Yaşanabilir çevre

Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Topkaya?nın ilginç bir tezi geçenlerde haber olarak önüme geldi. Topkaya?nın yaptığı hesap gayet basit, ancak çarpıcıydı. Antalya?da 800 bin kişinin yaşadığını baz alan Bülent Hoca, her insanın günde 1.3 kilo katı atık ürettiğini göz önüne alarak, yaşadığımız kentin her gün bin tona yakın çöp ortaya çıkardığını bizlere hatırlatıyor. Katı atık ayrışımı yapılmayan Antalya?da çöp sorunu hala vahşi depolama sistemi ile halledildiğinden, bir gün Akdeniz?in bu cennet kıyısının dev bir çöplüğe döneceğini söylemek hiç de abartmak olmuyor.

Türk insanı olarak çevreye ve çevreyle ilgili bir takım hassas dengelere hiç önem vermiyoruz. Prof. Dr. Bülent Topkaya?nın iddiası bu durumu çok net ortaya koyuyor. Aynen Belek?te golf sahası yapmak için yüzbinlerce ağacın kesilmesi gibi? Veya, Beydağları?nın güzel ve cömert tepelerinin maden adı altında taş ocakları tarafından yağmalanması gibi? Yada, Aksu Çayı?nda kum-çakıl hırsızlarının coğrafyayı değiştirmeye varan talanı gibi?

Hem hepimiz güzel bir doğanın, yeşilliklerin, kuş seslerinin içinde yaşamak istiyoruz, hem de bunun için hiç çaba harcamıyoruz? Çaba harcamadığımız gibi, bu özellikleri yok etmek için bilinçli veya bilinçsiz elimizden geleni yapıyoruz.

***

Geçtiğimiz ay Antalya?nın milletvekilleri ile icraatlarını konuşmak için Ankara?ya gittik. Bu görüşmeler Veysi Sağlam?ın kaleminden size en ince detayına kadar yansıtıldı. Bu sohbetler sırasında, Antalya?nın maden yarası da konuşuldu. Hem iktidar, hem de muhalefet partilerine bağlı milletvekillerinin tamamı, maden adı altında doğanın yağmalanmasına kesinlikle karşı olduklarını söylediler. İlginçtir, bu yağmayı kimse savunmuyor, ancak durdurulması için de kimse bir şey yapamıyor. Antalya il sınırları içinde 1600?e yakın maden arama izni verildiğini biliyorum. Bu izinleri alanlar, şuanda ortalığın yatışmasını, tepkilerin durmasını bekliyor. Onlar da Türk insanının her şeyi çok çabuk unuttuğunu biliyor. Bir süre sonra rant uğruna Beydağları delik deşik edilmeye başlanacak. İşte o zaman iş işten geçmiş olacak. Hala bu sorunun çözülmesi için zaman var, ancak çaba yok.

***

Ya Belek ormanlarında yaşananlara ne demeli. Golf için binlerce ağacın kesilip keresteye çevrilmesine ve buradaki ormanların yok edilmesine mi üzüleyim, yoksa yapılanları normal ve olabilir göstermek için harcanan çabalara mı güleyim? Golf sporunun önemli bir turizm destinasyonu olduğunu kabul ediyorum. Ancak kısa vadede turizme yarar sağlayacak gibi görülen golf sahalarının, aslında sektörün kalbine saplanmış birer hançer olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Her şey para değildir. Bugün 8-10 milyon dolar harcayıp bu golf sahalarını yapabilirsiniz, ancak yok ettiğiniz ormanı, kestiğiniz ağaçları ne kadar para harcarsanız harcayın yerine koyamazsınız. Golf sahalarını bu ormanın yerine yapmak zorunda mıydık? Antalya?da golf için kullanacak başka alan kalmadı mı? İşin kolayına kaçtılar. Çorak araziyi alıp ağaçlandırmak hem zaman alacaktı, hem de daha fazla masraf yapılmasını gerektirecekti. Mevcut ormanı tıraşlayıp sahaya çevirmek kolaylarına gitti.

***

Antalya?da 17 yıldır kum-çakıl hırsızlığı yapıldığını bilirim. Aksu Çayı ve Boğaçayı yıllardır yağmalanıyor. Bunu sadece ben bilmiyorum, devleti yönetenler, devletin mallarını millet adına korumakla yükümlü olanlar da biliyor. Ancak hiçbir şey yapılamıyor. Boğaçayı ve Aksu Çayı?ndaki kum-çakıl ocakları sürekli mühürlenir, bu mühürler sökülüp çalışılmaya devam edilir. Para cezası yazılır, yasal boşluklardan yararlanılıp bu cezalar iptal ettirilir. Hatta daha ileri gidilir, buradaki ranttan bazı kamu yöneticileri de nemalanır. Herkes yakınır, her kes şikayet eder, talan aynı hızla devam eder. Cumartesi günü SABAH Akdeniz?de yayınlanan hava fotoğrafına uzun uzun baktım. Hırsızlığın, yağmanın, talanın boyutlarını öyle net ve güzel ortaya koyuyor ki, bu fotoğraf için sadece ?sözün bittiği yer? deyimi kullanılabilir. Ancak yine bir şey olmayacak, yine bir şey yapılmayacak. 3-5 yıl sonra yine biz bir fotoğraf yayınlayacağız, tek fark Aksu Çayı?ndaki hasar daha da büyümüş olacak.

***

Tabiat ana bunları unutmayacak. Kestiğimiz her ağacın, çöplüğe çevirdiğimiz her arazinin, kumunu-çakılını çaldığımız her dere yatağının, delik deşik ettiğimiz dağların hesabı bir gün mutlaka sorulacak. Benim üzüntüm hesap, rant uğruna, para uğruna bu katliamları yapanlardan değil, gelecek kuşaklardan sorulacak. Doğanın güzellikleri, cıvıltıları, renkliliği, bizden sonraki her kuşağa biraz daha eksilmiş gidecek. Bir gün öyle bir nesil ortaya çıkacak ki, ağacın yeşilini, kuşun cıvıltısını öğrenemeyecek. Beydağları?ndan süzülen derenin suyunu kana kana içemeyecek. Akdeniz?in cennet kıyılarında kendini serin sulara bırakamayacak. Bu onların hatasından değil, bizim açgözlülüğümüzden, para hırsımızdan olacak.

 

DÜNYA ATASÖZLERİ

 

Bir şekilde doğar, binbir şekilde ölürüz.

YUGOSLAVYA

Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.

ÇİN

Üç taşınma, bir yangına bedeldir.

JAPON

Nisan yağmuru Mayıs çiçeği getirir.

KANADA

Yayın Tarihi
28.11.2007
Bu makale 762 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!