Otuz yıllık turizm mazisine ve tecrübesine sahip Türkiye’de artık şapkalar çıkartılarak masanın üzerine konulmalı ve aynı lisanda(!) konuşularak tartışılmalı.
Öncelikle kimse, gerçeklerin üzerini siyasi baskı yüzünden örtmeye çalışmamalıdır. Bu ifademi turizmi meslek edinmiş, üst düzey kartvizit sahipleri için söyleyemiyorum. Zaten onlar, zamanla yatırımcının gölgesinde kalarak, mesleklerini artık kerhen yapmayı sürdürmektedir.
Onlar dün dik dursaydı, bugün arkadan gelen çömezler, onların mesleki haysiyetini görerek bugün de onlar omurgalı duruş sergilerdi. Ne yazık ki, acı olan değişen bir şeyin olmamasıdır.
Tabii ki yıllardır, Turizm Bakanlığının bu sektörde ki yasal boşluklara göz yumması da en büyük etkenlerden biridir.
Sadece arazi tahsisleri ile, Maliye ve Orman Bakanlığı’nın özel kalemliğini yapan bakanlık,
ne bir yol haritasına, ne bir master plana, ne de yasal düzenlemelere bu otuz yılı aşan sürede imza atamamıştır.
Şimdi sormak lazım.
Milyarca dolar döviz girdisi sağlayan, ülkenin en kıymetli toprakları üzerine oturan turizm sektörü bu kadar başı boş olarak bırakılmalıdır?
Sorun işte buradan kaynaklanıyor.
Her yıl yaşanan aynı senaryo.
Kültür ve Turizm Bakanlığı için gelen turist sayısı gurur verici oluyor.
Kimileri için de ucuz ülke imajı ve pazarlaması yüzünden döviz kaybı devam ediyor.
Gerçek de ise ekonomik kayıp yüzünden, mevsimlik istihdam açığının ve hizmet kalite düşüklüğünün her yıl yükselmekte olduğunun farkına varılmaması.
Hala daha ucuz ülke imajlı Türkiye’ye, ipini koparan gelir düzeyi düşük turistin girişinin sayılması ve alkışlanması mı, yoksa, hak edilen tatil bedeli kadar da otel dışında kültür turlarına katılan, kentte alışveriş yapan turistin mi tercih edilmesi?
ANTALYA YATAĞA DOYDU.
Şimdi sıra yatakların yıllık doluluk oranlarının, WTO Dünya Turizm Örgütü ortalamalarını hak ettiği fiyatları ile yakalaması.
Turizm tesislerini tamamlayıcı, bölgesel kalkınma planlarının yapılması, uygulanmaya alınması, yerel yönetimlerce desteklenmesi sağlanmalıdır.
Antalya bu ülkenin en büyük sahil bandına sahip en çok yatak kapasitesini bünyesinde bulunduran sözde, tatil metropoli.
Başta Antalya kent merkezi olmak üzere, tüm turizm merkezleri hala daha alt yapı hizmetlerini tamamlayamamış, her yıl şantiye görüntüsü içinde turist ağırlamaya devam etmektedir.
Altın yumurtlayan tavuk hala daha önemsenmemekte, devlet turizme gereken önemi bir türlü vermemektedir. Bunda hükümet turizm politikasının bir türlü ilgili bakanlıkça yönlendirilememesinin de etkeni de çok büyüktür.
Turizmde çağı yakalamak, bakanlığı ise revize ederek geleceğe hazır hale getirmek, sadece bakanın işi olmamalıdır.
Bakan, kesinlikle siyasilerden olmayan, sektörden duayen olan danışman kurullar ile çalışmalıdır. Kültürün yanında turizme de ciddi şekilde başka bir pencereden bakmalıdır.