Orta doğu Irak ve Suriye’de ki savaşın faturasını ülke insanı çok ağır yaşıyor.
Ekonomide ki durağanlık gün geçtikçe nakit para akışının durmasına, banka kredi kullanımının ve kredi kart harcamalarının yükselmesine neden oluyor.
Esnafın nefes alacak, işyeri kiralarını, elektrik su ve diğer faturalarını, S.S.K, Bağkur primlerini ve vergilerini ödeyecek hali kalmadı.
Tüketim için, çark dönsün diye ürettiğin malı vadeli verdiğin an fatura kesiyorsun, uzun vadelerde tahsil edemeden devlete peşin gelir vergisini ve KDV sini ödüyorsun, sonra al alabilirsen paranı.
Yani kısacası devletin eli vatandaşın cebinden hiç çıkmıyor.
Sen esnafın, çiftçinin, sanayicinin gırtlağına basarak aldığın peşin vergiler ile ona yaşam şansı vermezsen, batan insanlardan vergi toplayamazsın. Bu eşyanın tabiatına uygun değil.
Bu vergi sistemi reform istiyor, adalet istiyor, eşitlik istiyor.
Öncelik ile devletin kamburunun küçülmesi lazım.
Yanı başında yaşanan savaşın maliyeti bize kaç milyar dolara patlıyor.
Hani biz Nato ve Birleşmiş Milletler ülkesiyiz.
Nerede sığınmacılara yardım edecek devletler. Anca silah satar para kazanırlar.
Devlet insanlık görevi için gerekeni yapıyor ama hep yalnız kalıyor.
Benim ülkemde de fakir fukara olan, geçim sıkıntısından dolayı, işsizlikten dolayı aç açık yatan insanlar var. Onlara kim bakacak?
Emekli olmak için yüksek primler yatır, gelir vergileri öde, enflasyon altında ezil, sonra hastaneye, ilaca ek ücretler öde.
Nasıl adalet, nasıl sosyal hayat, nasıl insan hakları, nasıl eşitlik bu?
Maliye Bakanı çıkıyor asgari ücrete ve emekli maaşlarına ilk altı ayda yüzde 3, ikinci altı ayda da yüzde 3, toplam yıllık yüzde 6’lık zam veriyor.
Enflasyon yüzde kaç Bakan bey?
Öncelik ile lüks devlet harcamalarını düşürün.
Bir de çıkıyorsun bu yıl ek vergi yok, vergi oranlarında yükseliş öngörmüyoruz diyorsun.
Ne diyelim sağlığınıza duacıyız !