İzleyen, denetleyen yetkililer var mı, acaba yeterli mi?
Kentin günlük yaşantısı keşmekeş içinde olmamalıdır bizce.
Sinir bozucu, insanların hayatlarını olumsuz etkilememelidir bizce.
Günlük hayat da insanlar sinirli, saldırgan, birbirine hakaret eden huzursuz topluluklar olmamalıdır.
Kent içinde trafik terörü had safhada.
Açık egzostlu hippi bozuntusu motosikletliler, modifiye yapılmış gürültülü araçlar, bu kentin huzurunu bozuyor. Geceleri geç saatlerde uyku nedir durak nedir bırakmıyor. İnsanların psikolojileri bozuluyor.
Ana cadde kaldırımlarında cafe masaları, reklam tabelaları, seyyar satıcılar, dilenciler.
Ne denetim var ne umursayan.
Sözüm ona turizm başkenti.
Üç kapılar dökülüyor, Hıdırlık kulesi restorasyon da, ne bekliyor, Kesik minare kapılar kilitli etrafı demir parmaklıklı sağmacılar ceza evi gibi. Çevresi foto karesi vermemek için yüksek çiçeklikler ile engellenmiş.
Yeni kapı Rum hamamı önü demir zincirler ile çevrili. Yakışıyor mu?
Nerede Kaleiçi’nin tarihi bitki örtüsü? Nerede bahçelerin turunç, portakal ağaçları, yasemin, manolya, ıhlamur kokulu ağaçları?
Park eden araçlardan geçilmeyen dar yollarında insanların yürümekte çektiği zorluklar.
Gece yarıları barlardan sarhoş olarak çıkan, yüksek sesle bağırıp çağırıp karga sesleri ile şarkı söyleyen, kavga eden saygısızlar.
Daha yüzlerce olumsuz etkileyen huzur kaçıran nedenler sayabiliriz.
Tüm bunlar Turizmin başkenti(!) Antalya’da yaşanıyor.
Tüm bunar Emniyet ve Belediyeler yetkililerince acaba önemseniyor mu?
Acaba bizler de öz eleştiri yapıyor muyuz?
Bizler de acaba kural ve kaidelere, yasalara uyuyor muyuz?