Son 15 yıldır hiçbir zaman birbirine paralel gitmemiştir.
Her kabine değişikliği, turizmi olumsuz yönde etkilemiştir.
Çünkü, her bakanlar kurulu,her Başbakan,her turizm Bakanı,
TURİZMİN Ekonomiye, istihdama,tarıma, ticarete, sanayi ve kalkınma
ivmesini kavrayamamıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, sektörü ve ekonomisi ciddiye alınmamıştır.
Geçmişten bugüne kadar atanan Bakanların özgeçmişlerine bir bakalım.
Ekseriyeti Avukat veya politik ağırlıklı eski bürokrat.
Şimdi sormak gerekir Doktordan Adalet Bakanı, Avukat veya Öğretmenden Sağlık Bakanı olur mu? Tabii ki doğacak çocuk sakat olur…
Gelelim Dış Politika ve Turizme.
Her ikisi de çok hassas, ciddi, kırılgan, devletin aşırı hassasiyet göstereceği, hayati kararlar vereceği dışa endeksli küresel konulardır.
Bu iki bakanlık kadroları ve atanan Bakanlar, mesleki tecrübeye, birkaç lisana vakıf, dünya litarütürün de ki kurallara, kaidelere riayet nezaketini gösterecek kişi ve kadrolardan oluşmalı ve uzun yıllar sürdürülebilir kadrolara sahip olmalıdır.
Dışişleri Bakanlığı, AB Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devletin sürdürülebilir, uluslar arası ticaret, sanayi, tarım, hayvancılık, gümrük birliği, ithalat, ihracat, turizm başta olmak üzere ekonomik işbirliği sürecini
teşvik ve gelişimine olumlu ve olumsuz katkıları olan Bakanlıklardır.
Devletin, dış politikasın da ki yöntem, tarz, davranış ve söylemler düşünülerek, tartışılarak kabinede alınacak müşterek kararlara dönüştürülerek ülke menfaatlerine zarar vermeyecek şekilde karara bağlanmalı, hiçbir zaman üçüncü ülkeleri ön planda tutmadan alınmalıdır.
Yıllarca dış politikalar da alınan aceleci, düşüncesizce sarf edilen basit demeçler, söylemler her zaman kaygı verici yanlış anlaşımlara neden olarak krizler yaratmıştır.
Bilhassa, Turizm, yan sektörler, ekonomik girdiler ve istihdam alanında ki makas aralığı da olumsuz etkilenmektedir.
Dış Politika ve Turizm paralel olarak planlanmalı ve dikkate alınmalıdır.