Süleyman DEMİREL’İN yıllar öncesi “ benim çiftçim, benim işçim, benim memurum benim halkım “dediği ve büyük kitleleri arkasına alarak iktidara yürüdüğü geçmişin Adalet Partisi, bugün CİNDORUK Başkanlığın da Demokrat Parti ruhu ile ANAP birleşmesinden sonra seçim startını vermiştir,
Geçen Cumartesi Manisa’da ki “Yeter söz Milletin” mitingi ile adeta meydanlara topladığı büyük insan kitleleri ile “ ülke halkına mücadelende yalnız değilsin.“ diyerek iktidara da gözdağı vermesi, Ege’de başlayan deprem sonrası gelişen tsunaminin ülke sathına büyük hareler halinde yayılmasına neden olacaktır.
Kongre sonrası DP’nin kalesi konumunda olan Antalya’da gelişen kıpırdanma ise yeni yapılanmada ki, doğumun sancılı ama sağlıklı geçeceğinin işaret olmuştur.
Bu hareketliliğin de doğal olarak da teşkilatlarda görev almak isteyen kişi sayısının çokluğu ve heyecanından kaynaklandığı partililerce sıkça ifade edilmektedir
Yeni kurulacak örgütsel yapının, kararsız olarak arayış içerisinde bekleyen toplumu da kucaklaması ve sağlıklı kaynaşmanın sağlanması açısından öncelik ile Antalya’dan belirlenecek isimlerin Genel Merkez tarafından atanmasının uygun olacağı kararına varılmıştır.
Bu aşamada görev almış atanmışların da Parti adına yakışan şekilde demokratik ortamda seçim sürecine kadar ki zamanda, İl ve İlçe teşkilatlarını en iyi şekilde hazırlamasını düşünülmüştür.
ANTALYA UYUTULAMAZ
Yıllardır gerek tarımı gerek ticareti gerekse turizm yatırım ve girdileri ile ülke ekonominse büyük katkılar koyan, ülke istihdamına hayat öpücüğü veren ve işte bu yüzden büyük göçler alan ANTALYA, son zamanlarda küresel krizden büyük çapta etkilenmiş görünmektedir.
Üzerine sanki tabiri caiz ise ölü toprağı serpilmiş gibi yılın altı ayında ki turizmin getirdiği hareketlilikle yaşayan, diğer altı aylık dönemde ise uyuyan kent, resmen afyon yutmuş.bir timsah misali uyumaktadır.
Başta ülke genelin de olmak üzere, Antalya gibi pilot metropol şehirlerde iktidar yetkililerinin üretmesi ve alması gereken bir çok tedbir vardır.
Ama ne yazık ki günler haftalar, aylar ve yıllarca üretim ve istihdam kaybı neticesinde insanlar fakirleşmekte memleket işsizler ve aşsızlar ordusuna dönmektedir.
Hiçbir şeye aldırış etmeyen duyarsız iktidar yetkilileri ise suni gündemler yaratarak, çaresizliğini sergilemektedir. Ülke insanının ve ekonomisinin can suyuna ihtiyacı vardır.
Bu iktidarın seçim sürecine kadar, en kısa sürede çareler üretmesi, ya da biz bu işi yapamıyoruz diyerek erken seçime gitme kararı alması gerekir.