Yağmur Kokulu Sözcükler
“Bir başkadır Torosların yağmuru
Anam evde hazırlamış hamuru
Çok özledim havasını suyunu abo.
Hadi gel köyümüze geri dönelim
Fadime’nin düğününde halay çekelim.”
(Ferdi Tayfur-Fadime’nin Düğünü)
Gökten üç kelime düşmüş, üçü de isteyenin başına… Kıymetli okur; size üç sözcük ikram edeceğim. Bu sözcükleri yeni duydum ve çok sevdim. İçinde yağmur kokusu barındıran her şey çok sevilir. Bu sözcükler de yağmur yüklü…
İlk sözcük “Pluviofil”. Türkçeye ‘yağmur aşkı’ olarak çevrilebilir. Yağmurun yağmasından hoşlanan, mutlu olan insanlar için kullanılıyor.
Genellikle yağmur yağdığı zamanlarda neşe ve huzur bulan kişileri tanımlayan pluviofil, pek çok kişinin farkında olmadan yaşadığı durumu niteliyor.
Pluviofil, Latince pluvia (yağmur) ve bir şeyi seveni tanımlamak için kullanılan “phile" sözcüğünden türetilmiş.
Pluviofiller yağmurla ilişkili kokulardan ve seslerden neşe ve içsel tatmin elde edermiş. Bunlar yağmur yağdığında dünyayı daha güzel, gri gökyüzünü mavi gökyüzünden daha çekici bulurmuş. Pluviofillere yağmur damlalarının sesi müzik gibi gelirmiş. En önemli özellikleri toprağın kokusunu çok çok sevmeleriymiş.
Yağmur dünyanın en değerli nimeti. Ruhu arındıran, dinginlik veren bir nimet. Bu nedenle yağış canlıların büyük bölümü tarafından sevilir. Üstelik kurak bir dönemin ardından gelen yağmurun yere ilk çarptığı zaman çıkan ses ve koku baş döndürücüdür. Yağmuru vazgeçilmez yapan şeylerin başında da bu koku gelir.
Şimdi ikinci sözcüğümüze geçebiliriz. Kuru toprağa yağmur yağdığında oluşan toprak kokusuna “petrikor” denirmiş. Bugünkü sözcük ikramının ikincisi petrikor olsun. Yağmurun bu gizemli kokusu bizi sarıp sarmalarmış.
Pluviofiller bütün bir günü evde; elde kitap, çerez ve sıcacık bir içecek eşliğinde, göklerin ve yağmurun şarkısını dinleyerek geçirebilirlermiş. Rüzgâr ne kadar güçlüyse, gök gürültüsü ne kadar yoğunsa onlar için o kadar iyiymiş.
Uzmanlara göre yağmur pluviofillerin mutlu anılarını tetiklermiş. Yağmuru, puslu ve gri gökyüzünü bu nedenle severlermiş.
Pluviofil misiniz?
Pluviofillerin bazı ortak özellikleri varmış. Bunlardan bazılarını özetledim. Pluviofil olup olmadığınızı test edebilirsiniz.
1- Yağmur sizde kasvet değil, neşe ve mutluluk hissini artırır mu? Yağmur yağarken içinizi huzur dolu bir his kaplar mı?
2- Yağmurda hem ıslanıp hem yürümek size iyi gelir mi? Yağmurda sırılsıklam olmak size dert olur mu? Yoksa dışarıda olmaktan keyif alanlardan mısınız?
3- Karanlık bulutları, pamuk gibi ak ve parlak bulutlara tercih eder misiniz? Gökyüzünün griliğinden hoşlanır mısınız?
4- Teras, balkon ve pencerenin önünden ayrılmak istemeyenlerden misiniz? Yağmuru izlemek, sesini dinlemek, damlaların camdan akışını izlemekten haz alır mısınız?
Pluviofil olmak, petrikor adı verilen yağmur kokusunu doya doya hissetmek bir hastalık değilmiş. Belki binlerce yıl önceden getirdiğimiz genetik mirasmış.
Yağmur, Kitap ve Çay Kardeşliği
Yağmuru, kitabı ve çayı kardeş bilirim. Yağmur yağarken kitap okumayı, dışarıya çıkıp ıslanmayı, pencere önlerinde yağmur damlaları için nöbet tutmayı, toprağın kokusunu içime çekmeyi hep sevdim. Ruh halime göre bunlardan birini seçerim. Önceliğim balkonda yağmurun sesini dinlerken çay içip kitap okumak. “Ayrılmıyor gözlerim ıslak camlardan asla / Şimdi bütün düşüncelerim sade yağmurla meşgul.” (Cahit Sıtkı)
Bir “Pluviofil” olduğumu bilmiyordum. Yağmur kokusunun petrikor olarak adlandırıldığını da yeni öğrendim. Yeni şeyler öğrenmek keyif verici.
Sosyal medyada tesadüf ettim; yağmuru seven erkeğe yağmurkeş, kadına ise yağmurella sözcükleri önerilmiş. TDK’ya duyurulur (!)
Ankara’da sonbahar kurak geçti. Aralık’ın sonuna yaklaşıyoruz ve kısa süreli yağmurlar başladı. Havanın yumuşaklığı bedenime bulaştı. İçimde bir huzur, içimde bir dinginlik. Şükür diyorum, çok şükür. Yağmursuzluk ne kötü.
Artık pluviofil olduğumun bilincindeyim. Her harfi bir yağmur damlası olarak kabul edeceğim. Sararan yapraklarla birlikte ıslanacağım.
Yağmur yağarken, toprak suya doyarken, damlalar dans ederken kitap okumak gibisi var mı? Victor Hugo, “Sefiller’de şöyle yazmış:
“En çok da yağmur yağdığında seviyorum bu şehri. Herkesin yüzü ıslak, başı öne eğik. Sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi.."
Yağmur varsa ona eşlik edecek şiir ve şarkı da vardır. Önce Cahit Külebi’den “Yağmur” şiirini okuyalım:
“Yağ hay mübarek
Şarıl şarıl,
Yıka taşları toprakları
Tarlalar yeşerinceye dek.
Artık geçti hüzün taşımanın modası
Getir bize yeşillik, neşe getir.
Sendedir bütün nafakamız
Bil ki bütün ümidimiz sendedir.
Yıka taşları toprakları
Şarıl şarıl,
Tarlalar buğday bekler senden, çocuklar ekmek.
Dünyanın da yüzü yıkanmak gerek,
Yağ hay mübarek.”
Şimdi yüzümüzü cama yaslayıp, hayat gibi, parlak yüzeyden kayıp giden yağmur damlalarını izlerken Jose Feliciano’dan “Rain” adlı şarkıyı dinleyelim. “Yağan yağmuru dinle / Yağışını dinle / ve her yağmur damlasıyla / Biliyorsun seni daha çok seviyorum…”
Şimdi sıra üçüncü sözcüğümüzde… Arapçada merhem kelimesi, "huzur veren ve dinlendiren hafif yağmur" anlamına gelen "Rihme”den türemiş. Huzur veren ve dinlendiren hafif yağmur… Huzur, hafif ve yağmur. Böyle güzel sözcüklere ne çok ihtiyacımız var. Tabii önce yağmura, hafif hafif yağana… Yağmurun rahmet olduğunu biliyordum, huzur verdiğini yeni öğrendim.
Ferdi Tayfur, Fadime’nin Düğünü türküsünde ne güzel ifade etmiş: Bir başkadır Torosların yağmuru…
Bazı yerlerde Torosların zirveleri beyaza bürünmüş. Ha kar ha yağmur. Onlar dünyanın hayat kaynağı. Torosların karı da bir başkadır.
Yağmurumuz bol olsun.
Öneriler:
Dinle: Rainy Day Caz (Spotify)
Oku: Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez (Kemal Sayar)
İzle: Kelimelerin Bahçesi (Anime),
Yağmurdan Önce (Before the Rain),
Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu (Udi)