Partilere göre değişik sistemlerde değerlendiriliyor.
Kimi partilerde ön seçim ile delegelerin keyfiyetine bırakılıyor.
Kimi partilerde ise ön seçim sonun da, genel merkez mülakatlarına gidiliyor ve parti genel merkez kontenjanları da üstüne tuz karabiber gibi ekilerek kesinleştiriliyor.
Her sistemde ne İsa’ya ne Musa’ya yaranılıyor.
Küskünler ordusu yaratılıyor.
Sonra yaratılan bu küskünler ordusu, kimi zaman ya bir makam kapıyor, ya da iş takiplerine başlıyor verdikleri paraları misli, misli geri alıyorlar.
Nasıl toptancı hale giren her türlü nebat, ismine, cismine ve kalitesine göre sandıklara ayrılıp ayrı, ayrı fiyatlandırılıp pazarda tüketiciye sunuluyorsa, aynı şekilde partilerin uygulayacağı da bir yöntem olmalıdır.
Öncelikle partilerde müracaatları değerlendirecek ön bir kurul olmalıdır.
Yani her müracaattan para almadan önce, vasıf, tahsil, kişilik, karakter, mesleki ihtiyaç, başarı ve tecrübe kotaları konmalıdır.
Çünkü Millet meclisinin, elmaların, armutların, patlıcanların, kabakların toplanacağı bir yerin olmadığı, milletin derdine çare üretecek, yasalar ile milli bütünlüğü koruyacak, demokratik hukuk devleti kimliği ile devletin dışarıya karşı itibarını sağlayacak kutsal çatının olduğu unutulmamalıdır..
Milletin vekilliğini istemek, talip olmak, bu şerefli görevin, arını, itibarını, namusunu taşımak çok kolay değildir, sayın vekil adayları!
ÇANAKKALE VE TÜM ŞEHİTLER.
Öncelik ile 18 Mart’ı unutanlara veya hiçe sayan soysuzlara bir tek sözüm var. Çanakkale’de bu millet ve vatan toprağı uğruna şehit yatan gencecik Mehmetler, Hasanlar, Aliler, Mustafalar olmasa bugün hangi devletin esareti altında yaşayacaktınız?
O günleri hatırlamayıp, inkar edenler.
Bugün o şehitlerimize ve Ulu önder Mustafa Kemal’e hakaret eden laf söyleyen soysuzlar, bir araştırın bakın kanınızda ki bozukluğu göreceksiniz. Unutmayın sakın o şehit yatanların yüzü suyu hürmetine bu vatan toprağında rahatça yaşıyorsunuz.
Ne mutlu Türküm diyene.