Bir Fenerbahçeli olarak Fatih Terim’i çok sever, çok takdir ederim.
Severim çünkü, işine çok bağlı, çok çalışkan, çok disiplinli ve otoriter yapısının yakın tanığıyım. Takdir ederim çünkü, çok karakterli, dürüst, sözünün eri bir kişiliğe sahiptir. Bazıları onu sevmeyebilir, kızabilir, hatta nefret edebilir. Ama onu yakından tanıyanların hükmü, benim görüşlerime eşittir.
Diyeceksiniz ki, Terim hakkında nasıl böyle kesin fikirlere sahipsin, onu böyle yakından nerede tanıdın? Geçmişimiz çok eskidir, nereden bakarsanız bakın 35 yılı aşan bir dostluğumuz vardır. Ben Ankaragücü’nde futboldan sorumlu Asbaşkan’dım. Fatih de futboldaki jübilesini yapmış, antrenörlüğe karar vermişti. Bizim antrenörümüz Zeynel Soyuer (Rüzgarın oğlu) görevinden ayrılınca, hemen yeni antrenör arayışına giriştik.
Sezon başlamış, biz hala yeni bir teknik direktör bulamamıştık. Bulduklarımız da havada uçuyor, bizden Real Madrit antrenörünün aldığı paradan fazlasını istiyorlardı. Başkanımız Nurettin Çarmıklı, istenen parayı vermeye hazırdı ama, biz şöhretten ziyade takımı iyi hazırlayacak, sözünü ve talimatlarını dinletebilecek, futbolcuya formasının hakkını vermeyi öğretebilecek genç birini arıyorduk. Oğuz Çarmıklı ve Mehmet Ağar Fatih Terim’i önerdiler.
Futbolu yeni bırakmıştı, antrenörlükte çok tecrübesizdi, başarılı olacağı bizce meçhuldü. Bu nedenlerle Fatih’i önce uygun bulmadık. Ama maçlar başlayınca, diğer asbaşkan Bülent Öztürkmen’in de ısrarıyla, Yönetim Kurulu olarak Terim’e (evet)dedik. İyi ki de demişiz, çünkü Fatih daha ilk yılında Ankaragücü’nü uçurmuş, Balkan kupasında hem de Atina’da Aris’i devirmiş, taraftarın zevkle seyrettiği bir takımı yaratmıştı. Onunla iki yıl çalıştım. Sadece ben değil, yönetimdeki herkes onu çok sevdi, takdir etti, güvendi..
Fatih Terim beni bir Türk olarak da çok gururlandırdı. Oynadığı futbolla, teknik direktörlüğünde Galatasaray’ı Avrupa Şampiyonu yapmasıyla, bir Türk antrenörü olarak İtalya’nın en ünlü takımlarını çalıştırmasıyla hep iftihar ettim. Düşünün bir, Çukurova’dan çıkan bir Türk genci tırnaklarıyla kazıyarak mesleğinin zirvesine tırmanıyor ve İtalya’da (İmparatore) sıfatıyla tüm maçlarda ayakta alkışlanıyor. Efendim Fiorentina’dan neden ayrılmış, Milan’da neden yapamamış? Geçin bunları, bırakın dedikoduları ve bir uluslararası başarıyı takdir etme ve alkışlama uygarlığını sadece İtalyanlara bırakmayın. Kendi çocuğumuzu biz kucaklayalım önce. Yargısız infazdan da vazgeçelim.
Fatih Terim kimdir? Doğumundan günümüze kadar onu anlatan bir belgeselin çekimi iki yılda tamamlandı.15 Eylül’de Netfliks’te gösterime giriyor. Seyredenlerin onunla benim gibi gurur duyacaklarına eminim. Lafı uzattım galiba. Aslında Fenerbahçe’nin efsane ve yeri hala doldurulamayan Başkanı Ali Şen’in,30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Bodrum Yalıkavak’taki muhteşem evinde 5-6 dostuna verdiği bir davetten bahsedecektim. O yemekte Fatih Terim, Şansal Büyüka, Yaşar Keçeli, Sinan Özer ve bizler vardık.
Saatlerce sohbet ettik. Ülkemizden, futboldan ve hepimizin yaşadığı Bodrum’dan uzun uzun bahsettik. Ben Bodrum sohbetimizin üzerinde durmak ve Fatih Terim’in Bodrum’la ilgili görüşlerini sizlere iletmek istiyorum.22 yıldır vakit bulduğu süreleri Türkbükü’ndeki evinde geçiren Fatih, tam bir Bodrum aşığı. Havasını, suyunu, doğasını, insanını, herşeyini ama her şeyini çok seviyor. Fakat Bodrum’u bozan gelişmelere de hepimiz gibi çok üzülüyor. Özetle şöyle diyor Fatih..
-Dünyayı dolaştım, hayli güzel yerler gördüm ve oralarda yaşadım. Ama Bodrum kadar güzelini, insanı kucaklayanını, havasını soluduğunda rahatlatanını inanın hiçbir yerde bulamadım. Buranın bir başka sihri, bir başka albenisi var. Eksiği olabilir, aksağı olabilir, ne olursa olsun Bodrum bana göre bir numaradır. Devletimizin buraya her türlü yardımı ve desteği yapması lazım. Her şeyi de devletten beklemeyelim .Hepimiz taşın altına elimizi koymalı, gücümüzü Bodrum’un iyiliğine kullanmalıyız.’’
Bodrum’un futbolda tırmanmasına çok mutlu olduğunu, otellerin futbol sahaları yapmaları halinde tüm yabancı takımların çok sıcak buldukları Antalya yerine kamplarını rahatlıkla Bodrum’da yapacaklarını söyleyen Terim, bu konudaki girişimlerinin sonuçsuz kalmasına da çok üzüldüğünü belirtti. Terim sözlerine şunları da ekledi..
-Biraz uğraşsak, biraz çalışsak Bodrum’u Monako gibi yapar, Bodrumspor’u da iyice parlatır, Avrupa’da söz sahibi olmasını sağlarız.Avuç içi kadar Monako’yu dünya tanıyor,Bodrum’u niye tanımasın ki?’’
Aynı yemekte spor otoritesi Şansal Büyüka, Bodrumspor’un süper lige mutlaka çıkacağını iddia ederek(Bunu hepimiz göreceğiz)dedi. Ali Şen gibi, Fatih Terim gibi, Şansal Büyüka gibi futbol patronlarının yaşadığı Bodrum’da, acaba kimse kapılarını çaldı mı bu değerli insanların? Neyse onlar çalmasalar da, biz hep birlikte Bodrumspor’un bir maçına gitmeye karar verdik. Bu kararımızı aynı gece Sinan Özer, Bodrumspor Başkanına telefonla bildirdi. Bu hafta değil ama, bu ay içinde mutlaka gideceğiz maça.
İşte böyle..30 Ağustos gecesi hem büyük önderimiz Atatürk’ümüzü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi andık, sonrasında ise fotbolu ve Bodrum’u konuştuk saatlerce…