Her geçen gün daha da azgınlaşan, bir türlü dizginlenemeyen enflasyon Antalya'yı fena halde uçurmaya başladı.. Nasıl mı ? 2021 Mart- 2022 Mart arasında yapılan bir araştırmaya göre Konyaaltı 'Türkiye çapında en çok fiyatı artan ilçeler' sıralamasında yüzde 275 ile birinci oldu. Araştırmada Alanya yüzde 240 fiyat artışı ile ikinci sırada yer alırken, Antalya'nın bir diğer ilçesi Muratpaşa, yüzde 189 fiyat artışı ile fiyat artışı yüzde 227 olan İstanbul Sarıyer'in ardından Türkiye'nin en pahalı dördüncü ilçesi oldu.
Rus ve Ukraynalılar yüzünden fiyatlar şaha kalktı..
Konyaaltı'nın 'Türkiye'de en çok fiyat artışı olan ilçe' gibi sevimsiz bir unvanı alması elbette çok üzücü ve düşündürücü. Konyaaltı'nda fiyatların bir yılda yüzde 265 oranında artmasında enflasyon ile birlikte kuşkusuz savaştan kaçan Rus ve Ukraynalıların payı büyük. Özelilkle Liman, Hurma, Gürsu ve Altınkum mahallerinde konut ve kira fiyatları şaha kalktı. Emlak Jet'in araştırmasına göre, aylık kiralar 20 bin lirayı aşarken, konut fiyatları 3-5 milyon arasında değişiyor. Rus ve Ukraynalı akınına uğrayan Konyaaltı'nda gıda, giyim ve kozmetik olmak üzere fiyatların anormal ölçülerde artması yerli halkın da hayatını zorlaştırıyor.
Tarımın başkentinde 30 liraya domates olur mu ?
Turizmden sonra 'Tarımın Başkenti' konumunda bulunan ve Türkiye'nin yaş sebze ve meyve ihtiyacının yarısına yakınını üreten Antalya'da gıda fiyatlarındaki fahiş fiyat artışları vatandaşı çileden çıkarıyor. Tarımın başkentinde domatesin İstanbul ve Ankara'da olduğu 20-25 liraya satılması tepkileri artırıyor. Sanatın merkezi Antalya Açık Hava Tiyatrosu'nun işletmecisi Hüseyin Demirtaş, işletmeye aldıkları domatesin tanesinin 5 liraya geldiğini söylüyor. Tarımın başkenti Antalya'da biber 30, patlıcan 25, hıyar 15, marul 15, patates 10, soğan 8, yeşillikler ise 6 liradan satılıyor. Artık çay-simit hesabı rafa kalktı. Vatandaş Ahmet Çoban, 'Sabah iki simit bir çay için kredi kartı çektirdim" diyerek dert yanıyor.
Sebze ve meyveyi 'Tek tek' alıyorlar diye Avrupalıyı kınardık
Pazarda sebze ve meyveyi kilo ile alma geleneği de tarihe karıştı. Artık pazar arabası yerini evde örülen fileye bıraktı. Eskiden aynı cins ürünün iki kalitesi arasında fiyat farkı 2-3 TL'yi geçmezdi. Şimdi bu ürünlerin fiyatları arasındaki makas 15 kata yaklaştı. Hal böyle olunca vatandaşın beli büküldükçe büküldü. Eskiden Avrupalıları 'sebze ve meyveyi tek tek alıyor' diye kınıyor ya da eleştiriyorduk. Enflasyon canavarı yüzünden dün kınadığımız Avrupalılar gibi sebze ve meyveyi taneyle almaya, kiloyu yarım kiloya, yarım kiloyu da 250 grama kadar düşürdük. Her şey ateş pahası olunca vatandaş canının çektiğini almak için pazarcı esnafına utanarak, sıkılarak ' 5 liralık yapar mısın, 10 liralık çeker misin ' demek zorunda kalıyor. Ardından da 'bizi bu duruma düşürenler utansın' diyerek isyanını haykırıyor.