SUBAŞININ BAKIŞI

Liderler sınırlıyor

Demokrasinin sınırları vardır elbet… Vatandaşların sıkça dile getirdiği tanımı ile ifade edersek, “bireyin hak ve özgürlükleri, bir diğerinin hakları ile sınırlıdır!”

Bu aslında göründüğü kadar basit ve uygulaması kolay bir tanımlama değildir. Hem kendi hak ve özgürlüklerini bileceksin hem de diğer yurttaşlarınkini… Sınırda da duracaksın!

Hukuk devletlerinde hukuk, hakları ve özgürlükleri güvenceye alır. İnsan hakkı olan değerleri sınırlamak değil, tanımlamak ve güvenceye almak devletin görevidir. Bu hakkın özgürce kullanılması bir başkasını rahatsız etmemeli… Biz de ise durum pek de öyle değildir! Partilerin asırlık söylem ve gelenekleri var… Kırmızıçizgileri var… Her ne kadar partilerin ömrü kısa olmuş ve kapatılmış da olsalar yeni kurulanlar benzer anlayışı sürdürmüşlerdir.

Partilerin sıksık kapatılması kurumlaşmayı engellediği için popüler siyasetçi, karizmatik lider arayışları amaç olmuştur. Lidere bağımlı hale gelmiş partiler liderin performansına göre başarılı olmuş ya da yok olup gitmiştir. Halkın katılımı neredeyse yok gibidir. Oy vermekten başka siyasete katılım aracı kalmamıştır. Lider güçlendikçe siyasi çevrenin bile katılımı zorlaşmaktadır. Bu, liderler için dayanılması güç bir çalışma temposu yaratırken siyasi kadroların da gittikçe işlevini yitirmesine neden olmaktadır.

Yerelleşme ve demokratik katılım ve buna bağlı yönetişim modelleri, sistemin çarkını hızlandırabilecekken bizde gelişmeler aksi yöne dönmüştür.

AB’ye girmek çok önemli değil belki ama AB kriterleri çok önemliydi… Hukuk devleti ve insan hakları kavramı adına ciddi kazanımlar elde edilmişti. Hukuk devleti ve demokratikleşme yolunda atılan adımlar ülkeyi rahatlatıyor standardını yükseltiyordu… Kimse bizim standartlarımız bizim özel şartlarımız deyip AB kriterlerine arkasını dönmemeli. Eskiden beri en büyük kaybımız o olmuştur.

Hem Batının hukukunu hem sistemini ithal edeceksin sonrada bunlar bizim malımız, standardını kendimize göre oluşturacağız diyeceğiz!

Cumhuriyet rejimi ve Batı hukukunu ithal etmek büyük devrimdi… Bu rejimi tercih etmişsek doğduğu topraklardaki asırlar sürmüş birikimden yaralanmak aklın gereğidir.

Bu değerleri aynen korumakla kendisini görevli sayan muhalefet partimizin tutuculuğa varan çizgisi ile güçlendikçe bu değerleri kendimize özgü hale getirebilir miyiz diye çabalayan iktidar partisinin çatışması, hiçbir yarar sağlamıyor.

Sistemin de geçerli hukukun da değişen toplum ve çağın koşullarına göre yaşayan organizmalar gibi geliştirilmesi, yenilenmesi zorunluluktur… Geldiğimiz noktada Anayasa çalışmaları bile tıkanmış sözünü ettiğimiz çalışmalardan umut kalmamış gibidir.

Partilerin lider kadroları, ne kadar demokrasi ne kadar hukuk ne kadar özgürlük gerektiğinin belirleyicileri olduğunun altını bir kere daha çizmiş oldular. Liderlerin ve partilerin o bilemediğim kırmızı çizgileri de önemli faktör… Ayar verme konusunda!

Olaylı ODTÜ toplantısında öğrencilere karşı daha hoşgörülü olmak gerekirdi. O öğrencilerin amacı anarşi yaratmak değil bana göre… Her biri Yörük Ali Efe de değil! Onlar bu ülkenin gençleri olarak seslerini duyurmak istiyor. Görüşleri doğru ya da yanlış olabilir. Yönetime katılmak ve var olduklarını anlatmak istiyorlar… Bunu, üzerlerinden silindir geçmiş gençliğin tepkisizliğine tercih etmek gerekir!

Yayın Tarihi
25.12.2012
Bu makale 10519 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!