Birileri herhalde cevap verir bu başlığa.
Ne değişti, yıllardır bu kentin tarihinde bende varım diyebilecek, altın portakalda?
Değişen sadece Belediye ve diğer sponsorların, bütçelerinde.
Zaman geldi on katı şimdi ise yüz katından fazla.
Hem de para birimi dolar bazında.
Ya Türk sinema tarihine bir katkısı oldu mu?
Cevap, koca bir hayır.
Evet diyen varsa gelsin, bir adım öte.
İstanbul’da yaşayan Hıncal Uluç bile o yaşında işin farkında.
Geçenlerde sallamış ta oradan.
Neden?
Kendisine paye verilmediği için.
Yıllardır davet edilenler sanatçılarda aynı, bir sene sonra tatile gelemedikleri için, olursun tu ka,ka.
Peki ne değişti, tükenen Yeşilçam’da?
Yine sormak gerekir, Türk sinemasın da hangi filmler ile gişe hasılatı yapıyor?
Küfürlü Recep İvedikler, anlamsız Gora, Arog serileri mi, hafızalarda kalmayan diğerleri mi?
Kimler kullanıyor o zaman, Altın Portakalı ve Antalya’yı ?
Kim bunlar?
Direksiyonda ki siyasetçiler mi?
Yoksa kaybeden Yeşilçam mı?
Belki de arada götürenler!
Ama orta tek bir kaybeden var Antalya.
Yani kim, Antalya’nın gerçek sahipleri.
Tek hataları, sokağa dökülüp kortejde üç beş aktris de sevgilerini vermek.
Uyanamadılar gerçeğe, inanamadılar yıllarca kandırılmaya ve de uyutulmaya.
Yine onlar oldu kör, yine onlar oldu sağır, çünkü gösteremediler gereken tepkiyi.
Görünen o ki, eski tas eski hamam.
Demek ki değişen bir şey yok.
Yine demek oluyor ki, gelip geçecek sözde bir film festivali daha.
Sormak gerekir kim değiştirecek bu traji komediyi?
Kim profesyonelleştirecek, kim kullanmayacak bu festivali ?
Yorum size ait.
Yaşayan eğer siz iseniz.
Eğer burada var iseniz?
Gösterin artık tepkiyi.
İster satırlarınız ile ister tavrınızla.
Ama lütfen ses getirsin.