yerine getiren, Vatanın çıkarlarının kendi çıkarlarından önde gören, laik, Cumhuriyetçi bir topluluktu
İstiklal harbi öncesi ve sonrası var olan Vatan, Millet sevgisi son yıllarda nasıl bu kadar çok yozlaşabilir, değişebilirdi.
Ülke insanım nasıl bu kadar kandırılabilir, kullanılabilinir menfaatlerinin arkasından koşabilirdi.
Ülkede, tarım ve hayvancılık da üretim yok, tüketim dengesiz nüfus artışı ile dışa bağlı gıda malların ithalatı ile dış borçlanmayı tetiklemiş ekonomi taban yapmış, döviz ve altın tavan yaparak dış borçları fırlatmıştır.
İç piyasa da emekliler sefil, işsizler açlık sınırında. İnsanlar pazarlar da uzatılan tv mikrofonlarına durumlarının çaresizliğini bile anlatırken gülümsüyor ama öfkeli, yine de hoşgörülü ama patlama derecesindeler.
Gelişmiş ülkeler de ki siyasetçiler ve ülke yöneticileri başarısızlıklar da nasıl koltuğa yapışmadan gidiyorlar, nasıl en ufak hataların da istifa ediyorlar, Japonlar yöneticiler gibi gururları ile intihar ediyorlarsa(!)
Biz de ki gibi, binlerce koruma ordusu ile gezmiyorlar, on binlerce devlet araçları kullanmıyorlar, bankamatikçi danışman, hısım akraba ve yandaş medya yaratıp, embesil yaratıklara maaş vermiyorlar. Yazlık, kışlık, boğaz ve deniz manzaralı saraylarda, köşkler de oturmuyorlar?
Onlar da insan, onlar da toplum değil mi?
İşte onların bilimde, teknikte, ekonomide, sanayide ileri gitme gitmesi, ülke yaşayanının refahını düşünmesi, dürüstlüklerinden, namus felsefelerinden taviz vermemesi, ülkenin yargı, adalet, insani değer yönetim şekillerinden kaynaklanmaktadır.
Ülkemiz ne zaman çağdaş yönetici ve toplumun temel ilkelerini benimseyecek ve geçiş yapacak? Ne zaman dürüst olacağız? Ne zaman?