Turistik kentlerde gizli ''Afet'' var

Antalya’da gelişen ve yerleşen Turizm olgusu, yarattığı etki ve getirdiği sorunlar ile giderek büyüyen bir “Afet” niteliğinde tüm Bölgenin Sosyo-Ekonomik yapısında kendini hissettirmekte; Bu olayı, Afet’ten Nimet’e çevirebilmek için ciddi tedbirlerin hızla alınması gereklidir…

 

Antalya Bölgesi’nin hızla gelişen Turizm Ekonomisi, etkilerini çok yönlü ve doğal olarak tüm Yöre yaşayanlarına hissettirmektedir. Bu etkiler o kadar belirgin ki, durumu analiz ederek neden-sonuç ilişkisi kurabilmek için, Bölge’nin son günlerde ortak sorunu olan “Doğal Afetler” ile mukayese etmekte yarar var. Üstelik, derin izler bırakan fırtına ve sel felaketlerinden de ötede, Turizmin bu olağanüstü gelişim süreci durmak-bitmek bilmiyor, toplumu sessiz ve derinden kasıp kavuruyor. Bölgede Turizm olmaksızın yaşanabilecek “doğal hayat” süreci, Turizmin etkileri sayesinde bambaşka ve beklenmedik şekillerde gelişiyor. Kontrolden çıkarak kendi dinamikleri ile hareket eden bu gelişim karşısında tüm bireylerin sosyal ve ekonomik hayatı etkileniyor. Bir durup düşündüğünüzde de, bireylerden oluşan tüm toplumun bütünüyle nasıl değişip etkilendiğinin farkına vararak “vay canına” diyerek hayret edebiliyorsunuz. Oysa, Bölgenin geniş Ailesi olarak düşünebileceğimiz Antalya’lılar, özellikle son 2-3 nesildir Ailecek bu afetin içinde yaşamaktadır.

Söz konusu değişim sürecinin çarpıcı bir tablosu; “Çarşaflı Ana’nın Bikinili Kızı” kompozisyonu ile rahatça anlaşılabilir. Bir nesil içerisinde bu ölçüde yaşanabilecek hızlı bir değişime değil hazır olmak gerçekten zor ama, Aile fertlerimizin “başa gelen çekilir” şeklinde yeni yaşam tarzlarına değişerek uyduklarının örnekleri etrafımızda yaşanmaktadır. Üstelik de, artık bu tür değişimin eskisi kadar etkili ve sancılı olmaması ve “normal süreç” kabul edilmesi durumu, bu değişimi kabul ederek benimsediğimizi ortaya koymakta. Yani tek kelimeyle; “Turizme ısındık ve alıştık” ve bu olağanüstü değişim sürecine paçayı kaptırmış durumdayız. Bu şekilde tüm Aile fertlerinin kendilerini Turizmin etkileri ile birlikte yaşamaya hazırlamaları, hatta çığ gibi büyüyen, dolu gibi iz bırakan bu “Afet”ten akıllıca yararlanmak üzere geleceğe dönük planlar yapmaları gerekmektedir. Zira, Turizm Afeti’mizin bir önemli cilvesi, dizginlenebildiği taktirde zarardan çok yarar elde edilebilmesidir.

Yani, tüm Antalya Ailesi olarak kendimizi Turizm’in yapısına ve gereklerine ne kadar hazırlar ve uyum sağlayabilir isek, söz konusu Afet’i, o kadar “Nimet”e çevirebiliriz. Zira, Turizm Afeti diğer afetlerimiz gibi gelip-geçmiyor, Bölgeyi severek yerleşmiş durumda. Daha çok da, “sürekli yağan rahmet” gibi, günlük hayatı etkileyerek ufak tefek rahatsızlık da verse, tarım ürünlerinde Nimet’e dönüşme benzeri çok önemli bir özelliği var. Bu sıkıntılara katlanarak Bölgemizde yaşanmakta olan “Sürekli Turist Yağmuru” ortamına kendimizi Ailecek hazırlamamız gerek. Bu yağmurun, tedbiri elden kaçırarak Sel’e dönüşmesinin önlemi ise kaçınılmazdır. Bunun da örneği, doğal dereleri bozduktan sonra bu günlerde hızla kazmakta olduğumuz “Sel Kanalları” misali, acil Turizm tedbirlerin en kısa zamanda alınabilmesinde yatmakta.

 

Yayın Tarihi
09.08.2014
Bu makale 4473 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!