Evet aynen söyledikleri gibi.
Beşi, onu, bin onu söylemiyor bunu.
Tamamına yakını böyle düşünüyor, böyle konuşuyor.
Hepsi, Büyükşehir ve İlçe de ki bu belediye başkanları ile bu seçim kazanılamaz diyor.
Soruyoruz, peki neden böyle düşünüyorsunuz diye.
Bunlar, birbirleri ile didişmekten, üretemedikleri çok hizmet var diyor.
Meclis üyelerinin kapasitelerine bir bakın, diyerek de ekliyorlar.
Büyük çoğunluğu büyük komisyonlar karşılığın da iş takipçiliği yapıyorlar.
Kaçaklar, yolsuzluklar ile uğraşacaklarına, bazıları bunların içinde bile korkusuzca alıyorlar.
Başkanlar dahil çoğunun yolsuzluk dosyaları soruşturma da savcı masalarında sıra bekliyor.
Bunları bizler söylemiyoruz diyor, CHP’li partililer.
Her gün yerel basında bunlar yer alıyor, kamuoyu da bunları izliyor diyor.
Bize bu seçim de kimler oy verecek diye kaygı duyuyorlar.
Şimdi de biz size soralım bunlarla seçim kazanmak mümkün mü diye de ekliyorlar.
Sizce de CHP’lilere katılmamak mümkün mü değil mi?
Gün gelir gerçek seçmen tutuculuğu bırakır, “Genel merkezin dayatmasına kulak asmaz ve bu sefer gereğini yapar.” diyorlar.
Bizim de kamuoyunda ki izlenimimiz ise tam tersi.
Antalya’nın kaderimidir nedir bu bilinmez.
Her seçimde bir dönem sağ tandanslı, bir dönem sol tandanslı partiye oyunu vererek faturayı keser.
Ne yazık ki yıllardır bu böyle sürüp gider. Sadece Hasan Subaşı döneminden itibaren iki dönem sürdürülebilir bir hizmet politikasını yakalamıştır seçmen.
Hani ataların bir sözü vardır” Gelen gideni aratır.”
Şimdi ise ortalıkta yine Hasan Subaşı’nın ismi her iki parti ile anılıyor.
Kent halkı geçmişte yapılan hizmetler zincirine baktığı zaman, onun döneminde ki projelerin uygulandığına dikkat çekerek, yeni hizmetlerin gerçekleşmemesinden yakınmakta.
Bu da, çalışan hizmet üreten düzgün bir belediye ve deneyimli, dürüst bir Başkan arıyor demek.
Her iki tarafın halk içinde ki istek ve tercihi bu olduğuna göre Antalya’da değişim rüzgarı seçime kadar belirginleşecek demek.