Bu ülke kazan partiler kepçe.
Dolaş babam dolaş.
Sıcak bir yandan nem bir yandan insanlar meydanlarda.
Medya ise peşlerinde.
Liderler bir söylüyor medya bin yazıyor.
Tabiî ki onlara da laf lazım, malzeme lazım.
İşte en önemli nokta bu.
Parti üst kademelerinin ağzından her dökülen anında TV camında.
Ağzı olan konuşuyor. Ne gizlilik kaldı, ne de namahremlik kaldı.
Gün geçtikçe terazi de, hayırlar evetlere ağır basarken al sana malzeme.
CHP ikinci adamı Önder Sav teşkilatlara bir genelge göndererek, Deniz Baykal ve eski yönetimin referandum için yaptığı gezilere teşkilatların katılmaması isteniyor.
Ey Önder Sav, sen neden kaygılanıyorsun.
Ama sen biliyorsun yaptığını.
Ne ekti isen onu biçeceksin.
Hani bir laf vardır.
“Korkunun ecele faydası yoktur.”
DP İSE AYRI ALEM
Bu ülkenin ve demokrasinin temel taşlarından DP, yurt sathında seçime kadar toparlanacağı yerde, kendi içerisinden sürekli müdahalelere maruz kalmaktadır.
Başta eski genel başkanlardan Tansu Çiller ve Süleyman Soylu olmak üzere eski Genel başkan yardımcıları ve GİK üyelerinin bazılarından referandum ile ilgili çatlak sesler gelmeye, tabiri caiz ise iktidar davulunu çalmaya başlamışlardır.
Bunun nedeni ise parti içi siyasi çekişmelerdir. Çillerin partiyi baraj altına düşürmesinden sonra siyasi hayattan çekilmesi ama partinin içinde Soylu ile müdahaleci tavır takınarak bir bilen ve aranan lider konumunu takınması partiye büyük zararlar vermiştir.
Parti resmen Soylu döneminde duraklama devri yaşamıştır.
Şimdi ise yeni yapılanma sürecine girerek ülke siyasi hayatında hak ettiği yeri alma mücadelesine giren DP, ne yazık ki bu tür müdahalelerle yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Halk, ise bunu izleyerek, üzülerek, değerlendirmeye almaktadır.
Bugünün Türkiye’sin de ise artık siyasi ekseni kayanlar, layık olduğu itibarı bundan sonra bulamayacaklardır.