SUBAŞININ BAKIŞI

Terk-i Can Ettim

Yüzbaşı Kazım’ın kardeşine yazdığı mektubun son satırları; “Bana acımasınlar. Mukaddes vatan vazifem uğruna, terk- i can ettim, bahtiyarım…”

Zahit üsteğmenin, yeni evlendiği eşine yazdığı mektubundaki son satırları ise şöyle; “şehitlik bana yeter. Bu vasiyetnamemi, aldıktan sonra yüksek sesle ağlamamanızı dilerim. Allaha emanet olun…”

Mektupların tamamı okunduğunda gözlerdeki yaş engellenemiyor…

97 yıl önce 1. Dünya savaşının Osmanlı cephesinde; Gelibolu bölgesinde, müthiş bir savaş yaşanmıştı. Osmanlı ordusu 1915 yılında boğazları itilaf devletlerine teslim etmediler. Çanakkale’de şehitlerden duvar örülmüş büyük bir zafer kazanılmıştı. Can kaybımız 250 000 kişi idi. Savaşta tarafların can kaybı 500 000’ i geçmişti.

18 Mart, 97. Yıldönümünde sosyal medyada gururdan çok panik yaşanması dikkatimi çekti! Kimileri Mustafa Kemal unutturulmak isteniyor… Bu günleri görmeseydim, derken kimileri de ‘Çanakkale savaşı’ başkalarını millet olarak birleştirirken, biz millet olduğumuzu unutuyoruz diyor!

Yine sosyal medyada, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın binlerce Antalyalıyı otobüslerle Çanakkale’ye gönderdiğini öğreniyoruz. Antalya milletvekili Menderes Türel de, kendi döneminde 10OOO civarında Antalyalıyı Çanakkale’ye gönderdiğini sosyal medyada paylaşıyor.

Her yıl Anıtkabir’e ve Çanakkale’ye anma için gidenlerin sayısı artıyor. Gidenlerin de bir bölümü tepkili, “unutturmayacağız” diye gidiyorlar. Geride kalanlar unutmaya hazır ve gaflet içinde zannediliyor!  Yazımın başında mektupları yazan Çanakkale şehitlerinin evlatlarına neden bu kadar kuşkuyla bakılıyor? Anadolu, Çanakkale’de 250000 şehit verdi. Daha önce Balkanlar’da, Rus cephesinde Yemen’de, Suriye’de, son olarak ta Kurtuluş savaşında milyonu geçti şehitlerimiz. Ölüme giderken Yüzbaşı Kazım gibi, Zahit üsteğmen gibi gittiler… Bütün Anadolu o milyonlarca şehidin evlatları ve yakınlarıdır. Yine vatan tehlikede olsa gözünü kırpmadan ölüme giderler. Anadolu, millettir ve milliyetçidir… Belki de fazlasıyla!

Ne Atatürk unutuluyor ne Çanakkale… Ne millet olduğumuz ne de millet sevgimiz… Bu gün, insanların türlü sorunları var. İnanılmaz hikayeleri ve dertleri var. Bütün bunlara rağmen ülkelerini seviyorlar ve millet olmanın şuurunu şehit olmanın anlamını diğer Dünya milletlerinden çok daha iyi biliyorlar.

 Dışarıya karşı tek vücut olduk tek yürek olduk ama içeride huzur ve ahengi kuramadık. Bir ünlü sözdür; “savaşçı milletler barışta kendileriyle savaşırlar!”

Düşmana karşı tarih boyunca gözünü kırpmadan savaşmışlar. Vatan için silaha sarılıp ölümü göze almışlar… Bu günkü sorunlarımız farklı! Adına ister milliyetçilik ister ulusalcılık diyelim, kimileri, yeterince ulusalcı değiliz. Ata’mıza, Çanakkale ruhuna, yeterince sarılmıyoruz dese de öyle değil! Aksine biz bu yolda çok ileri gittik! Yeterince sosyal sorunlara eğilmedik. Devlet millet derken insanımızı ve insan haklarını unuttuk. Değerlerlerine saygı duymadık. Tek millet ve milliyetçilik derken ‘Türk ve Müslüman’ olmayan yurttaşları dışladık. Müslüman olmayanları göçe ve tehcire zorladık ama Müslüman toplumda, tek değil iki milliyetçilik oluştu! Türk milliyetçiliği keskinleştikçe Kürt milliyetçiliği oluştu ve keskinleşti… Hatta teröre destek çıkmaya başladı!

Yakın tarihimizin en önemli sorunu ile karşı karşıyayız! Türk milliyetçiliği güçlendiği oranda Kürt milliyetçiliği de sivriliyor ve çatışıyorlar… Geçmişte savaşarak çözdüklerimizi tam aksine savaşmadan çözmenin yolunu bulmalıyız. Bu çok da anlamadığımız ince siyaset ve sosyoloji gerektiriyor… Gelişmiş demokrasi gerekiyor… Ama nasıl makas değiştireceğiz bilemiyorum?  

Yayın Tarihi
20.03.2012
Bu makale 9005 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!