21.YY Problemi “İletişim”

       “İLETİŞİM”  Çağımızın en büyük sorunu… Bu konuda öyle komik bir paradox yaşıyoruz ki gülmek mi ağlamak mı gerekiyor anlamakta güçlük çekiyorum. Kitle iletişim araçlarının bu kadar geliştiği bir çağda her tür bilgiye internet üzerinden anında erişebiliyoruz. Keza televizyon sayesinde dünyanın bize en uzak köşesindeki olaylardan sıcağı sıcağına haberdar olabiliyoruz.Telefonla istediğimiz anda, istediğimiz kişiyle dünyanın neresinde olursa olsun bağlantı kurabiliyoruz.(Eğer kapsama alanı dışında değilse!!!!)  Buna karşılık biz bize iletişim kurmakta inanılmaz problemler yaşıyoruz.
Aynı ev içerisinde günlerce konuşmadan, hissettiklerimizi, düşündüklerimizi birbirimize ifade etmeden yaşıyoruz. Karşılıklı oturup konuşmak sohbet etmek, dokunmak, paylaşmak yerine televizyon ve bilgisayarın karşısında ömür tüketiyoruz.Bilgisayar kullanımı bir bağımlılık türü olarak yaşamımıza girdi bile..  
- Aramızda iletişim kopukluğu var.                                                                             
- Şu şirketle bir türlü sağlıklı bir iletişimi başlatamadık.                                        
- Çocuğumu anlamakta, onunla iletişim kurmakta zorlanıyorum.
          Bu tarz cümleler hayatımızın içinde uzar gider. Peki nedir bu iletişim dediğimiz ağzımızdan düşürmediğimiz sözcük;   “İletişim duygu ve düşüncelerimizin ifade edilmesidir.” Bu tanımdan yola çıktığımızda görüyoruz ki iletişim sadece bir bilgi aktarımı değil, daha çok ta hissettiklerimizi anlatma aracıdır. Bunu yaparken de  beden dili, ses ve sözcüklerin gücü devreye girer.Bu konudaki veriler, sanıldığının aksine iletişimde konuşmanın değil  %55 beden dilinin %38 ses tonunun ve sadece %7 sözcüklerin gücünün etken olduğunu söylüyor..Demek ki sözsüz, bedenimizle kendimizi ifade etmek en etkin iletişim yolu oluyor.Bu arada sesimizin tonu ve  vurgulamaların da çok önem taşıdığını görüyoruz.
          İLETİŞİM KENDİMİZDE BAŞLAR.. Kendisiyle iletişimi bozuk,kendisiyle kavgalı bir insanın başkalarıyla iletişiminin de sağlıklı olamayacağı çok açıktır.Peki kendimizle iletişimimizi nasıl sağlıklı bir temele oturtabiliriz?. Bu konuda ön varsayımımız şu olmalı..”Hiç kimse mükemmel olmadığı gibi ben de mükemmel değilim.O halde önce kendimi meziyetlerimle ve kusurlarımla kabullenmem ve sevmem gerekiyor. Olumlu taraflarıma sahip çıkıp, olumsuz taraflarımı da düzeltmeye çalışmalı,yaşama pozitif bakıp bu noktadan dış dünyayla iletişimlerimi kurmalıyım.. Kendi kişilik bütünlüğünü kurmuş insanlar bu işi spontane bir biçimde yaparlar. Komplekslerimizden arındıkça iletişim çok doğal ve kolay bir biçimde gerçekleşir. Bu konuda zeka bir yere kadar gereklidir ama yeterli değildir. Einstein dünyayı yerinden oynatan izafiyet teorisini bulmuştur. Zekâsına rağmen onun insan ilişkilerinde son derece başarısız olduğu rivayet edilir. Günümüzde popüler bir kavram olan duygusal zekâ kavramı insanlarla iletişim kurma becerisi olarak nitelendirilen bir kavramdır.
           Daniel Goleman,  "Duygusal Zekâ" adlı kitabında "Duygusal zekâyı kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularıyla empatik ilişki kurabilmesi ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi" olarak tanımlıyor.
            Bilgi birikimi de insana geniş bir vizyon kazandırdığı için yaşama bakış açımızı daha keskinleştiriyor. Farklı kültürden insanlarla iletişim kurabilmek bu şekilde mümkün oluyor. Farklı kültürleri, onların yaşam biçimlerini , geleneklerini bilmek farklı  kültürden insanları daha iyi anlamamızı  sağlıyor.  İnsan ilişkisi aynı zamanda kendi egomuz ile başkalarının egosunu dengede tutma becerisidir. Yani kimseyi ezmemek, ama bu arada kimsenin bizi ezmesine de izin vermemek.
Bunun için ;       
   “Her İnsan Değerlidir” Düşüncesini Benimsemek
   Dengeli ve Adaletli Davranmak
   Güven Yaratmak ve Verici Olmak
   Samimi ve içten olmak
   Saygıyı ve Belirli Bir Düzeyi Eksik Etmemek gerekiyor.
Bu arada güven ve güvenilirliğin de önemini unutmamamız lazım... Güvendiğimiz insanla iletişimimiz sağlıklı olur. Güven ise zaman içerisinde oluşan bir kavramdır. Ama kişinin önce kendisine güvenmesi gerekmektedir. Kendisine güveni olmayan insan, çevresine kuşkuyla yaklaşacağı için en başından sağlıklı bir ortamı oluşturamayacaktır.
        Maskeli davranmak, şeffaf olmamak, samimi ve doğal olmamak bunların hepsi birer iletişim engelidir. Kendimiz olmayı ve doğal olmayı başardığımızda önümüzdeki bütün iletişim engellerinin kalktığını göreceğiz.
         İyi bir iletişimin temelinde aynı zamanda iyi bir dinleyici olmak yatmaktadır. Karşımızdaki insanı dikkatle dinler ve anladığımızı hissettirirsek daha ağzımızı açmadan, iletişim bağlarını kurduğumuzu fark ederiz. Karşımızdaki kişinin beden dilini anlamamız da çok önemlidir.
-Bizimle göz iletişimi kuruyor mu?
-Elleri nasıl? Kenetlenmiş mi? Avuç içleri açık mı?
-Bacakları nasıl duruyor?
-Oturmak için seçtiği yer.
-Giyimi ve imajı….iletişim açısından sözsüz bilgilerle doludur.Bu bilgilere sahipsek hiç tanımadığımız bir insanla bile uyumlu bir bağ oluşturabiliriz .Uyumlu ve esnek olmamız bize çok şey kazandırır..Beden dili olarak düşünsel ve duygusal açıdan karşımızdaki insanla aynı frekansı tutturmayı başarırsak uyumu yakalarız ve o kişiyi bir nevi kendi hipnotik alanımıza çekmiş oluruz. Elbette bu zaman içerisinde kendimizi bu konuda geliştirmekle ilgili bir konudur.
         İletişimle ilgili konular, yazmakla bitmez..Sözümü iletişimdeki 3sihiri anımsatmakla bitireceğim…”TEBESSÜM-GÖZ TEMASI-DOKUNMA) Bu sihirli formülü yerinde ve doğru kullanırsanız yaşam size daha güzel görünecektir..Sevgiyle kalın…
Yayın Tarihi
27.04.2009
Bu makale 2628 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!