Türkiye genelinde olduğu gibi Antalya'da da 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı'nı çok farklı bir süreçte, küresel salgının gölgesinde karşılıyoruz. Bayramın adı ‘İşçi ve Emekçiler’ olmasına karşılık, işçinin ve emekçinin haklarının yok edildiği, sendikal hayatın rafa kaldırıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Küresel salgına karşı izolasyon ve karantina uygulamaları yapılırken, işçiler ve emekçilerin işyerlerinde, fabrikalarda sosyal mesafeye aldırmaksızın hala çalıştırılıyor olması üzücü ve düşündürücü. Kaderin cilvesi geçmiş yıllarda türlü nedenlerle sokağa çıkarılmayan işçiler ve emekçiler bayramlarını yani 1 Mayıs'ı alanlarda kutlayamıyorlar. Salgın önlemleri yüzünden işçiler ve emekçiler seslerini duyurma şansından da mahrum oluyorlar.
Daha da vahim olanı salgın nedeniyle rekor sayıda emekçinin işsiz ve aşsız kalması. Önceki yıllarda 1 Mayıs'ta 'eşitlik, adalet ve barış' için, sömürüye ve gericiliğe karşı alanlara çıkan emekçiler, bugün taleplerini alanlarda dile getiremeyecekler.
Meydanlarda kutlanamayacak olsa da 1 Mayıs işçilerin, işsizlerin, güvencesiz çalışanların, taşeron işçilerin, gençlerin, kadınların bayramı. 1 Mayıs, kentsel dönüşüm mağdurlarının, çevrecilerin, akarsularına sahip çıkanların, savaş karşıtlarının bayramı. 1 Mayıs, kentlerin kentlilerin olduğunu düşünenlerin, kentlerin sermayeye peşkeş çekilmesine itiraz edenlerin, kamusal değerlerin satılmasına karşı çıkanlarin bayramı. 1 Mayıs , parasız ve nitelikli eğitim isteyen öğrencilerin, geleceği yok edilenlerin, evsizlerin, topraksızların, barınmanın temel insan hakkı olduğunu savunanların bayramı. 1 Mayıs, başta eğitim olmak üzere toplumsal yaşamın gericileştirilmesinden rahatsız olanların, yasaklara, yasaklamalara, yıllar süren haksız tutuklamalara, temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesine karşı direnenlerinbayramı. 1 Mayıs, demokrasi ve laikliği temel birleştirici kabul edenlerin, bağımsız Türkiye şiarını yükseltenlerin, ülkemizin emperyalistlerin koçbaşı olmasına ret edenlerin bayramı.
Bu bayram emeğin, alın teriyle kazananların bayramı. 1 Mayıs emperyalizme meydan okumadır. 1 Mayıs ezilenlerin ezenlere karşı başkaldırısıdır. ‘Bu düzen böyle gitmez’ diyenlerin bayramıdır.
1 Mayıs’ı sadece bir avuç işçi, emekçi ve sendika değil, herkes kutlamalıdır diye düşünmeliyiz. 1 Mayıs’ta her türlü baskı, tehdit, gözdağı ve itibarsızlaştırma çabalarına karşı bu ülkenin gerçek sahipleri olarak sesimizi gür çıkarmalıyız. 1 Mayıs’ta “Biz varız, biz bu ülkenin gerçek sahipleriyiz” diye hep birlikte haykırmalıyız. 1 Mayıs’ı 1 Mayıs gibi kutlamalıyız"