İzmir gibi muhteşem bir şehir,3-4 günde gezilebilir mi hiç?Doğru dürüst dolaşayım deseniz,bir ay bile yetmez.
Urla’dan sonra Alaçatı’ya gitmeye,oradaki gelişmeleri görmeye karar verdik.Aslında çok değerli yerlerimiz plansız programsız gelişmiş,hepsi betona ve sağlıksız yapılaşmaya yenik düşmüş,rant çekirgelerinin hücumuna uğramış.Bodrum mahvoldu deyip duruyoruz.Neresi mahvolmadı ki..?Turizm bölgelerimize bakın ağlarsınız.Çoğunun altyapısı sıfır,yolu suyu,enerjisi yetersiz ama,önemsemeden yığılıp duruyoruz buralara.Ciddi ve altyapıya para yatıran projelere karşı çıkıyoruz.Önüne gelen yere peynir kalıbı gibi kondurulan yap-satçıların altyapısız sitelerine sesimizi çıkarmıyoruz.Kaçak göçek yerler serbest,yasal projeler sakıncalı Türkiye’de.Projen ciddi mi,binbir dereden su getiriyorlar.Kaçak mı,plansız mı görmezden geliyorlar hep.
Neyse bizim bunları düzeltmeye gücümüz yetmez.Ayrıca görevimiz de değil.Biz Alaçatı’ya gelmişken,vizyoner bir insanı,yaptıklarını,düşündüklerini görelim dedik.Bir zeytin tarlasının ortasında kurulu ilginç bir tasarım ofisine uğradık ve burada,geçen ay Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un televizyonda anlattığı Çeşme Projesi üzerinde çalışan bir ekiple karşılaştık.Müthiş bir ekip,hepsi genç,donanımlı konusuna sahip insanlar.Başlarında zekası ve fikirleri kafasını çatlatacak ölçüde yaratıcı Haldun adında liderleri var.Bize heyecanla Çeşme projesini detaylı bir şekilde anlattı ve Bakanlığın hazırladığı gerçekten çok etkileyici proje filmini izletti.Eğer uygulanabilirse,eğer siyasi kavgalara kurban edilmezse,eğer çarşı her şeye karşı çığlıklarına yenik düşülmezse,bizim gibi iyiniyetli ve samimi insanlar için harika bir proje…
Düşünsenize bir,İzmir’in bereketli yarımadası Çeşme’ye, Birleşmiş Milletler sürdürülebilir kalkınma hedefleri olan Ege Turizm merkezi kurulacak.Merkezin ortasında Atatürk’ümüzün 1937 yılında tasarlamış olduğu ve eliyle çizdiği ideal Cumhuriyet köyü var.Projede Üniversiteler,spor ve fuar alanları,kültür-sanat faaliyetleri için etkinlik mekanları, gastronomi-sağlık ekoloji gibi farklı temalara odaklanan köyler,butik oteller,farklı turizm tesisleri,Ege’ye has ürünlerin yetişeceği bahçeler yer alıyor.Gastronomi köyü,Ege Gastronomi Üniversitesi ve akademisine sahip olacak.Burada Ege mutfak kültürü üzerinde araştırma ve eğitimler yapılacak. Sağlıklı yaşam köyünde,yerli ve yabancılara şifa ve sağlık dağıtılacak.Rüzgar köyünde dünya sörfçülerinin merkezi yaratılacak.Sanat köyünde çeşitli sahneler,kongre merkezleri ve anfitiyatırlar bulunacak.Burada dünya çapında kültür etkinliklerine ev sahipliği yapılacak,sanatçılar yetiştirilecek. İçinde Mimarlık ve Güzel Sanatlar Üniversitesi,müzesi,sanat galerileri,film platoları,sanatçı otelleri ve kütüphanesi de olacak bu köyün.
Durun daha bitmedi.projede 100’ün üzerinde tenis kortu,golf sahaları,velodrom,dağ bisiklet pisti,hara alanı ve atlıspor var.Yeşil Yaşam laboratuarı,tohum ve peyzaj bankası kurulacak.Bölgenin mevcut dokusu ve biyoçeşitliliği,endemik türler,27,5 kilometrelik sahil şeridi ve ormanlık alan aynen korunacak.Projeyle bölgenin karbon ayak izi düşürülecek, tarımsal verimlilik arttırılacak,sakız bahçeleri ve sakız işletme tesisleri kurulacak.Projenin ancak yüzde 1,2’si yapılaşacak,deniz suyu arıtılarak kullanılacak,yeraltı sularına kesinlikle zarar verilmeyecek.Özetle çıplak baktığınızda ve altında bit yeniği aramadığınızda,sadece Çeşme’yi değil tüm Ege’yi yerinden kaldıracak büyük ve çılgın bir vizyon projesi…
Aldığımız bilgiler bizi çok memnun ve mutlu etti ama, sonradan bu projeyle ilgili kopan fırtınaların,ortalığı ayağa kaldırdığını ve konuyu mahkemeye taşıttığını öğrendik.ODTÜ- Gazi ve Ankara Üniversitelerine mensup 5 değerli profesörden oluşan bilirkişi heyeti,projenin tarım-orman alanlarına,flora- fauna ve ekosisteme,su kaynaklarına ve kültürel mirasa vereceği zararları ve yaratacağı etkileri inceleyerek,Çeşme projesini planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırı bulmuş. Bilirkişi heyeti ayrıca,16.000 hektarın proje alanına girdiğini, bu alanların koruma altına alınmış ve yapı yasağı getirilmiş alanlar olduğunu belirterek,özetle şu hususların altını çizmiş..
-Proje alanının yüzde 65’i koruma alanında kalıyor. Yatırımlar doğal çevre tahribatına yol açacak.Su kaynakları ve altyapı yetersiz kalacak.Koruma-kullanma dengesi koruma alanları aleyhine bozulacaktır.Alanda sürekli 80 bin kişi bulunacak,nüfus günübirlikçilerle beraber 300 bine çıkacaktır.Bir tabiat mozaiğine sahip olan bölge,önemli doğa alanı olarak da tescil edilmiştir.Proje hayata geçtiğinde kullanılacak arıtılmış denizsuyu,yer altı su kaynaklarına zarar verir,kalitesini bozar.Kutlu Aktaş barajında toplanan içme suyu havzaları da,Ildır yer altı su kaynakları da zarar görür. Ayrıca bölgede 20 adet arkeolojik sit alanının bulunduğunu da unutmamalıyız’’
Bilirkişi heyeti böyle düşünüyor.Peki projeyi tasarlayanlar, kimseye danışmadan,kimseden görüş almadan mı vermişler kararları?Bunu da araştırdım,projede ülkemizin en önemli Üniversitelerinden bilim adamlarıyla,zoologlarla,jeologlarla, ekologlarla,dünya çapında prestij sahibi danışmanlık firmalarıyla,botanik uzmanlarıyla çalışmışlar.Kamu kurum ve kuruluşlarının,ülke ve bölge STK’larının,tüccarların, sporcuların,sanatçıların,çiftçilerin,balıkçıların,çobanların bile görüşlerini almış,yerel halkın ilgili kesimini dinlemiş Bakanlık. Yeterli olmamış ki,fırtına kasırgaya dönüşmek üzere.Bana göre kamuoyunda (ben yaptım oldu)korkusu hakim.Projenin diyalogu güçlendirilmezse,dedikodular,gürültüler sürer gider. Endişeler ve kuşkular biraz da siyasi iktidarın bilinen ve ürküten davranışlarından geliyor.Bu projenin ranta ve talana çanak tutmasından korkuluyor gibi…
Projeyi de karşıt görüşleri de sizlere naklettim.Şıra şimdi kendi görüşümü iletmeye geldi.Proje müthiş,vizyon çok çarpıcı ama hedefe ulaşabilmesi için,üzerindeki düşündürücü kurguları bertaraf etmek lazım.Mehmet Ersoy bence kabinenin tek çalışan,ne yaptığını bilen ve tuttuğunu koparan bir bakanı.Atatürk Kültür Merkezini,Galataport projesini, Galata kulesini başarıyla bitirdi.Şimdi Ankara Opera binasını tamamlamaya uğraşıyor.Turizmde hatalı işleri,kendi yatırımlarına odaklanan gayretleri olmadı değil ama,artısıyla eksisiyle değerlendirdiğinizde artıları fazla olan bir Bakan.
Rahmetli THK Başkanı Prof.Atilla Taçoy’la Akdeniz’i havadan fotoğraflandırırken,Belek bölgesini görmüş ve buranın golf alanı olabileceğini rahmetli dönemin Başbakanı Özal’a iletmiştim.Türk turizmini uçuran merhum Özal heyecanlanmış ve bölgeyi gezdikten sonra Belek’i golf alanı olarak planlatmış ve çalışmaları başlatmıştı.O günlerde kopan fırtınaları,Özal’a yapılan saldırıları,hazine arazilerini peşkeş çekme suçlamalarını hatırlıyorum da,Çeşme projesi de aynı rüzgarlarla zarar görebilir diye düşünüyorum.Özal’ın kararlılığı günümüzün Belek mucizesini hayata geçirdi ve bütün dünyanın takdirini kazandı ama,bakalım Çeşme projesi de başarıyla ipi göğüsleyebilecek mi?Bunu da zaman gösterecek.