TEK TEK

Nasrettin Hoca’yı Paketlemek*

AHMET TEK

Sezen Aksu’nun seslendirdiği “Gülümse” adlı albüm, 3,5 milyonu aşarak, “Türkiye’de en çok satan Türkçe pop albüm” olmuştur. Bu albüme adını veren şarkının sözleri Kemal Burkay’a ait. Şiir de şarkı da duygusal ve sıcacık dizelerle örülü.

“Tut ki karnım acıktı

Anneme küstüm

Tüm şehir bana küstü.

Bir kedim bile yok

Anlıyor musun?

Hadi gülümse.”

Albüm, 1991’in Haziran’ında çıkmış. 31 yıl olmuş. Sezen Aksu’nun en güzel ve en duygusal şarkısıdır.

Gülümsemek iyidir, ruh halinin dingin ve sağlıklı olduğuna işaret eder. Ne var ki, uzun süredir güldüren (!) memleketin hali gülümsetmiyor. Bu ülke gülmeyi de gülümsemeyi de unuttu.

“Hadi gülümse!” diyecek bir kişi bile yok. Neye ve kime gülümseyeceğiz? Gülümsetecek söz yok, gülümsetecek eylem yok. Siyasetin gerdiği bir toplumda yüzler asık, kaşlar çatık.

Dostoyevski, “Gülmekten daha güzel bir eylem varsa o da güldürmektir.” demiş. Bizde de en güzel dualardan biri, “ Beni çok güldürdün. Allah da seni güldürsün.” cümlesidir. Bu duayı bile unuttuk. Güldürmeye çalışana hain gözüyle bakılıyor. Gülümsetecek sözler, yasaklı cümleler gibi değerlendiriliyor.

Güldürünün günümüzdeki temsilcisi Cem Yılmaz, son gösterisinde çok ilginç bir noktaya değindi. Sosyal medyanın bizleri nasıl sıkboğaz ettiğini, bu nedenle toplumda espri yapmaya bile izin verilmediğine dikkat çekti.

Cem Yılmaz, Anadolu coğrafyasının hoş görülü insanı, güler yüzü Nasrettin Hoca’nın öykülerinin 800 yıldır anlatıldığını hatırlatıyor. Cem Yılmaz, “Nasrettin Hoca şimdi o anekdotlarından birini yaşasa adamcağızı bir haftada paket ederler” diyor.

Verdiği örneğe bakılırsa, Cem Yılmaz dibine kadar haklı. Nasrettin Hoca’nın “Parayı veren düdüğü çalar” fıkrasını hatırlatan Cem Yılmaz diyor ki:

“Ben bugün böyle bir sosyal deney yapıyım, Twitter’da benim ne anam kalır ne babam kalır. O…. Çocuğu! Çocukları ağlattın. Hepsine şeker alabilirdin. Haram zıkkım olsun.”

Cem Yılmaz ne kadar doğru söylemiş. İyi ki Nasrettin Hoca sosyal medya çağından önce yaşamış. Yoksa el birliğiyle canına okurduk. Hayvanseverler bir yandan, çevreciler bir yandan hücuma geçerdi. Eşeğine bile el koyardık. Hayvana zulmediyor diye şikayet ederdik. Maya çalıp Akşehir Gölünü kuruttu diye iftira ederdik.

Hoca'yı çirkin bir kadınla evlendirmişler. Hoca gerdek gecesi kadını görünce şaşkınlığını gizleyemez. Sabah olunca, Hoca evden ayrılırken hanımı sorar:

"Hoca Efendi, yakınlarından kime görüneyim, kime görünmeyeyim?"

Hoca:

"Hanım hanım, bana görünme de kime görünürsen görün." deyiverir.

Şimdi söylesin de görelim böyle bir sözü. Hoca soluğu hakim karşısında alırdı. Önce evden uzaklaştırılır, sonra da yüklü bir tazminat ve ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalırdı.

Gülmüyor, gülümsemiyoruz. Gülümsetmek isteyenlerin boğazını sıkıyoruz. Bunun tek müsebbibi siyasetin kullandığı dil ve yöntem değil elbette. Sosyal medyanın çamura batmış çirkeflerinin ve bunları takip eden hepimizin vebali daha büyük. Şakayı unuttuk, şakacıları sevmez olduk.

Mizah zeka işi. Mizah kendisiyle barışık insanların işi. Mizahı anlamaktan uzak bir grup, ruh sağlıkları bozuk bir kitle, kendileriyle ve herkesle kavgalı bir trol sürüsü arada bir bizi gülümsetmek isteyenlere hücuma geçiyor. Gülmüyorlar, gülmeyi bilmiyorlar ve bizleri de kendi saflarında görmek istiyorlar.

Ağlatan gülmez. Anamızı ağlatanlara, sosyal medyadan karamsarlık ve kötümserlik boca edenlere rağmen yüzümüz gülmese de gözlerimizin içi gülsün. Tebessümü sadaka kabul etmiş bir topluma bu kadar gerginlik ağır geliyor.

Tilkiye “tavuk eti yer misin” demişler, “gülmekten söyleyemiyorum” demiş. Bizi tavuk eti de, başka etler de güldürmez oldu. Gülmeye ihtiyacımız var, gülümsetecek güzel insanlara ihtiyacımız var, mizaha ihtiyacımız var. Mizahtan ve mizahı anlamaktan uzaklaşırsak, tebessüm ülkesine hasretimiz hiç bitmeyecek.

Her şeye inat; Hadi gülümse!

*Paketlemek: Yakalamak, ele geçirmek, derdest etmek. (TDK Sözlüğü)