Antalya'da ki yerel seçimler çok önemli. Bir tarafta hükümet partisi AKP, diğer tarafta kalesinde golü görüp rövanşı almak isteyen CHP, diğer tarafta ise sağın alternatifi diye öne sürülen, akılcı ve sempatik hareketlilik göstererek sürekli yükseliş trendi gösteren MHP. Diğer partiler ise ancak üç beş meclis üyesi ile renk verebilirler.
Kesin olan bir gerçek, Büyükşehir AKP ile CHP arasında geçecek. Burada seçimi ise artık kriterler belirleyecek. Çünkü aday isimleri TÜREL ile SUBAŞI arasında idi. SUBAŞI yerel yöneticiliği düşünmüyorum dedikten sonra CHP aday arayışına girdi. İşte bundan sonra ise partiler arası hizmet yarışı ortya çıktı.
Bölgesel seçim kriterleri arasında rant savaşı Kırcami ile başlayıp, Altınova, Çakırlar olarak sirayet edeceğe, Kundu ile Çalkaya'ya da sıçrayarak Aksuyu, oradan Yeşilbayır ve Döşemealtı'nı da içine alacağa benzemektedir.
Yıllardır Kırcami örneğinde olduğu gibi artık planlamalar, ne oldu bittiye gelmekte ne de ben yaptım oldu demeye gelmektedir. Kaç dönemdir, ayrı parti belediye yönetimleri ile hiç bir çözüm üretmemiş, her dönem seçilecek başkanlar bize nasip olacak diye vaatler vermişlerdir.
Bu seçimlerde yine verilecek vaatler havada uçağa, seçmenlerde inanacağa benzemektedir!!
Öncelikle seçmenler ayaklarına gelen siyasilere sormalıdır.
Niye geçen dönemlerinizde gerçekleştirmediniz?
Peki, bu pembe yalanlara artık inanan kalacak mı?
Çünkü bu senaryolar artık, Brezilya dizilerini bile geçti.
Gün ola harman ola.
Yine de siz, siz olun karşınıza gelen siyasiye tebessümle bakın.
BANKALARIN VEFASIZLIĞI
Para alıp satma üzerine kurulu olan günümüzün en büyük yasal tefecisi olan Bankalar, en ufak bir kriz üzerine hemen sözleşmelerini çiğneyerek ticari işletmelere vermiş olduğu kredileri geri çağırıyorlar.
Bu ne ticaretin kurallarına ne de beşeri ahlaka sığmıyor.
Ama ne yazık ki kredi şartnamelerinde bu tür geri dönüşlere hak tanıyan maddeler var.
Eğer ticaret bir risk ise bu tür maddelerin konması yerine bu maddelerin müeyyidesini yerine getiren şirket ve kuruluşlara da dokunulmaması kaidesi de konmalıydı. Turizm sektörün de olduğu gibi.
Sen parayı bugün satarken, yüzde bilmem kaçtan faiz alacaksın, ekonomi şartları değiştiğinde parayı geri çağırıp şartnameyi yenileyerek yüzdesini arttıracaksın. Yok öyle yağma Hasanın breği.
Bir mal veya araç satışında araç kredisi verirken veya araç fiyatında sonradan artış yapabiliyor musun?
Keyfi davranışları ile yüz binlerce kişiye aş, işveren şirket, şahıs veya kobilerin canını yakacaksın , batmasına neden olacaksın sonra sana bir dur diyen çıkmayacak.
İlk defa Sayın Başbakan nasıl oldu da çıktı da zamanında kulak çekti.
Hemen arkasından, BDDK başkanı çıkarak, Başbakana nazire yaparcasına üyelerini kollayıcı mesajlar verdi.
Bakalım kim kazanacak ?
Ekonomiyi düzeltip yerel seçimleri kazanmak isteyen bir hükümet mi, yoksa yabancı sermaye mi?
İyi günde kaşınan göbeğini, kötü günde yabancıya kaşıtmanın bedeli neymiş görelim....