Futbolun yanlışı

Türk futbolunun en önemli sorunlarından birisi de, teknik direktörlerin yaptıkları işe arabesk bir mantıkla yaklaşmalarıdır. Ülkemizde şöyle bir yanlış anlayış yerleştirilmiştir; teknik adam her şeyi iyi bilir, onların işine karışılmaz. Teknik direktörler sınırsız ve sorumsuz yetki ister, çoğunlukla da bunu alır. İplerin tamamen onların elinde olmasını ister, işin en tepesinde bulunmayı tercih eder, ancak sorumluluklarını ancak kişisel kayıpları ile sınırlar. Oyun olmaktan çıkan, büyük bir endüstriye dönüşen futbolda, profesyonel yöneticiliğin oturmamış olmasına, teknik adamların da sorumluluk almadan yetki kullanma alışkanlığı eklenince ciddi sıkıntılar ortaya çıkmaktadır.

Bu konuyla ilgili önümüzde Antalyaspor gibi çok güzel bir örnek bulunmaktadır. Antalyaspor A.Ş., bütçesi onmilyon dolarları aşan, sermaye yapısıyla Antalya’nın önemli şirketlerinden birisidir. Antalyaspor A.Ş.’nin hissedarları ve seçilmiş bir yönetimi vardır. Ancak buna rağmen, her görev alan teknik direktör, milyon dolarlık transferleri yapmak, büyük paralar harcanarak oluşturulan takımı istediği gibi yönetmek ister, bunu yaparken de kendisinden hesap sorulmasını, eleştirilmesini, hatalarının önüne sürülmesini hiç istemez. Sonuçta, başarı gelirse bunun baş mimarı teknik adamdır, başarısızlık durumunda ise tüm işleyişte sınırsız yetki isteyen ve kullanan teknik adam, bavulunu toplayıp evine döner. Onun hatalarının, yaptıkları yanlışların tüm maddi ve manevi zararları Antalyaspor A.Ş.’nin sırtına yüklenir. Antalyaspor A.Ş.’yi Antalya’nın bir markası, değeri olarak görür, finans kaynağının da Antalya kentinin dinamikleri olduğunu göz önüne alırsak, zararın tüm Antalya’ya mal olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu durum sadece Antalyaspor’a özgü değildir. Türkiye’deki her takım, her teknik adam aynı mantıkla hareket etmekte ve bu böyle sürdükçe de kulüplerin yönetimleri bir türlü profesyonelleşememektedir. Çünkü, profesyonel yönetici olarak teknik adamlar görülmektedir.

Peki futbol endüstrisinin geliştiği ülkelerde bu durum nasıldır? Tabi ki teknik adamlar, takımın teknik ve taktiksel patronudur. Ancak, denetimsiz ve sınırsız bir çalışma ortamına sahip değillerdir. Transferde öneride bulunabilirler, ancak son söz onların değildir. Kulübün profesyonel mekanizmaları, hedefleri, bütçeyi, getirisini, götürüsünü hesaplayıp transferi yapar, oluşturduğu takımı da, belirlenen hedefleri kabullenen teknik adamlara teslim eder. Transferler yıllık değil, uzun vadeli planlamalarla gerçekleştirilir. Teknik adamların görevi antrenmanlar ve maçlarla sınırlıdır, onun dışındaki gelişmelerde, işleyişte kulübün profesyonel mekanizmaları devreye girer.

Çok daha kabaca anlatmak gerekirse, işyerinin bir patronu, bir de çalışanları vardır. Çalışanlardan patron yaratılmaya kalkışılmaz.

Antalyaspor’un son üç yılına baktığımızda, bu hatanın farklı versiyonlarla yapıldığını net bir şekilde görebiliriz. Önce Yılmaz Vural CEO sıfatı ile kulübün başına getirildi. Vural’ın bu sıfatla profesyonel yöneticilik yapması aslında mantıklı bir hamleydi. Ancak, Yılmaz Vural hem CEO, hem teknik direktör olunca, mantıklı hamle, bir anda hataya dönüştü. Sonuçta da Antalyaspor, iki yılda geldiği noktaya döndü. Bu süre içinde harcanan paralar ise uçup gitti. Oysa, Yılmaz Vural CEO olarak kulübün başına getirildiğinde, onun altında teknik kadro oluşturulsaydı, Antalyaspor A.Ş. gerçek bir şirket modeline dönüştürülseydi, Türk futbolunda yeni bir çağ açılmış olacaktı.

Bu yıl eski sisteme dönüldü. Türk futbolundaki mevcut yapı Antalyaspor A.Ş.’ye uygulandı. Raşit Çetiner, şimdiye kadar tam Türk usulü teknik direktör olarak yaptı. Transferi yürüttü, takımı kampa götürdü, maçlara hazırladı, ceza-ödül yönetmeliğinin belirlenmesinde birinci derece etkili oldu, istediği oyuncuyu oynattı, istemediğini kadroya bile almadı, eleştirilere kendini kapadı. İyin en kötüsü Antalyaspor’u Antalya’dan uzaklaştırdı, Raşit Çetiner’in takımı yaptı. Antalyaspor’un kurallarını, geleneklerini, kent yapısından kaynaklanan özelliklerini gözardı etti, kendininkileri uygulamaya koydu. Verdiği kararlardan, attığı adımlardan, birinci derecede Antalyaspor’un etkileneceğini hesaplamadı. Sonuçta da işler kopma noktasına geldi.

Raşit Çetiner, hem sporculuğu, hem dışarıya yansıyan kişiliği olarak, Türkiye’nin örnek futbolcularından birisiydi. Milli takımlarda teknik adam olarak görev yaptığı zaman da toplum üzerinde saygın izlenimler bıraktı. Şimdiye kadar yaptığımız, bundan sonra da yapacağımız eleştirilerin kesinlikle onun kişiliği veya kariyeri ile ilgisi bulunmuyor. Çetiner, kendisine yöneltilen eleştirileri işiyle ilişkilendirip olumlu yanlarından yararlanması gerekir. Bir de daha esnek, eleştirilere daha sıcak bakması, bazı konuları kişisel gurur nedeni yapmaması gerekir.

 

*****************

 

Bu görev Balaman’a düşer

 

Bugün konu futboldan açılmışken, Ispartaspor’dan bahsetmeden geçmeyelim. Lige iyi bir başlangıç yapan Ispartaspor, daha sonra yönetimsel hatalar ve ilgisizlikler nedeniyle büyük bir kaosun içine sürüklendi. Önce eski futbolculara ödenmeyen borçlar nedeniyle lisanslar askıya alındı. Araya Erkan Mumcu’nun girmesi ile sıkıntı birkaç haftalığına ötelendi. Ancak net bir çözüm getirilmedi. Sonra korkulan oldu, birkaç haftalık ötelemenin ardından lisanslar askıya alındı. Sonuçta Ispartaspor’un elinde sahaya sürebileceği sadece 9 futbolcu kaldı. Takım iki haftadır maçlara 9 kişi ile çıkıyor. Ispartaspor, 3 maç hükmen yenilgi alırsa, amatör kümeye düşecek. Kalan 9 yürekli futbolcu, takımlarını bu durumdan kurtarmak için canla başla mücadele ediyorlar. Takım deplasmanlara rakip takımların yardımıyla gidiyor. Bu ne kadar sürer bilemiyorum. Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman’ın neden hala harekete geçmediğini de anlamıyorum. Ispartaspor, Isparta’nın temsilcisidir, değeridir, markasıdır. Seçilmiş bir yöneticinin, kentin temsilcisinin rezil olmasını göz yummasına anlam veremiyorum. Burada kaybeden sadece Ispartaspor değil, Isparta’nın imajı da yerle bir oluyor.

 

***

 

DÜNYA ATASÖZLERİ

 

Düşmek suç değildir,düşüp kalmak suçtur. ALMAN

 

Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur. ARAP

 

Fareye aslan nedir demişler, kediyi göstermiş. ARNAVUTLUK

 

Güler yüz altından anahtardır. BULGAR

Yayın Tarihi
12.12.2007
Bu makale 347 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!