

Global dünyanın en temel problemi emperyalist yapının her yeri, her şeyi işgal edişidir. Özellikle yeni yüzyılın su ve enerji savaşlarında geçeceği hasebiyle Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyunların bir sonucu ve parçası olarak yurdun her yerine yapımı planlanan Hidro Elektrik Santralleri (HES) kapsamında başta Alakır Vadisi’nde yapımı planlanan HES ve tüm diğerleri için oluşturulan Türkiye Su Meclisi platformun üyelerinden olan sevgili Birhan ve Eşi Tuğba’nın Türkiye Su Meclisi’ne gönderdiği mektubu bir akademisyen, bir baba, bu vatanın duyarlı bir evladı olarak bu onurlu çabanın bir parçası olarak olduğu gibi aşağıda yayınlıyorum.
Issız bir vadinin ortasında, tüm bu vadideki canlıların yaşam kaynağı olan bir nehrin kıyısında, topraktan çalıdan yaptığımız barınağımızın da içinde olduğu doğanın bereketiyle yaşarken sadece ürettiğini tüketerek, 2 sene önce geldi yanı başımıza, gözümüzün önüne, daha önce şehirde yaşarken gözlerimizle görüp, kulaklarımızla duymadığımız tükettiklerimizin bedeli olan o vahşi soykırım.
Yedi sene kadar önce, gözlerimizle görüp, kulaklarımızla duymamakta, hissettiklerimiz ve o hislere karşı dürüst olma gerekliliğinin verdiği hareketle gelmiştik bu topraklara, artık o vahşi tüketim toplumunun her türlü tahakkümüne karşı gerçek bir mücadele veremeyeceğimizin anlayışıyla o topraksızlıkta.
Yaşamımızla birlikte, beraber barış ve uyum içinde bu yaşamı paylaştıklarımızın yaşamına da yönelik olan bu katliama karşı sürdürdüğümüz mücadeleyi, şimdiki geçerli iletişim yöntemlerinden olan internet üzerinden de gerçekleştirmek adına, eşin dostun sağ olsun paylaşımıyla edinilen, sınırlı enerji olanağı tanıyan küçük bir güneş paneli, bir dizüstü bilgisayar ve 3G modemle çok zayıfta olsa bir bağlantıyla geldik bu ekranlara, yıllardır süregelen elektriksizliğimizin aydınlığının sonrasında, tüm pahasına. Devam ederek aynı zamanda yollamaya mücadelemizin haberlerini ateşimizin dumanıyla da.
Neden mi anlatıyorum bunları, yorarak gözlerinizi bu parlak ekranda? Birazdan paylaşacaklarımın dilinin manasından ötürü, sığınarak affınıza. Uzun lafın kısası, bir mana çıkarmak istenirse bu dağ başındaki sözlerden. Sözler şudur;
Bu mücadeledeki her nehri vadiyi mahalleyi ve evi, her platformu, oluşumu, şahsı ve derneği, ayrı ayrı tanıyorum, seviyorum, sayıyorum. Bizim yaşadığımız vadide de ağaçlar vardır sabit dimdik duran, üstünde sincaplar, üzerinde kuşlar, altında tavşanlar, keçiler, karıncalar...
Her biri kendine özgü, barış ve uyum içinde, aynı vadinin içinde. Bu ahengi bozan şu anda bir tek kendini bilmez insanlar var bu vadide de, gelmişler tüketim bahanesiyle yıkıp dökerek hidroelektrik santrali (HES) yapmaya, çalıp hapsederek tüm canlıların ortak yaşam kaynakları olan nehirleri borulara.
Bizler de onlar gibi olmamalıyız, olamayız. Bu olanlara karşı bir mücadele veriyorsak, mücadelesini verdiğimiz diğer tüm canlılarla birlikte uyum içinde hareket etmeliyiz. Bizi bu günlere getiren dayatılmış insan rollerimizden sıyrılarak. Maddi değil sadece, manevi olarak da tükettiklerimizden. Egolarımızdan, hırslarımızdan, bağımlılıklarımızdan,ön yargılarımızdan, dedikodularımızdan, kin ve nefret duygularımızdan.
Öfkeliyiz.
Bu öfkemizi birleştirmeliyiz.
Artık, içinde bulunduğum ve evim dediğim bu vadideki, akrabam dediğim tüm canlılarda da hissettiğim, bu mücadeleyi veren tüm kardeşlerin, farklılıklarının zengin renkleriyle birleşmelerine olan arzunun günümüzdeki önemidir.
Hepimiz suyuz.
Farklı tüm nehirlerin aynı okyanuslara akması gibi birleşip durduralım bu vahşeti.
Bunun gerçekleşmesinden kimlerin ne kadar korktuğunu görmek için, hepimizin bu ortak mücadelelerini engellemeye yönelik çıkarılmak istenilen “tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma” adındaki bu soykırım kanununa karşı renklerimizi, 24 ocak 2011 Pazartesi günü saat 11:00’de TBMM’nin önünde buluşturalım.
Buluşmamızda sözleşip, nisanda Anadolu’nun dört bir yanından, adım adım Ankara’ya akıp, okyanusları oluşturup arıtalım.
Ben Birhan, eşim Tuğba’yla Alakır Vadisinde, ortak yaşam mücadelemize olan inancımızla yaşıyoruz. Bu ortak yaşam mücadelesindeki herkese olan saygı ve sevgilerimizle vadideki tüm canlıların selamını yolluyoruz. Kardeşçe buluşup birleşmek üzere bu ortak mücadelede. Evrimleşen devrimimizde.