SUBAŞININ BAKIŞI

Kenan Evren okulları

İzmir İl Genel Meclisi geçen hafta aldığı bir kararla 12 Eylül, Kenan Evren ve diğer konsey üyelerinin adlarını taşıyan bir çok okulun adının değiştirilmesi için karar almıştı.

12 eylül 1980 askeri darbesinden sonra tek güç sayılan konsey üyelerinin ve başta Kenan Evren’in adını koymak için yarışıldığını bilmek için araştırmaya gerek yok.

Çok sayıda darbeyi çağrıştıran bu adların konması doğaldır. Bize uyar...

Doğal olmayan, darbeden başka bir şey çağrıştırmayan adların değişmesi için bu kadar zaman beklenmesi !

 

Konyaltı bulvarı ilk değişiklikti

 

1989 yılında Antalya belediye başkanlığına seçildikten bir süre sonra, Bahçelievler mahallesinde denize paralel ‘Kenan Evren Bulvarı’ adını, ‘Konyaltı Bulvarı’ olarak değiştirmiştik. Herhalde ilk değişiklikti.

Bu değişikliği bilinçli olarak yapmıştık. Öneri oy birliği ile geçmişti. Antalya halkından hiç olumsuz tepki de almamıştık. Tabiî ki bir ismi silmek inciticidir. Zevk alarak yapılmaz ama askeri darbelerden o kadar çok incinenler ızdırap çekenler, yaşamını kaybedenler vardır ki bu değişiklileri yaparak hafızalardan silmeye çalışırsınız. Silinir mi? Hayır. Artık kaderimizde yazılıdır. Tarihe not düşmüştür.

 

Darbeyi teşvik ettiğimiz anlamı çıkarılır

 

O adlar okullarımızda kaldığı sürece, darbeyi, benimsediğimiz hatta kutsayıp teşvik ettiğimiz anlamı çıkarılır. İşte o nedenle adların kaldırılması gerekir.

Televizyonda bir okulun bahçesindeki konuşmalar naklediliyordu. Biraz izledim. 14-15 yaşındaki öğrenciler, okulun adından hoşnutsuzluklarını açıkça dile getirdi. Değiştirilmesini istiyorlardı.

Velilerin bir bölümü ise “Ne gerek vardı canım, değişmese de olurdu” dedi.

Hani tatsızlık çıkmasın havasındaydılar. Çoğunlukla öyle yetişmişlerdi. Korkuları, kaygıları vardı. Her zaman kurtarıcıları olmalıydı.

Kendi kendimizi idare edebileceğimize inanmazlar…

Önümüze konan 12 Eylül Anayasası ve onun sınırlarını çizdiği, yarı demokrasili vesayet rejimi onlar için yeterlidir.

Fazla demokrasi, bizi bozar… Özgürlükler düşman tuzağıdır. Ya bölünürsek! Ya  şeriat gelirse (!) senaryoları hiç bitmez. Bitsin istenmez…

Her şeye rağmen gençlerin özgür tavırları çok hoşuma gitti. Çünkü daha farklı yetiştiler. İletişim engellenemiyor.

Aileleri ise darbelerin yoğurduğu nesildi. Önlerine konan anayasayı benimsemek zorunda kalan nesil. Ezberleri vardı… Oy kullanırlar seçerler, bir süre sonra seçtikleri cezalandırılır. Oy verdikleri partileri kapatılır. Sesleri çıkmaz. Tekrar seçerler, bunlar da olmadı. Tencereyi pislettiler denir. Bir çok aydınımız “Darbe nerede kaldı, neden gecikti?” der…Tekrar darbe olur…

Atatürk adına Atatürk’ün kurduğu meclis kapatılır…

Cumhuriyet adına cumhuriyetin kazanımları biçilir…

Cumhurun temsilcileri cezalandırılır...

Ama hak ettiler denir. Darbe yapanlara ise bir şey sorulmaz. Sorulamaz. Adlarını koymak için yarışılır.

 

Bir şekilde yavaşta olsa değişiyoruz, gelişiyoruz, hem de hepimiz. Aydınımız, eğitimsiz olanımız, Askerimiz, sivilimiz…                                    

 

Ordu bizim ordumuz

 

Darbe yapanlar da değişti. Ordu bizim ordumuz. Bu işlerde kullanılmaması gerektiğini hepimiz öğreniyoruz. Ülkeye maliyeti çok yüksek ve acı oluyor. Okullardan Kenan Evren adı kaldırılıyor. Bu eylem Kenan Evren düşmanlığından değil, artık darbe istenmediğinden

Değişim sevindirici. Ama korkarım 12 Eylül Anayasası kalacak. Korkarım değiştiremeyeceğiz. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin son verdiği kararların içeriğine bakıldığında, bu Anayasanın neredeyse kutsandığı ve değiştirilemez hale getirildiği görülecektir…

 

 

 

MEGA PROJELER !

 

Belediye başkan adaylarımız ellerinden geldiğince, etrafındaki ekip ve arkadaşlarıyla, harıl harıl mega proje (!) üretmeye çalışıyor.

Bunlarla en çok ilgili olan sürekli adaylara proje soran ve zorlayan, izlediğim kadarıyla medyadır…

Halk bunlarla çok ilgili değildir. Ulaşımı düşünür. Hayat pahalılığını, evinin önündeki sokağın ne zaman asfaltlanacağını ve bunun gibi günlük sorunları ile meşguldür, haklı olarak.

Esasen yasalar, belediyelerin hizmet alanlarını belirlemiş ve sınırlarını koymuştur.

Ancak iyi bir belediye başkanı bu hizmetleri, halkın ihtiyaçlarına göre, doğru sıralamaya göre yapandır… Kaliteli ve maliyetin düşük olması da iyi belediyeciliğin unsurudur.

Belediye başkanlarının hayalleri olabilir. Vizyonu olmalıdır.

Ortadaki uçuşan fikir çalışmaları ya da taslaklar, proje ya da tasarım değildir. Ancak başkan adayının ve ekibinin, gönül ve hayal dünyası ile ilgili olarak bizlere ipucu verebilir.  

Yerel hizmet bekleyen halkın ya da temsilcilerinin tasarım ve projelerin yapımı aşamasında  bilgileri ve destekleri olmalıdır. Aksi halde dayatma sayılır.

Halkın aynı zamanda denetleme ve sorgulama hakkı da vardır. Seçimden sonra, “Yaparım diye sıraladıkların neydi, bana mı sormuştun ya da neden yaparım dedin ve yapmadın” deme hakkı vardır…

Adayların söyledikleri arasında halkın beklentisi ve yapılabilirliği olan somut ve hoş şeyler de var. Zorlama olanlar da… 

Bugün, “Hele bir anlat ne yapacaksın” diye soran medya, yarın, “Sen de şu söyleyip sıraladıklarından hangisini yaptın anlat bakalım” diyecektir…

 

Hasan Subaşı  

Yayın Tarihi
10.03.2009
Bu makale 652 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!