Önde Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Antalya Bölgesi’nin Turistik Belediyeleri Turizmin getirdiği ve gerektirdiği “ilave hizmet yüklerini” karşılayamamakta; Yörede oluşan Turizm ekonomisinden almaları gereken finansman ihtiyacı paylarını mevcut şartlarda alamamakta…
Antalya İli Toplam nüfusu, bu yıl itibariyle 2 milyona erişmiş durumda. Bu nüfusun %60’ı olan 1.200.000 kişi Kentlerde yaşamakta ve yaklaşık 1 milyonu da 40 kadar “Turistik Belediye” Beldesinde yerleşik durumda. Diğer yandan, Bölgede mevcut 400 bin otel yatağının da en az 300.000 adedinin söz konusu Turistik Belediyeler sınırlarında yer aldığı tahmin edilebilir. Turistik Beldelerde, Turizm hareketlerinin etkisiyle nüfus yapısının nasıl etkilendiğinin basit bir örneğini, tüm Turistik Belediyeleri kapsayacak şekilde sergiler isek, ortaya çıkan durum özetle şöyle:
Yerleşik Nüfus = 1.200.000 kişiye; {Dışarıdan gelen mevsimlik personel etkisi = 150.000} +
{%70 dolulukta konaklayan otel müşterileri = 210.000} + {Beldedeki yazlık evlere dışarıdan
gelen tahmini tatilci konuklar = 30.000} + {Beldedeki ticarete mevsimlik katılmak üzere
dışarıdan gelen tahmini nüfus = 10.000} = Toplam olarak 400.000 yerleşik ilave nüfus…
eklenerek, sezon aylarında Beldede aynı anda yaşayan nüfus sayısı %33 gibi bir artışla 1.600.000 kişiye ulaşıvermekte.
Üstelik, örneğimizdeki nüfus sayıları içerisinde Turist niteliğinde değişken olanların 200 günlük sezonda ortalama 10’ar günde değiştiğini var sayarak, 600.000 kişilik ilave nüfus sayısının aslında 5 milyon kişiye yakın gelen ve giden, yerli ve yabancı Turist misafirlerden oluştuğunu da hayretle” keşfedebiliriz. İşte, henüz yeni idrak etmeye başladığımız, “Turizm sayesinde yerel ekonomi canlanıyor” diye sevindiğimiz, ancak yan etkilerini yeni yeni idrak etmeye başladığımız “Turizmin Cilvesi”, mekanizması bu şekilde hareket ediyor. Yörede hızla gelişen Turizm piyasası karşısında, daha 5-10 yıl önce yeni belediye olabilmiş Beldelerimiz, henüz toparlanıp temel alt yapı hizmetlerini yerine oturtmaya gayret ederlerken, bu “aşırı yükler” karşısında hazırlıksız yakalanarak, sıra dışı bir şekilde zorlanmaktadırlar. Bu ilave yüklere hangi Belediyenin suyu, yolu ve elektriği “standartların altına düşmeksizin” yetebilsin? Temizlik ve çöp hizmetlerinden, artan araç trafiği karşısında yetersiz kalan yollara, kaldırımlara kadar yepyeni ve Turistik Belediye- lerimizi “gafil avlayan” bir sorunlar yumağı Belediyelerimizi sarıveriyor.
Ayrıca, oluşan fiili durumun bir de psiko-ekonomik boyutları var. Turist Misafirlerimiz bekledikleri ve ihtiyaç duydukları tüm hizmetlerin bedellerini ödemeye hazırlar ve yaptıkları harcamalar ile de ödüyorlar. Ancak, böylesi bir mekanizmaya hazır olmayan piyasa ve Kamu Maliyemiz, Belediyelere karşılaştıkları ilave yüklerin ve “altyapı bedelleri”nin geri ödemesini yapamıyor. Sonuçta da, geleneksel konukseverliğimize sahip Turistik Belediyelerimiz, “Turist misafirlerimizi gereğince ağırlayamayan Ev Sahibi” durumuna düşüyorlar. Özellikle de Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin işi daha da zor. Zira, Bölgenin merkezi olması ve Yörenin Kent nüfusunun %40’ını oluşturması nedeniyle hizmet yükü en ağır otorite durumunda.Üstüne üstlük; Yöredeki Beldelerde konaklayan Turistler artık merkeze gelmemeye başladılar. Mevcut koşullarda bu çıkmazlardan kurtulmak gerçekten güç.