En popüler sektör Turizm de bile kimileri turist sayısal artışı ile günlerce gazete köşelerinde hava basar, kokteyller verir, bakanları davet eder, kimileri işletmede ki idari koltuklarını garantilemek için derki kışım bile dolu geçecek, kimide derki, şimdi simit peynir yiyoruz kışın ne yapacağız?
Baktığımızda diğer sektörlerinde bundan hiçbir farkı olmadığını görürüz.
Daralan sanayi, yok olmaya yüz tutmuş tekstil, daralan otomotiv ve duran inşaat sektörleri.
Sonuç ekonomik istikrarsızlık, işsizlik, enflasyon artışı ve neticede iç piyasa çöküntüsü.
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir derler ya işte turizmdeki erken çöküntünün nedeni de budur.
Avrupa ve Dünya Futbol şampiyonaları, her dönemde olduğu gibi yine turizmin kötü gidişatına son noktayı koymuştur.
Tarihinde ki başlangıçtan itibaren her seferinde siyasi etki ve baskısı ile gündeme gelmiştir bu organizasyonlar. Sürekli AB ülkelerinin ekonomik döngüsü içerisinde sırası gelen ülkeler arasında sürüp gitmiştir bu dolaşım. Organizasyonu yapan ülkeler her seferinde ekonomilerini düzeltmiş turizmlerine can suyu katmıştır.
Çeyrek asrı aşan süre içerisinde AB topluluk üyesi adayı olarak ağzına bir parmak bal çalınan Türkiye, yıllar önce gümrük birliğine kayıtsız şartsız alınarak sömürülmüş ve milyarlarca dolar zarar etmiştir. Buna karşılık ise AB’nin hiçbir nimetlerinden ne olimpiyatlarından ne de futbol şampiyonalarından faydalanamamıştır.
Bana ne yıllarca Şenes Erzik’lerin UEFA As başkanlıklarından. Bana ne Mr Platini’nin veya Mr Platter’in yakın dostluğundan.
Demek oluyor ki hala daha alkışa oynadığımızın, bir şeylerimizin eksik olduğunun farkında değiliz.
Bizimde sizinde bildiğiniz gibi, eksik olan tek şeyimiz var. Yöneticilik vasfı yanında dışa bağımlı olamayacak bir lider üretemeyişimiz. Evet, masaya vuracağı ilk yumrukta AB’ye, bizi üyeliğe almayacaksanız biz gümrük birliğinden ayrılıyoruz, ikinci yumrukta Kuzey Kıbrıs’ı tanımıyorsanız sırtımızı batıya yüzümüzü doğuya döndürüyor, Türki ve İslam ülkeleri topluluğu liderliğine soyunuyoruz diyebilen bir lider arıyoruz.
Gelelim bugünün yönetilen Türkiye’sine
Petrol ve doğal gaz boru hatları ile enerji geçiş notası, boğazlar ve deniz taşımacılığının yanında karayolu nakliyeciliği ile Asya ve Avrupa ulaşım ağının en önemli geçiş güzergahı olan Türkiye niye fırsatlar ülkesi olamıyor?
Niye hala daha petrolü, doğal gazı toptan değil perakende fiyattan alarak yüzde yüz vergiler ekleyerek en pahalı fiyata iç piyasaya satarak, enflasyonu körüklüyor?
Bugün yaşamda olduğu gibi, gerek dış güçlerin, gerekse iç mihrakların yaratmış olduğu kargaşa ile uğraşmayarak, hükümetlerin asli görevi olan ülkenin büyüme ve gelişim projelerine ivme kazandırmayı denemiyor?
Güçlü devletler de olduğu gibi bugün Türkiye, idari yapısı ile siyasi otoritelerinin buluşma notası olan Meclis çatısı altında, çözümler üreterek kontrolü sağlamalı, yargısı ile olayları kısa zamanda çözmeli, Cumhuriyetine ve ülke bütünlüğüne her zamankinden fazla sahip çıkmalıdır.