Hem de çirkin bir ses.
Tek kelime ile rezil olduk, rezil.
Bu ses yine bir siyasi bir çekememezlikten kaynaklandı.
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz anlamak mümkün değil.
Olaya bakın.
Yabancı bir yönetmenin, ülkenin iki ayrı şehrinde ayrı iki etkinliğinde ayrı, ayrı değerlendiriliyor, tabiri caiz ise yargılanıyor.
Birincisi, Bursa’da hükümet kanadından tepki gösterilmeyen bu zata, Antalya’da Kültür Turizm Bakanı ve meclis başkanı niye tepki veriyor?
İkincisi, acaba bu tepki de haklılar mı?
Gerçekten bu zat, insanlık suçu Sırp katliamlarını savunmuş mu?
Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne.
Ne gerek vardı bu zatın Antalya’ya davet edilmesine?
Başka Jüri başkanlığı yapacak yönetmen yok mu idi?
Kıran mı girdi yönetmenlerin soyuna sopuna?
Tüm bunlara sebebiyet veren tek neden, bizi tüm dünya’ya bizi rezil eden, festival yürütme kurulunun yetersizliği ve tecrübesizliğidir.
Nerede Festival Yürütme Kuruluna yardımcı olacak Danışma kurulu?
Bu organizasyon hatasız olsun diye kurulmadı mı kurul?
Neden bu kurul toplantılara hiç çağırılmadı?
Demek ki, Yürütme Kurulu ve üst düzey yöneticiler her şeyin en iyisini biliyorlar. En iyisini yaparak ağızlarına yüzlerine bulaştırıyorlar.
Doğru bildikleri içinde Antalya’yı uluslar arası kamuoyunda rezil ediyorlar.
Ülke içinde yaşanan, kısır siyasi çekişmeler, ülkenin ve Antalya’nın imajına zarar vermemelidir.
Böyle bir olay, “ Kol kırılır yen içinde kalır” misali orta yerde yapılmamalı, kapalı kapılar ardında değerlendirilmeliydi.
Tartışmalara ve rezalete kaynak olan gerek hükümet, gerek ise Vakıf yürütme kurulu değerlendirmeler yaparak bunun hesabını birilerinden sormalıdır.
Ayrıca da verilecek hesap, kamuoyunun bilgisine açıkça sunulmalıdır.
Gerekli yerlerden ve Antalya’dan özür dilenmelidir.