Turizmde toparlanma stratejisi-1: Yeni Bakan ne yapmalı?

Özellikle son on yıldır bocalama içinde olan Türk Turizminde, içine düşülen son olumsuzlukların piyasada gerçek anlamda bir “dibe vurmak” etkisi yarattığı malumdur. Henüz iki yıl öncesine kadar tıkanma ve gerileme sürecini ısrarla görmemeyi tercih ederek, gerçek durumu “şampiyonluk edebiyatı” ile örtbas etmeyi tercih eden turizmin piyasa liderleri, henüz yaşanan krizlerin gerçek nedenleri ve çözümleri üzerinde uyumlu bir teşhis ve tedavi yaklaşımında da, maalesef mutabakat sağlayabilmiş halde değildir.

Turizmin 40 sektörlü yapısını oluşturan her parselde olumsuzluklar artık şikâyetlere dönüşmüş olsa da, somut ve rasyonel bir “teşhis-tedavi süreci” üzerinde hala konuşulmamaktadır. Bugün için piyasanın genel beklentisinin ‘artık yeni bir Bakan gelse de, dizginleri ele alarak Turizmi yoluna koysa’ şeklinde ortak bir umut beslemek olduğu görülüyor. Fakat “Devletten medet ummak” olarak ifade edilebilecek bu yaklaşımın Ulusal Turizm Stratejimizin ‘Kamu ve Özel İşbirliği’ Prensibine ters düştüğü de görülemiyor.

Zira daha önce turizmin alt sektörlerinin mesleki örgütlenmesi ve tümüyle Ankara’dan Bakanlık eliyle yönetilmesi şeklindeki eski model kökten değişmiş, her Destinasyonda fonksiyonel dikey örgütlenmeye gidilmesi ve bunların merkezden etkili koordinasyonu prensibine geçilmiştir. Bu yaklaşımla, turizmin tüm paydaşlarının Yerel Konseylerde yepyeni bir sivil toplum çatısında bütünleşmesi ve her Bölgedeki sorunların uygulamaya yönelik çalışılması gerekirken, hala her şeyin Devletçe çözülmesi bekleniyor.

Oysa Devletçe gerekli teknik yöntem ve Politika tercihleri yapılarak, 17 yıllık Ulusal Turizm Stratejisine bağlanan bu çerçevede, oyunun yeni kuralları ve uygulama yöntemleri net bir şekilde ortaya konmuş olmasına rağmen, son 9 yıldır bu yeni yaklaşım idrak edilerek benimsenememiş ve uygulamaya dönük somut adımlar atılamamıştır. Hiç kimsenin karşı bir görüşü ve itirazı olmamasına karşın, bu Stratejik yaklaşıma uyum sağlanamamış olması, mevcut zihniyetlerin tutucu davranışlarıyla ilgili bir durumdur.

YENİ TURİZM BAKANI NE YAPMALI?

Yeniden yapılan Seçimlerle kurulacak olan yeni Hükümetin yeni Bakanı, göreve geldiğinde önünde çok net, fakat kafa karışıklığı nedeniyle çok çetrefil bir durumla karşılaşması söz konusudur. Verilen güncel demeçlerde, hala Sektörel ve Yerel Otoritelerin turizme ilişkin “meli-malı” ile biten dilek ve isteklerinin tekrarlandığı görülüyor. Ortak görüşleri pekişmemiş olan ve askıya alınmış Stratejik Modeli de bir türlü sindirememiş bir Piyasanın münferit taleplerini, yeni Bakana sunabilmek yarışına gireceği kuşkusuzdur. 

Söz konusu karışık ve çelişkili ortamda, Yeni Bakan’ın nasıl bir yaklaşımla bu karmaşık durumu ele alarak rasyonel bir değerlendirmeyle uygulama kararları alarak harekete geçeceği, en kritik husustur. İşte bu konuda açık ve net bir tavsiyemiz var: 2010 yılından beri Ulusal Strateji ve Konseyler Modelinin gönüllü Avukatlık görev sürecimizde 6 yıl önce önce Bakan Günay’a ve 3yıl önce Bakan Çelik’e yaptığımız “Ulusal Stratejimizi uygulamalıyız” görüşümüzü tekrarlamak! Zira bu yöntem, en geçerli ve hazır Yasal süreçtir.

Son kesitte gündeme gelen Kültür ve Turizmin ayrılması gibi konular, Turizmin ihtiyacı olan “kararlı bir Stratejik atılım uygulaması” konusuyla direkt ilgili değildir. Çünkü turizmde asıl çözümlenmesi gereken detaylar, Turizmin 40 alt sektörünün Destinasyonlarda sürdürülen üretim organizasyonunu uyumlu bir şekilde sürdürebilmesi ve Anadolu Destinasyonları gelişim sürecinin Bakanlık’ça Koordinasyonu ve desteklenebilmesi kapsamında odaklıdır. Uygulama yöntemi ise, tercihlere göre gerçekleştirilebilir.

Yeni Bakan, göreve geldiğinde Bakanlık Bürokratlarına “2023 Stratejimizi hızla revize ederek 3 ay içinde uygulamaya geçmek üzere çalışın” diyerek, bu konuda Piyasa ile sağlam bir diyalog kurarak “Kamu ve Özel İşbirliği esaslarını detaylandırıp” buna paralel her türlü organizasyon atılımlarını uyumlu şekilde başlatırsa, sihirli değneğini kullanmış olur. Mart 2016 itibariyle tüm detaylar çözülmüş olarak sağlam adımların atılması, işten bile değildir. Halen geleceği belirsiz Turizmde alternatif bir çözüm de yoktur.

YENİ STRATEJİK MODELE HIZLA GEÇİŞ YÖNTEMLERİ

Bakanlıkça 2005 yılından itibaren ciddi bir çalışma ve gayretlerle, “gelişen turizme yepyeni bir stratejik yaklaşım” üretilmesine rağmen “neden uygulanamadığı?” sorusuna aradığımız cevap, “Bakanlığın mevcut bünyesinde gerekli bürokratik değişimin yapılarak yeni teşkilatların kurulamaması” olarak su yüzüne çıkmıştır. Fakat kanımızca burada büyük bir çelişki vardır: Yeni Modelin ana yaklaşımı, öngörülen “bölgesel turizm yönetimi” yaklaşımında “fonksiyonel örgütlenmenin Sivil Topluma devri” esastır. 

Bu bakımdan yeni düzenin Bakanlıkça yeni teşkilatlar kurularak yönetilmesi değil, organize edilerek sadece yürütülmesinin desteklenmesi söz konusudur. İhtiyaç olan geçişte ise en hayatiyet taşıyan konu, tüm turizm paydaşlarını yörelerde bağdaştıracak ve bütünleştirecek olan “sivil toplum inisiyatifinin gereğince devreye sokulması” eylemidir. Bu atılımın yerel örgütlerce desteklenerek, kendi özerk yapısı içinde yaşatılması, Bakanlığın bürokrasi yükünü hafifletmesine yol açacak en kritik uygulama detayıdır.

Yeni Bakan ile başlatılması tavsiye edilen atılımda, önerilen 3 aylık hazırlık döneminde Turizm Konseyleri Uygulama Yönetmeliği hemen devreye alınabilir. Getirilecek kriterlerde, görev-yetki ve çalışma esasları belirlenecek olan Yerel Konseylerin ‘yasal özerk dernek statüsünde kurulması ve tüm yerel Kamu ve Özel Kurumların katılımı ile oluşturulup desteklenmesi’ örgütlenme tarzı tariflenebilir. Ulusal Stratejide öngörülen bu Milli Örgütlenme Politikası, yerel ve sektörel sinerjiyi bağdaştıracak en önemli unsurdur.

Bölgesel Turizm Yönetimi yaklaşımıyla sürdürülecek olan Turizm Konseyleri çalışmalarının, fiili uygulama atılımlarına dönüşmesi ve Hükümet Politikalarıyla köprülerin kurulmasında rol oynayacak olan kritik yeni yapı, Ulusal Konsey oluşumudur. Konseyler Yönetmeliğinde tariflenecek olan bu oluşumun, tüm Turizm Endüstrisinin sistematik katılımıyla teşkil edilen bir ‘üst çatı yapısı’ olarak devreye girmesi, bu güne kadar ceremesi çekilen yapısal ve politika-strateji boşluklarının tümünü giderebilecek rasyonel atılımdır.

Sonuç olarak; Ulusal ekonominin %10 gibi bir bölümünü oluşturan ve sadece “döviz girdisi” olarak bakılıp  %4 düzeyinde olduğu sanılan Turizm Endüstrisi, son yıllarda hayal edilen “katma değer, cari açığa ve istihdama derman olma” konularında sıra dışı bir nimettir. Stratejik Planlama olarak Dünya çapında geçerli yenilikçi yaklaşımlarla devreye sokulmuş olan 2023 Turizm Stratejisi’nin ömrünün yarısı, gereksiz yere tüketilmiştir. Yeni Bakan ile tekrar şansı olan “turizmde toparlanma süreci” aktif gündemdedir.

Önemli not: Hükümet oluşumunda Bakanlık olarak da “üvey evlat” olarak görülen Turizmin “toparlanma atılımına girememesi” sonucu, oluşan Milli kayıpların 200 Milyar$ düzeyinde olduğunun farkında mıyız? 

Yayın Tarihi
22.03.2016
Bu makale 287 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!