BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Padişahlar İçki İçer miydi?

Farklı zamanlarda, yazılı ve sözlü basında, sosyal medyada bu soruya benzer bazı sorular çokça tartışılır. Konuyla ilgili olarak, yakın bir zamanda, tarihçi sıfatını hakkıyla taşıyan ve ispat etmiş olan aksakal tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık Hoca'nın saray eğlencelerini anlatan bir kitap yayınladığını duydum, ancak kitabı bildik satış noktalarında bulamadım, merak ediyorum elbette...

***
Toplum şu sorular hakkında 'ne düşünür, ne anlar', çok net değildir.

Örneğin Osmanlı Hanedanlığı denilince insanlar ne anlıyor?

Ecdat denilince ne anlıyor?

Osmanlı İmparatorluğu bir din devleti miydi?

Benzer soruları çoğaltmak mümkündür.

Ülkemdeki en muhafazakâr geçinen bir ilde en çok alkol tüketimi yapıldığı haberini okuyunca basından, işte bu soru geldi aklıma; "Padişahlar içki içer miydi?"

***

Osmanlı sarayı bir hanedanlıktı.

Bir aileye dayalı devlet idaresi sistemi...

Bu sistemde her ırktan, inançtan insanlar vardı.

Anaları Hıristiyan ve yabancı olan çoğu padişahlar, şehzadeler tarafından idare edilen devletin üst yönetimine çok nadir sayılacak örnek kişiler dışında, her nedense, Türk yaklaştırılmamış!...

Acaba neden?

Devşirmeler 619 yıl boyunca Osmanlıyı idare etmişler, halkı sömürmüşler, öldüklerinde kilolarca altınları, gayrı menkulleri ve menkulleri olmuş...

Hırsızlık, rüşvet de mubah mıydı bugünkü gibi?

***

Peki, sömürmeyi mubah kılan bir hanedanlık, saray çevresi, vezirler, paşalar keyif verici şeylerden uzak mı durdular?

Hayır...

En iyi tanınan şarapçı Padişah Sarı Selim... (Kanuninin varisi)

Peki ne yaptılar?

Enfiye çektiler, alkollü likör içtiler...

Bu doğru mudur?

Bakalım şimdi işin detayına...

Osmanlıda başta padişahlar olmak üzere tüm hanedan ailesi, baş vezirler, vezirler, paşalar, devletin üst düzey idarecileri, zenginleri dini bayramlarda, ziyaret sırasında alkollü likör ikram edilirdi.

Dini bayramlarda alkollü likör ikram geleneğin kaynağı 1692 yılında ölen Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi'ye dayanır. Likör alkollü olduğuna göre bunun dini bayramlarda ikram edilmesi de "haram" olması gerekir. Ama buna bir formül bulunmalıydı.

Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi'ye vişne likörü ile ilgili fetva verilmesi konusu soruluyor. Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi kafasına göre değil iştihata göre, Kur'an'a göre bir fetva vermesi gerekir.

Bunun için de "Hanefi" mezhebin kurucusu "İmam Ebu Hanife" ve onun yetiştirdiği "Ebu Yusuf"un dediklerine başvurur. Mezhep kurucusu imamın ve onun yetiştirdiği başka din yetkilisinin verdiği fetva şu meyanda olduğunu görür; 'Kişi ne söylediğini bilinceye kadar alkol almada bir mahsur yoktur.' İslam'ın Şeyhi (Şeyhülislam) böyle dediğine göre, dini bayramlarda ve sair zamanlarda alkollü likör içmenin mahsuru yok demektir...
Böyle fetva verildiğine göre sorun kalmamış...

Bu fetva "Hanefi Mezhebinden" olanlar için geçerlidir.

"Şafii Mezhebin" kurucusu "İmamı Muhammed'e" göre ise 'alkol içeren mayiinin damlası bile haramdır' fetvasını vermiş. Şimdi iş çözümleniyor demek ki. Hanefi mezhebinin içtihadına uyan Osmanlı padişahları ve saraylı erkân, paşaları, devletin üst düzey yönetimi ve zenginler, küçük kadehlerde likör içmenin mahsuru olmadığı kanısıyla dini bayramlarda bile likör ve Batı kaynaklı çikolata ikramını dinen caiz görmüşler... Böylece saray çevresinde alkollü likörle misafir ağırlama geleneği başlamış. Fazla kaçmaması için, yani 'ne dediğini bilmesi' için likör kadehleri küçük tutulmuş... Genel ifade ile "sarhoş" olmamak şartıyla likör içmek serbest olmuş...

***

Şimdi, Atatürk'ün en fazla içtiği iki tek rakı kadehine söz edenlere gelelim.
Gazi Paşa da bir Osmanlı subayı değil miydi?

Evet...

O zaman bilinen geleneğe uymuş demek değil mi?

Yani verilen fetvanın ruhuna uygun olarak "ne söylediğini bilinceye kadar içmek" Osmanlının bir geleneği olduğuna göre, Gazi Paşa da bu geleneğe uymuş... Ne var bunda!..

Herkes bilir ki Gazi Paşa hiç bir zaman iki kadehten fazla rakı içmemiş ve bunu saatler süren, ülke meselelerinin konuşulduğu sofrada alırmış. Eğer ne dediğini bilmeyecek kadar alkol almış olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti, Ulus Devleti nasıl kurulabilirdi ki?

***

Sonuç olarak likör de alkol, rakı da alkol içeriyor. Aradaki fark, içindeki bitki aromaların farklı olmasıdır. Birinde anason, diğerinde üzüm ya da vişne bulunuyor. Osmanlı sarayında alkollü likör, şarap, enfiye ve bilmediğimiz diğer keyif vericiler alınmış olması bir kusur değildir. Tıpkı Gazi Paşa'nın kusurlu olmadığı gibi...

Başka tenkit alanı bulamayan katran karası vicdan örneği kara yobazlara, örgütlü cehalete bir hatırlatma bağlamında bu yazıyı yazdım.

Bilen biliyordur mutlaka, bilmeyenler de öğrenir bu vesile ile... Atatürk'ü "alkolik" olmakla suçlayan zavallılara şunu da hatırlatmalıyım ki, Atatürk, Osmanlı'nın kılıç artığı farklı din, dil ve ırktan oluşan halk kitlelerinden oluşmuş cahil, fukara, yorgun insanlardan bir ulus ve modern devlet yaratmak için bu insanları tek şemsiye altında toplamış ve düşmana karşı İstiklal Savaşını kazanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş Türk Milletini yaratmıştır.

Bugün O'nun kurduğu Cumhuriyetin, Devletin ekmeğini yiyen, makamlarında oturan nankörler var. Onlara her fırsatta gerçekleri anlatmak her Cumhuriyet aydının görevidir. Bunu yapmaya çalışıyorum.

Örgütlü cehalet cesaretlendikçe bilim de kültür de, ahlak da rafa kalkar.

İşte toplumun felaketi budur.

Yayın Tarihi
28.12.2015
Bu makale 2770 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Alkolu normallestirmeye calismaya devam edin siz. Allahin kelamidir. Cogu sargos edenen azida haramdir diye kim ne derse desin alkol haramdir.

Kübra irişli 16.04.2023

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!