Çoğunlukla doğu ve güneydoğu bölgelerinde ki toprak ve aşiret ağalarının baskısı ile oluşan oy depoları bölgelerde partiler üstü kişileri yaratmış ve söz sahibi yapmıştır.
Ülkenin diğer gelişmiş bölge ve metropoller de ise durum tamamı ile değişiktir. Seçimi ya iktidarda ki hükümet partisi ya da hali hazır da ki belediye başkanları yönlendirirdi.
Aynen Antalya da yaşandığı gibi, geçmiş yerel yönetim seçimlerinde, başkan adayına göre belediye’yi bir CHP bir AP kazanırdı.
Antalya buna göre de bir AP’nin bir CHP’nin kalesi olurdu.
Tabii ki aslında olaya her zaman hakim olan, farklı yorumları ile yöre seçmeni idi O dönemlerde partililer ise fanatiklik yapmaz, yörenin güvenilir şehreminini seçerdi.
Çok uzağa gitmeyelim.1989 yerel yönetim seçimleri öncesi, CHP Antalya da popülerken, kendi içerisinde çıkarmış olduğu belediye başkan aday adaylarından Malik GÜNAL ve İrfan SANCALI yüzünden parti içi çekişmeler yaşamış, bu olaylar kamuoyunu da etkilemişti. Netice de ise, Malik Günal’ın aday gösterilmesi ile bazı partili ve kararsızlar oylar, sağda henüz ismi dahi duyulmamış ama tertemiz aile geçmişi ile zaten DYP siyaseti içinde var olan, genç Av. Hasan SUBAŞI’nın tercih edilmesine neden olmuş, bu vesile ile de CHP kazanacağı belediye başkanlığını DYP’ye kaptırmıştı.
Av. Hasan SUBAŞI ilk 5 yıllık döneminde tecrübesizliğine rağmen, Antalya yaşayanı ile birlikte, STK’ları da arkasına alarak katılımcı ve demokrat bir yönetim göstererek başarılı oldu. İkinci döneminde ise ezici çoğunlukla seçim kazanmasına rağmen, Antalya’nın büyükşehir olması handikabı ile birlikte, kente gelecekle ilgili olmazsa olmazlardan biri olan alt yapı projelerini getirdi. İşte sonun başlangıcı bu oldu. Kent yaşamının ciddiyetini kavrayamayan halktan takdir göreceği yerde kendi partilileri tarafından bile ağır eleştiriler maruz kaldı. Ama yılmadı döneminin sonuna kadar büyük bölümüne imzasını attı.
Buna karşılık dönemin DYP’ li Muratpaşa Belediyesinin rölantide ki çalışmaları, yine dönemin DYP’li Kepez Belediye Başkanı İsa AKDEMİR’in uyumsuz ve aleyhte çalışmaları ile top yekun kaybedilen bir Büyükşehir, iki alt DYP Belediyeleri gündeme gelmiş oldu. Neticede en iyi dönemlerinde DYP kendi, kendine kalesini yıkmış oldu. Bu yanlışlık bir dönem sonra da kenti nakız tarihinde ilk kez üç başlı yönetimlere bırakmış oldu..
Dönemin CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Bekir KUMBUL ise, tutucu seçmenlerini olduğu gibi aynen kamuoyun da yanıltmadı. Milletvekilliği döneminde ne kazanımlar yaptı ki şimdi ne yapacak sözlerini boşa çıkarmadı. Böylece de Antalya’nın ilk 5 yıllık durağanlığına da imzasını atmış oldu.
Yanılan kent halkı, yeni arayışlar içine girdi. Netice, ülkede olduğu gibi Antalya’da da Hükümet gücünü arkasına alan dünün AKP’sini birer torba kömüre ve yiyeceğe tercih etti. Ülkenin kuruluşundan beri var olan demokrasi ve laikliğin temel taşları olan CHP ve DP’yi geri plana ittiler. Bu geri itiş çok uzun sürmedi.
Kısa sürede yanıldığını anlayan kent halkı ile birlikte hareket eden DP ileri gelenleri, öncelikle Antalya’da seçim operasyonları yaparak, AKP ve Menderes TÜREL yönetimine ancak 5 yıl ömür biçtiler.
Bugün ise, CHP’nin zaferi gibi görünen belediyeler ile siyasi teşkilatları ayaklarına kadar gelmiş bu şansı değerlendirememektedir. Geçmişte DP’nin yapmış olduğu yanlışlığa onlarda düşmektedir.
Kıssadan hisse, siyasi partiler için yerel yönetimlerde, liderler ve vizyonlu kişiler çok önemlidir.