SUBAŞININ BAKIŞI

Ne garip bir ülke

Ne garip bir ülkede yaşıyoruz…  Köklü bir kültüre sahip, dünya güzeli bir konumda, denizi, dağı, ormanı, çölü ne ararsan var… Toplum ve insan manzarası da öyle… Ne ararsan var… Ama bunu, toplumun kusuru sayan zihniyet, habis bir hastalık gibi dokuya işlemiş, kazınması ve tedavisi öyle zor ki… Toplum sadece onların kafasındaki projeye uygun olacak… Tek tip olacak… Mümkünse aklını bile kullanmayacak… Yarım akıllı, yani onlar gibi olacak…

Bu uğurda sayısız darbe planı hazırlanabiliyor ve onlar gibi olmayanlar birinci sıradaki düşman… Halkın en çok oyla seçtikleri hükümetler ve partileri hep hedefteki düşmanlar… Bu, yarım akılla ya da akılsızlıkla da açıklanamaz ayrıca çarpık zihniyeti eklemek lazım…

Yarım demokrasili vesayet rejimini sürdürmek cuntacılar için en uygunu! Bunu korumak ve perçinlemek adına arada yapmak zorunda kaldıkları darbelerin plan ve projelerini gizlemeleri iyice zorlaştı… Ne yapsalar iletişim çağında deşifre oluyorlar... Gizli tutmaya imkan yok. Demokrasi ve özgürlük isteyenler arttıkça faydalı hücreler gibi dokuyu onaracak. Özgürlükleri ve değerleri uğruna her şeyi göze alan insanlar çoğalıyor. Bunların, orduda, poliste, medyada siyasi partilerde, gençler arasında her yerde ve her zeminde sayıları artıyor. Çarpık zihniyet gerileyecektir… Çünkü özgürlük ve demokrasinin insan onurunun ayrılmaz parçası olduğu artık biliniyor… Bizde de serpilmeye başladı...

 Birçok bilginin ve bilgi kirliliğinin içinde toplumun kafası karışmıştır. Ama bu karışıklık bile iyidir. Çünkü ardından her bilgiye ve senaryoya güvenilmemesi gerektiği görülecek sonrada insanlar gerçeklerin peşine düşecektir… Sorgulayacaktır… Kapalı ve gizli olan her şeyi merak edip öğrenmeye çalışacaktır. Açık topluma ulaşmayı hedefleyecek, gerçek demokrasiyi arayacaktır…

TÜSİAD başkanı seçilen Ümit Boyner’in demokrasi açığı, cari açıktan önce gelir demesi ve yeni bir anayasaya ihtiyaç var diyerek görevine başlaması ümit vericidir…

 

TAMAMLANAMAYAN CEM EVİ

 

Geçtiğimiz günlerde bir yemek sırasında, Hacıbektaş Veli Derneği başkanı Binali Efe ile karşılaştık. Uzun yıllar birbirimizi görmediğimiz için yemek öncesi ayaküstü sohbet ettik. İlk merak ettiğim Belediye Başkanlığı dönemimde, Kızılarık mahallesinde temelini attığımız Cem evinin tamamlanıp tamamlanmadığı olmuştu.

O dönemde Büyükşehir Belediyesinin ve Murat Paşa Belediyelerinin destek ve yardımları Alevi yurttaşlarımızı çok mutlu etmişti.

Sonra uzun yıllar da cem evinin inşaatını takip etmiştim. Ama son yıllarda bilgi alamamıştım. Binali bey sohbetimizde hala tamamlayamadıklarını, Gençlik merkezi ve konferans salonunu kısmen tamamlamalarına rağmen Cem salonu ve bazı bölümlerin eksiklerinden söz ettiğinde hem şaşırdım hem üzüldüm. Antalya’da ki tek cem evi 15 yıldır tamamlanamamıştı.

Menderes Türel ve Süleyman Evcilmen’in yardımlarını şükranla anmıştı. Kalan 500 Bin TL tutarındaki eksikleri karşılanırsa kısa zamanda tamamlanacağını söyledi. İl Özel İdaremiz, Büyük Şehir Belediyemiz ve diğer kurumlarımızın desteğiyle daha fazla gecikmeden tamamlanabilir ve yakışanı da budur…    

 

KEPEZ’DE TENİS

 

 Geçen yıl, gazetede, Nurgül hocayla tanıştım. Aynı zamanda tenis antrenörü olduğunu söyleyince geçmişte tenisle ilgili kötü bir deneyim yaşadığımdan söz etmiştim. Kendisinden emin, ‘ben öğretirim’ deyince emekliliğe hazırlanan birisi için neden olmasın demiştim.

Spor yapmak için artık zaman bulabiliyordum.

 Bütün yaz boyu yüzerek ve diyet yaparak fazla kilolarımdan epey kurtulmuştum. Kış aylarında da tenis hiç fena fikir değildi…

Nurgül Köktürk, Kepez Belediyespor’un tenis baş antrenörü… Kendisi gibi yedi genç antrenör, yardımcığını yapıyor. Baş antrenör dahil hepsi Akdeniz Üniversitesine bağlı ‘Spor Akademisi’ mezunu…

Sayın Demirel Cumhurbaşkanı iken, Spor Akademisinin yapılabilmesi için ek kararname çıkartılması ve programa alınmasında katkım olduğu için mezunları ile karşılaşmak hoşuma gitmişti. Bunun yanında sporun her branşında halka hizmet amaçlayan Kepez Belediye Sporu tanımak spor branşlarının hocalarının görevlerine bağlılığını ve dostluklarını görmek benim için çok hoş bir sürpriz olmuştu.

Tekvandonun patronu, Cihat hocanın’da sağlığına kavuştuğunu duyuyoruz. Tekrar geçmiş olsun dileklerimizle görevine döneceği günü bekliyoruz.

Geçmişte spora hizmet veren başkanları yürekten kutluyorum. Kepez’de gençlere spor hizmeti sunmak en güzel alternatif. Yeni başkan Hakan Tütüncü’nün de Kepez ormanında yapmakta olduğu güzel parkın içinde bile spor ünitelerine yer vermesi bu hizmetlerin daha da

gelişeceğini gösteriyor.

Kepez’in genç tenis hocaları, Antalya’nın tüm okullarında yetenek taramaları yaparak tenisçi yetiştiriyorlar… Milli takıma bile sporcu kazandırmakla haklı olarak gururlanıyorlar.

Tenis sporunun neredeyse her mahalleye ve okula girdiğini görmek ve bunda Kepez ekibinin katkısına ve çabasına tanık olmak çok hoşuma gitti doğrusu.

Yıllar önce ‘Antalya Tenis İhtisas Kulübünün’ kuruluşu ve yapımı aşamasında Belediye olarak gerekli desteği verirken bir taraftan da Antalya’da tenisin  bu kurum sayesinde gelişeceğini düşünürdüm. O tarihlerde, tenis kulübünün yapılmasındaki en büyük pay ve emek erken kaybettiğimiz dostumuz Haşmet Tur’undur. Rahmetle anıyoruz.

Yeni seçilen Tenis Federasyonu Başkanı da Antalya’dan Ayça Uluç olunca söylenecek başka söz kalmıyor. Bu iş başarılmıştır…    

Bende bu arada tenisi öğrenmeye başladığımı söyleyebilirim.

 

SABAH AKDENİZ'DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
26.01.2010
Bu makale 2388 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sayın Subaşı HOCAM, Sizin gibi halktan birisi olarak, halkın sorunları ile dertlendiğinizi, onların sıkıntılarına tercüman olduğunuzu zaten biliyorduk ancak bir kez daha hatırlamış olmaktan büyük bir mutluluk duydum makalenizi okuyunca. Size olan hayranlığım bir kez daha arttı. Demokrasiyi yani halkın kendini yönetmesini hazmedemeyen, herşeyi kendi istediği gibi yapmak isteyen zorbacı, baskıcı, darbeci yobazları bu ülkenin samimi her bir ferdi gibi esefle kınıyorum. Yazılarınızı buradan okuyabileceğimi daha önce bilmiyordum, bundan sonra buradan takip edeceğim, sizin gibi değerli yöneticilerimize bu halkın her zaman ihtiyacı var onun için emekli olarak birikim ve tecrübelerinizden bizleri mahrum bırakmamanızı diliyor, sağlık dileklerimle ve hürmetle ellerinizden öpüyorum.

Fatih AKAR 02.02.2010

Benim oy verdiğim Subaşı bu mu? Olumsuz yönde değişti. Demokrasiden bahsediyor ama eleştirilere tahammülü yok. Ayni başbakan gibi, Savunduğu ak parti tezleri. Artık bize demokrasi dersi vermesin lütfen, Kan kaybetmeye devam ediyor. Dost acı söyler.

Galip Akkuzu 02.02.2010

Değerli Subaşı Başkanım, Tam yarım yüzyıldır Antalya'da yaşıyorum. İddia ediyorum ki "En Antalyalıyım" diyenden daha çok Antalyalıyım. Bundan da gurur duyuyorum. Cevat Alp'in, Ekspres Gazetesinde hep yazdım. Sizinle yüzyüze olmasa da telefonda teşekkür içerikli konuşmalarımız oldu. Siz benim için bir zamanlar televizyon dizisi olan Şehir ve Adam dizisindeki o örnek karekterdeki başkan oldunuz. Siyasal çizgime rağmen sizin aday olduğunuz her seçimde oyumuzu size gönül rahatlığı içinde verdik. Helal da olsun. Ancak son zamanlarda farklı bir çizgiye yöneleceğinizin spekülasyonları yapılıyor. Ve ben bu söylencelere inanınız ki şaşırıyorum. Benim tanıdığım Hasan Subaşı kandi çizgisi içinde; eyvallahsız, yaratıcı, etkili, karizmatik bir liderdir. Ülkemizdeki görülen tabloya bakıp da duyumsadığım söylencelere anlam veremiyorum. Ve düşünüp: "Allah Allah farklı bir Subaşı daha mı var Antalya'da" diyorum. BENCE SÜREKLİ SEVİLMEK VE SAYGI DUYULMAK YÜRÜNEN ÇİZGİYE SAĞLAM BASMAKLA OLURMUŞ. Yaşanılanların hayatın aynasına iz düşümündeki gerçek; son yıllarda sıradanlaşan demokratların türediği ve bunların sanki bir noktadan düğmeye basılmışcasına yönlendirildiği düşüncesi kafama takılan konulardan oluyor. Sizi, Şehir ve Adam da ki Belediye Başkanı gibi hatırlamaya, sevip saymaya devam edeceğim. Tarihte hep kendi çizgisinde yürüyenlerin,yürüdükçe kendini yenileyip ufuklar açan liderlerin isimleri kalıcı oldu. Saygılarımla. ŞAHİN AKÇAP

ŞAHİN AKÇAP 01.02.2010

Sayın Subaşı, laik ve Atatürkçü kişilerin demokrasi düşmanı gibi gösterildiği günümüzde sayenizde bende bu kategoriye girdim. 1980 öncesi olayları üniversitede birebir yaşayanlardanım. Sağcıya da , solcuya da silah veren A.B.D idi! Bunda hemfikir miyiz? ihtilali yaptırıpta, olayların anında kesilmesini sağlayan ve ülkeyi 30 yıl geriye götürende kanımca yine A.B.D dir. Ben Darbelere de , İran tipi bir rejimede karşıyım. A.B.D. yine kirli senaryolarını oynuyor. Sizinle her ne kadar görüşlerimiz örtüşmesede şahsınıza sevgim ve saygım devam edecektir. Saygılarımla.

Mehmet Çiller 01.02.2010

benim anlamadıgım bir şey var 12 eylul darbesi oldugu zaman bütün sol guruplar bunları yerden yere vuruyordu şimdi bu kadar belge cıktı. görmemezlikden geliyorlar , susurlukda işık yakıp södürenler onun devamı olan yapılanmalar alkışlıyorlar , BENCE BU ÜLKEDE GERCEK DEMOKRATLIK DEGİLDE İDOLOJİK SAPLANTILIK YAPILIYOR DARBENİN UCU BANA DOKUNURSA ELEŞTİRİ DOKUNMAZSA GÖRMEMEZLIK DEN GELİNİYOR,bir de hasan subaşının dedigi gibi tek tip adam yetiştirmek isdeniyor,bunu kabul etmek mumkün degil recep ivedik in dedigi gibi istanbulun göbeginde 2010 turkiyesinde , güngöreninde biz bunları konuşurken adamlar jupiterde su arayacak , dünyaya uzaylılar gelecek bizim kiler hala statukocu devletci kafa ile iş yapacak lar bizde görecegiz.

mustafa kocak 31.01.2010

-Mehmet Çiller kardeşim, Aynı ülkede yaşıyorsak, Bu ülkede darbelerin çokça yaşandığını ve hala ordunun içinde bazı cunta faaliyetlerinin aynı heves içinde darbe planlarını günümüze kadar sürdürdüklerini bilmen gerekir...Bilip de bilmezden gelen çok kişi var ama onlardan olmadığını biliyorum. -Pek sevmediğini tahmin ettiğim demokrasi, cumhuriyetinde laiklğin de çağdaşlığın da en önemli sigortasıdır. -Hitler, demokrasi dediği için gelmedi ama Alman halkı o demokrasi düşmanının yıkımını demokrasi ile onardı. - Sn. Çiller 30 yıla yakın siyaseti gözlemleyen, inceleyen kafa yoran Subaşı'nın aynı senin gibi düşünmesini istemek nasıl mantık?

Hasan Subaşı 29.01.2010

sayın Subaşı Hitlerde demokrasi diye diye işbaşına geldi. Türkiyede darbe olmayacağını ,Atatürk ilkelerinden olan laiklik olmadan DEMOKRASİ olmayacağını gayet iyi bilmeniz lazım. En kısa zamanda rahmetli babam Selahattin Çiller'in Laiklik üzerine 40 senedir yazıpta yayınlatmaya ömrünün yetmediği kitabını size göndereceğim. Bizler sizden daha tutarlı konular bekliyoruz. Saygılarımla

Mehmet Çiller 26.01.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!