Yerel seçim takvimi yaklaştıkça Antalya kazanı kaynamaya başladı. Bilhassa iktidar partisi AKP’de taban taşları yerinden oynamaya başladı. Partiye sonradan girenler ile tabandaki milli görüşcüler arasında soğuk savaşlar şimdiden başladı.
Bize göre ismi sıkça söylenen partili belediye meclis üyeleri aynı geçen dönem liste arkası kalan İl başkanı Hamza Taş gibi kadro dışı kalacaklar. Bu Ankara’nın kesin tavrı.
İsmi ben de saklı kalan bir dostumuz, Aksu belediye başkan adaylığını şimdiden garantiledi. Muratpaşa için ise yine dışardan bir aday oturtulacak. Ama bu bir turizmci olmayacak. Çünkü kulislerde adı sıkça geçen kişi Muratpaşa’yı kazanamayacağı yapılan gizli kamuoyu anketinde belli oldu. Ankette çıkan ayrı bir gerçek ise bu kişinin etrafındaki kişler haricinde turizm camiasında bile sevilmediği ortaya çıktı.
CHP ise Büyükşehir de kaybettiği mücadelenin rövanşını almak için parti dışı çalışmalara ağırlık veriyor. İl başkanı Ömer Melli sessiz, İlçe başkanı Yıldıray Sapan ise görsel çalışarak bilhassa Kepez de puan topluyor. Büyükşehir belediye başkanı adayı konusunu ise son dakikaya bırakmaları siyasi arenada bomba etkisi yaratacağa benziyor.
DP ve MHP ise kent merkezinde kilit parti olacağa benziyor. Kırsal kesimde DP’nin taban oylarında herhangi bir kayma olmayacağı gibi bilhassa da artış olacağı şimdiden gündemde. DP toparlanma sürecine çok kısa zamanda geçti. Küskünler partiye geri geldi. Diğer partilere giden oylar da geri geldiğinde, DP, Antalya’da oy oranını yüzde 15 lere çıkaracağa benziyor.
BÖLGE KALKINMASI
Bölgelerin kalkınmasında sektörlerdeki kuruluşların üyesi bulunduğu birlikler önemli rollar oynar. Sürekli gündemde, temsil ettiği sektörün sorunlarını, çözüm önerileri ile sıcak tutar. Siyasi platformlara taşıyarak, meselelerin halline ivme kazandırır.
Lobi faaliyetleri içerisinde kendi sektörlerine yakın direk ve en direk ilişkiler içinde bulunan diğer sivil toplum örgütlerini de yanlarına çektiler mi, çözemiyecekleri sorun kalmaz. Tabii ki bu yazdıklarımız her il için geçerli değildir. Çünkü her ilin meslek örgütlerinde ki yönetim kurulu ve başkanlarının hal tavır, davranışları ve kabiliyetleri konuya etkin olur.
Gelin isterseniz öncelikli il olan Antalya’yı ele alalım. Dünya kenti(!) Antalya’da gerçekten başta KENT KONSEYİ ve şemsiyesinde yer alan (STK)Sivil Toplum Kuruluşları büyük bir uyum içerisinde çalışmakta, bazen gündemi belirlemekte, bazende gündeme düşen konuları tartışma ortamına çekmekte, kentin dinamiklerini hareketlendirmektedir.
Peki, bu çabalara karşı en fazla üyeye sahip ATSO ve AESOB bu kent için ne yapmakta? Yönetim kurul üyelerine göre eh işte birşeyler yapıyor görünmekte, kendi üyelerine göre ise aidat toplmaktan başka hiç birşey yapmamaktadır. Tabii ki çok yararlı(!) ulusal ve bilhassa uluslararsı gezileri kayda değer almazsak. Bu konuda yorumu size bırakıyorum.
Üyeler arası ilişkiler, denetimler, ARGE çalışmaları, sektörleri rahatlatacak ekonomik finans çözümleri, kriz ortamlarından kurtulma planları üretme, kayıt dışı ekonominin üzerine gitme gibi daha birçok konuların üzerine gidilmesi gerekirken, buraları siyasi zıplama tahtası olarak kullanmaları ise etiğe aykırı gelmektedir.
Kısacası, gemisini kurtaran kaptan misali bu hikaye böyle gelmiş böyle gitmektedir. Ne yazıktır ki bu bencilce davranışlar ne topluluğa ne de bölge ekononomisine katkı koymamaktadır.