SUBAŞININ BAKIŞI

CHP ve değişim

İnadına Baykal çağırıları sürerken 24 saat içinde Kılıçtaroğlu rüzgarına dönüştü… Değişmez denilen CHP’nin en önemli değişimi oradan başladı… Bütün Türkiye nefesini tuttu son günlerde CHP’de yaşanan gelişmeleri izledi. Herkes CHP’nin değişmesini istiyor… Ben geçen haftaki yazımı, ‘Baykal dönmez, dönmemeli’ başlığı ile yazdım, ‘CHP değişirse Türkiye değişir’ diye sonlandırdım. Burada önemli olan CHP’lilerin nasıl bir değişim istediği… İktidar özlemi sonucu sadece lider değişikliğinin yeterliliğine mi inanıyorlar?  Yoksa gerçekten temel siyasi yaklaşımlarında değişim istekleri var mı? Eğer altı oka sıkıca sarılarak yeterli zannediyorlarsa o zaman bunun en iyi savunucusunun Baykal olduğunu kabul etmek gerekir ama yetmemiştir…

Aslında CHP’nin altı okunun temsil ettiği ilkeler, Anayasanın ve Anayasa Mahkemesinin koruması altında olduğu için CHP siyasetini, genelde iktidar partilerinin eylemlerini Mahkemeye taşımak şeklinde sürdürüyor.

Ben, yüksek sesle dile getiremeseler de hem liderin hem de temel siyaset anlayışının değişmesi gerektiğine inanan önemli bir zümrenin olduğuna inanıyorum. En azından siyaset için halkı kucaklamak ve farklı söylem ve eylem geliştirmelerinin gerekliliğini düşünenler var. Ama nereden başlayacaklarını bilemiyorlardı, tesadüf ya da bir gizli güç partiyi hızlı bir değişim rüzgarının içine çekti!

Atatürk, İnönü gibi ulusal kahramanların liderlik yaptığı CHP, ardından da Ecevit ve Baykal gibi karizmatik kişilerin liderliğini yaşamıştır. Şimdi ise karizmatik liderleri yoktur… Sakin, mütevazi ve çelebi görünümlü bir emekli bürokrat genel başkanlarıdır… En önemli değişim de herhalde burada başlıyor. Altı okun içinde olmayan ama çağımız için en çok gerekli olanı,‘demokrasi’ çıtasını yükseltmek… Kılıçtaroğlu parti içi demokrasiyi kurumlaştırabilir… Güçlü siyasi liderler kendisini güçlü hale getiren kadrolarını parti kurumlarına taşıyorlar onları kendi görüşleriyle sınırlıyorlar oysa yeni genel başkan yeni yüzleri ve muhalifleri de kadroya taşımak fırsatını buldu. Onlara, görüşlerini dikte ettiren değil, onlarında görüşlerini dikkate alan bir üst yönetim anlayışı geliştirebilir.

Kurultay, TV de izlediğim kadarıyla, son yıllarda izlediğim en coşkulu ve kalabalık olanlarından birisiydi. CHP’lilerin iktidar özlemleri büyük… Ak Parti karşıtlığının da bu kalabalıkları tetiklediğini söyleyebiliriz… Rüzgar gerçekten esmektedir… Genel başkan değişimi ve parti meclisini yenileme işlemi tamam… Ardından CHP’nin zihniyetinde değişim gerçekleşirse iktidar alternatifi olabilir bunu yapamazlarsa ne rüzgar kalır ne esinti…

Kılıçtaroğlu kurultay konuşmasında dikkatli ve tedbirliydi. Fazla değişim sinyali vermedi ama parti felsefesinin temelini teşkil eden ‘altı ok’(laiklik- devletçilik- ulusalcılık- halkçılık-devrimcilik- cumhuriyetçilik) ilkelerinden pek söz etmeyerek yinede bir değişimin sinyalini verdi. Bunların içinde en çok ‘halka’ vurgu yaptı halkın yoksulluğundan ve yolsuzluklardan söz etti… Tabii bunlardan çokça söz etmemesi bu ilkelerden vazgeçmek anlamını taşımıyor, bunlar CHP’nin değil yasaların ve rejimin koruması altındadır. Ortak değerlerdir. Sadece bunlara dayalı siyaset yapma biçiminin çağın türlü sorunları içinde kıvranan insanlarına somut bir hizmet sunmadığını bildiğini gösterir.

Kılıçtaroğlu, yoksulluğa vurgu yaparken terör ve güneydoğu sorununu da yoksulluk ve işsizliğe bağladı. Türkiye’yi yoksullaştıran nedenlerin başında gelen terör ve o nedenle artan askeri harcamalardan söz etmedi ve bu sorunun içindeki kimlik sorununa vurgu yapmayarak  1989 ve sonrası parti raporlarıyla çelişti.

Yolsuzlukla mücadele de açık toplum, denetlenebilir kurumları oluşturmak için yüksek standartlı bir demokrasi vurgusu yapabilirdi. Ama onun için de 12 Eylül Anayasasına karşı tavır sergilemesi gerekir ki CHP’nin referandum politikası ile çelişmeyi göze alamaz.

‘Recep bey’ vurgusu şık bir buluş değil… Kılıçtaroğlu’nun çelebi, uzlaşmacı görüntüsü ile uyuşmuyor. Küçümseme ve ötekileştirme seziliyor. Oysa CHP’nin kendi kampı dışındakilere tepeden bakan imajı değiştirmek için bir fırsattı yeni genel başkan… İçindeki kaplanı çıkardı şeklindeki bazı gazetecilerin övgülerine kapılmamalıdır. Türk siyasetinde kaplandan çok ne var?

 CHP’nin değişmesi çok kolay olmayacaktır… Geçtiğimiz günlerde üniversiteli gençlerin ‘türban’ sorusuna, ‘üniversite eğitiminin başörtülü kız öğrencilere kısıtlanmasına kişisel olarak karşı olduğunu’ söylüyordu. Oysa Kılıçtaroğlu’nun  bu görüşü CHP’nin laiklik anlayışına uymuyor. Geçen yıl, CHP, iktidarın bu konudaki düzenlemesini Mahkemeye taşıyarak iptal ettirdiği gibi Ak Partinin kapatılmasına da neden oluyordu.

CHP’nin temel paradigması üzerinde yeni bir siyaset geliştirmesi kolay görünmüyor. Hayli çatışma ve çekişme yaşanacaktır ama değişmek zorundadırlar. Statüko muhafızlığı ‘devrimciyim solcuyum’ diyen bir partinin işi değildir.  

Çok sesli ve demokratik katılım modeli ile başlamak bile önemli bir başlangıç sayılabilir… Dilerim CHP başarsın…     

Yayın Tarihi
25.05.2010
Bu makale 2945 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
sayın SUBAŞI sizi belediye başkanlığınız döneminden iyi tanıyorum çok haklısınız (‘CHP değişirse Türkiye değişir’) bakışınız çok doğru, umarım değişir.

CEM ADAM 30.05.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!