Kıbrıs, Akdenizin doğası ile güzel, tarih ve kültürel değerleri ile en mistik adası. Yıllardır çeşitli medeniyetlere ev sahipliği ve geçiş yapmış olan bu ada, son yıllarda AB ülkeleri gibi Türkiye tarafından da kaderine terkedilmiş görünüyor. Tabii ki K.K.T.C ve turizminden bahsediyorum.
Öncelikle, kendi başından defi bela diye attılan Casinolar, burada da zaman zaman yerli halk ve öğrenci kesimi için de başa bela oldu. Bu yüzden nerede ise yüksek okul öğrenci nüfusunu da kaybetmeye neden oluyordu.
Ayrıca, anavatan yatırımcısına açılan konaklama arazi tahsisleri, aceleye getirilerek sanki müşteri kapıdaymışcasına altın tepside sunuldu. Sunuldu çünkü uluslar arası arena da tanınmak sırasının gelindiği hayal edildi. Ama görüldü ki evde ki hesap çarşıya uymadı. Milyonlarca dolar değerindeki tesisler şimdi düşük kapasite ile atıl durumda çalışmaktadır.
Bilhassa, İspanya örneğini dilimizde tüy bitercesine örnek vermemize rağmen, Antalya?nın düştüğü hataya K.K.T.C?nin de böylelikle düşmesine de göz yumuldu.
Şimdi tek hedef karaya oturan gemiyi yüzdürmek olmalıdır.
Anavatan, K.K.T.C birlikteli ile kurulacak ciddi bir komisyon gelecek ile ilgili acil önlem plan ve projeleri hazırlamalı ve uygulamaya almalıdırlar.
Kesinlikle hedefin ilk aşamasında hava taşımacılığı yanında deniz taşımacılığının ve yat turizminin de önü açılmalı, Akdeniz?de yeni bir Monaco yaratılma hedeflenmeli, uzak doğu pazarına açılarak Dünya ticaret merkezi konumunda bir pazar gerçekleştirilmelidir.
Şimdi üzerimizde ki ölü toprğını atmanın ve birlikte çalışmanın tam zamanıdır.
Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki Türk?ün Türk?den başka dostu yoktur. Ver elini K.K.T.C.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Alman Tur operatörleri Birliği (DRV) nin 57. Kongresi Belek?te devam ederken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Alman Tur operatörlerine hitabı sırasında ;
Türkiye'nin coğrafi konumu, doğal ve tarihsel özelliklerinin hem deniz, hem kitle turizmi hem de kültür turizmi açısından önemli potansiyeller barındırdığına işaret ederek, ''Yeni dönemde biz bütün özellikleri ve güzellikleri tüketmeden, tarihi, kültürü doğayı özenle korumaya çalışarak turizm anlayışı sürdürmeye çalışacağız. Sahip olduğumuz zenginlikler bize emanet edilmiş olan gerçekte dünyanın sahip olduğu zenginliklerdir. Bu bilinçle turizm anlayışını sürdürmek istiyoruz'' diye konuştu.
Belek ve Sorgun da kesilen yüzbinlerce ağaçla mı, alt yapısı, arıtması tamamlanmamış bölgelerin turizme tahsissi ile mi, kirlenen denizi ile mi sürdürülebilir turizmden bahsediyor acaba sevgili Bakan?
Acaba birgün bir Kültür ve Turizm Bakanı gelecek ve diyecek ki ; ?Şimdiye kadar plansız projesiz bir çok tesis yapıldı, kıyı bandları ucube beton yığınları ile doldu, doğamızı ve çevremizi resmen katlettik, bu kadar yatak kapasitesi ve 5 yıldızlı otel haddini aştı, yeter artık üst yapı tahsisi ve yapılanmasına diyecek mi?
Hiç mi hiç zannetmiyorum. İnşallah günün birinde ben yanılırım.