Açılan mezarlar, Antalya Tarihi’ni değiştirebilecek mi?
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale edilerek Doğu Garajı Projesi kapsamında başlatılan inşaat kazısı sırasında ortaya çıkan arkeolojik bulguları gün yüzüne çıkarma çalışmaları devam ediyor. Attaleia Antik Kenti’ne ait nekropolde (mezarlık), yüzlerce yıllık oda mezarlar ve ölenlere sunulan ilginç hediyeler gün yüzüne çıkarıldı.
Antalyalıların bildiği gibi bugünkü kazı alanında Antalya Büyükşehir Belediyesinin en önemli projelerinden biri olan Kentsel Dönüşüm Projesinin ikinci etabı Doğu Garajı Projesi, geçen yıl ihaleye çıkarılmıştı. Halk pazarı ve festival çarşısını kapsayan 18 bin 728 metrekarelik alanda 49 bin metrekarelik kapalı inşaat alan, yapılacak projenin 26 milyon YTL’ye mal olması ve 18 ayda tamamlanması hedefleniyordu. Projeye göre alanda, eğlence merkezi, sergi ve ticaret alanları ile iki katlı otopark, depolar, lokanta, mağaza ve sinemalar yer alması öngörülmüştü.
Ancak ne var ki, inşaat çalışması başlatılan Doğu Garajı Projesi temel kazısı sırasında tarihi değeri olan mezarlara rastlandı. İnşaat yetkililerinin durumu bildirmesi üzerine Antalya Müzesi Müdürlüğü uzmanları inşaat alanında geçtiğimiz Mart ayından itibaren arkeolojik kazı çalışması başlattı.
AÇIKHAVA MÜZESİ
Kazı alanında yaptığı inceleme sonunda bir açıklama yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel: “Böylelikle burayı bir açık gezi alanı gibi değerlendirmek suretiyle binlerce yıl öncesinin tarihi mezarlarını Antalya’ya gelen yerli ve yabancı turistlere sergileyebilme imkânı yakaladıklarını ve projede yapacağımız değişiklikle burada, eski dokuyu andıran halk pazarı, balıkçı restoranları, alışveriş merkezi yanında, kazılar sonunda ortaya çıkacak. Antalya’nın tarihi ve kültürel kimliğini tarihi çarşı dokusuyla birlikte yaşatma imkanı olacak” diyerek buradaki alanın bir Açıkhava Müzesi olarak düzenleneceği müjdesini verdi.
TARİHİ MEZARLAR
Kazı alanına birkaç kez gittim. Kazı alanında daha ilk bakışta çok önemli ve ilginç mezar tiplerine rastlanıldığı hemen fark ediliyor. Basit sanduka şeklindeki mezarların yanı sıra üç metreyi bulan derinlikte, kapıları kilit taşı ile kapatılmış oda tipi mezarlar, çoklu mezar odaları ile mezar buluntuları kısa bir gelecekte bizleri, Eski Attaleia (Antalya) tarihinin bugüne kadar hiç bilinmeyen sırlarına ulaştıracak gibi gözüküyor.
Antalya Müzesi Müdürü Eyüp Aksu’nun başkanlığında Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin maddi ve manevi desteğinde Arkeolog Aynur Tosun sorumluluğunda sürdürülen Doğu Garajı nekropol kazısı ekibinde Antalya Müzesi arkeologlarından Meryem Değer, Hülya Yalçınsoy, Çaylan Ulutaş, Arzu Çizitepe ve Sanat Tarihçisi İlknur Erdoğan yer alıyor. Kazı çalışmalarında ayrıca Mehmet Hasan Bozkurt, Ahmet Varıcılar, Altan Algül, Zeynep Kum isimli Elif Ebru Akçan, Barış Ayaz, Ümit Aygör arkeologlar ile Sanat Tarihçisi Funda Eroğlu, T.M. P. Duggan ve Restoratör Bilgehan Çekiç, görev yapıyor.
Kazı alanındaki çalışmaların bu görevliler tarafından dikkate değer büyük bir titizlik ve şevkle yürütüldüğü hemen ilk bakışta seziliyor. Arkeolog Mehmet H. Bozkurt ve kazı sorumlusu arkeolog Aynur Tosun ile ortaya çıkarılan mezarları dolaşıyoruz. Nekropol alanında birbirinden değişik onlarca mezar, lahit parçaları yan yana duruyor. Neredeyse her açılan mezarda iskeletlerin yanında ölüye sunulan adaklar, ölü hediyeleri; ister istemez insanı günümüzden ikibin yıl öncesine, mezarda iskeleti bulunan kişinin gömüldüğü o ilk saatlere götürüyor.
NELER BULUNDU?
Çalışmalara 9 arkeolog, iki sanat tarihçisi, bir restoratör ve 28 işçi ile devam ettiğini ifade eden kazı sorumlusu arkeolog Aynur Tosun, çalışmalar ve kullanılan mezar türleri, ölü gömme şekilleri, gömü gelenekleri hakkında şu bilgileri veriyor:
“Buradaki kazılarda ikibinüçyüz yıl öncesine ait eserler bulduk. 8.000 m2’lik bu alandaki kazılarda ilginç mezar tiplerine rastlandı. Basit sanduka mezarların yanı sıra çoklu ölü gömme ve yakma geleneğinin uygulandığı, giriş uzunluğu 3 metreyi bulan taş kapıyla kapatılmış dromoslu (ön avlulu) oda tipinde ve lahit kapaklı mezarlar yol seviyesinin dört metre altında ortaya çıktı. Bu mezarlarda elde edilen buluntulardan o kent insanının inanç sistemi, sosyal ilişkileri ve ölü gömme adetleri hakkında birçok bilgi elde edebiliyoruz. Ayrıca mezarlık alanlarında yapılan kazılarda ait olduğu kentin yaşam düzeyini, etnik yapısını, hatta nüfusunu bugün artık tahmin etmek mümkün olabilmektedir. Çalışmalarımız sırasında Aile bireylerinin yan yana ve üst üste gömüldüğünü ortaya koyan mezarlar belirlendi. Mezarlarda ele geçen hayvan kemikleri, ölü gömme ritueli ile ilgili hediye hayvanları olarak ipuçları vermektedir.
Kemiklerinin yanı sıra, deniz kabuğu, yengeç parçaları, zeytin çekirdekleri, o dönemde spor yapanların kullandığı bronz strigilisler (Antik çağda vücudunu zeytinyağı ile yağlanan atletletlerin bu yağı sıyırmak için kullandığı alet) bulundu. Dikkat çeken mezarlardan birinde, mezar soyguncularına yönelik bir yazıt dikkat çekti. Lahit kapağı alınlığında yer alan yazıt şöyle; “Boides oğlu Aurelios Polykhronios, bu lahidi kendisine ve akrabalarına yaptırdı. Eğer birisi açarsa, imparatorun hazinesine ceza ödeyecek.”

KAZILAR SÜRÜYOR
Antalya kentinin Helenistik dönemden başlamak üzere M.S 4. yy’a kadar kullanılan mezarlığı olduğu belirlenen alanda çalışmaların dokuz aydır sürdüğünü belirten kazı alanı sorumlusu Arkeolog Aynur Tosun, şu ana kadar oda, sanduka, kapaklı ve basamaklı tiplerde 201 mezar ve bu mezarlarda gözyaşı şişesi, cam kase, figürinler, takılar, ayna, iğne, sikke, pişirilmiş toprak kaplar ile gömülen yüzlerce insanın kemiklerinin bulunduğunu söyledi. Kentin ünlü kişilerine ait olduğu sanılan bazı lahit mezarlarda ise yazılı sunaklar ortaya çıkarılmış. Mezarlık alanında iki lahit kapağı yazıtında ise Calpurnius ailesinin adının geçmesi insanı oldukça heyecanlandırıyor. Çünkü Antalya’nın çok tanınmış bir ailesi olan Calpurnius ailesi, bugün Karaalioğlu Parkı’nın kuzey kıyısında yer alan Hıdırlık Kulesi’ni yaptıran aile olarak da biliniyor.
TARİH DEĞİŞECEK Mİ?
Sonuç olarak eski Doğu Garajı kazı alanında, Roma ve Bizans dönemlerine ait mezarların yanı sıra Helenistik dönem M.Ö. 3’ncü yüzyıla ait buluntulara da rastlanması, Antalya Tarihi hakkında bildiğimiz ezberleri bozacak nitelikte. Antalya kentinin, kurucusu sayılan Bergama Kralı Attalos’tan daha öncesinde de bir yerleşim yeri olarak kullanıldığına dair kazı alanında bazı buluntular, bu kral öncesi izler taşıdığına göre, Antalya kent tarihinin yeni baştan yazılacağı sinyallerini veriyor. Zaten Antalya Müzesi’nin 2007 yılında Antalya Fener Mahallesi’nde yaptığı kurtarma kazısında ana kayaya oyulmuş bir mezarda M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen buluntulara rastlanması, konunun uzmanları tarafından Antalya’da II. Attalos öncesi yerleşiminin, daha eskiye gittiğini gösteren önemli bir bulgu olarak sayılmaktadır.
BİTTİ