Zeytine açılan savaşa karşı durmaya devam edeceğim.Yediğim zeytine yakın zeytin yazısı yazdım.Her vesileyle bu nimetimize yapılan kötülükleri,hainlikleri, nankörlükleri belirtmeye çalıştım. Yaşadıkça zeytinin yanında olacak, onu koruyacak,gölgesinde esaslı şekilde görev yapacağım.Merhum milletvekili,gazeteci,yazar Sadullah Usumi’ye sözüm vardı. Bu zeytin dostu ağabeyimize verdiğim sözü tuttum, ömrümün sonuna kadar da tutacağım.
Son zamanlarda zeytin ağacına karşı bir saldırı başlatıldı.Bütün dünya bu güzelim değerli ağacı korur ve geliştirirken,biz ısrarla düşmanlık yapmaya başladık.Zeytinlikleri imara açtık,ağaçları kestik, mevcuduna büyük zararlar verecek yasayı bile hazırladık.O yasa taslağı şimdi Meclis’te.Eğer kabul edilirse,zeytinin başına gelmeyen kalmayacak.
Kamu yararı lafının arkasına sığınılarak,büyük-küçük tüm zeytinlikler talana ve yıkıma açılıyor. Kamu yararına,Vali’lerin başkanlığında memurlardan kurulacak bir ‘’komisyon’’karar verecek.Bu komisyon madencilik,petrol ve doğalgaz arama-işletme faaliyetleri,savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,yol alt ve üst yapı çalışmaları,doğal afet sonrası geçici yerleşim kararı aldı mı,yandı gülüm keten helva…Güzelim zeytinliklerin kolaylıkla canına okunacak.
Hoş, bu yasa daha çıkmadan bile zeytin ağaçlarını yerle bir ettik.Zeytin güya yasayla korunurken bile,siteleri ve villaları zeytinliklere yerleştirdik. Yüzbinlerce ağacın kesilip odun yapılmasına göz yumduk. Sanayii siteleri kurduk zeytin alanlarına,fabrikalar yaptık içine,başka yer yokmuş gibi hastane ve cami inşa ettik çoğu yerlerde.
Eskiden hububat,tütün,pamuk,zeytin,şeker pancarı filan çiftçi ve köylümüzün temel geçim kaynaklarıydı.Sonradan bunlara konulan kotalar ve sınırlandırmalar yüzünden,elde sadece zeytin kaldı ama,onun da nasıl kaldığı artık malümunuz.. Zeytin ve zeytinyağı bütün dünyada çok kıymetli ve pahalı bir gıda türü iken,Türkiye’de maalesef gerekli değeri görmüyor ve piyasada çok ucuza satılıyor.Zeytinin bakımı ve hasat toplaması artık çok pahalı.Maliyet pahalı olunca,satış da masrafı korumayınca, üstelik devlet desteği de yapılmayınca,zeytinin kaderi iyice kararmaya başladı.Artık ağaçlardan toplamak bile iyice zorlaştı.Bakmayın siz marketlerde zeytinin kilosuna 10-12,zeytinyağının litresine ise 15 lira ödediğinize.Toptancılar zeytini 3,yağını ise 4 liradan topluyorlar üreticiden.Aradaki fahiş fark nerelere gidiyor,artık siz hesap edin.
Türkiyemizin yaklaşık 180-200 milyon zeytin ağacı var.Meyva vermeyen deli zeytinler hariç tabii..Bunlardan 430 bin ton sofralık zeytin,190 bin ton zeytinyağı üretiyoruz.Dünyadaki rakamlara bakarsak,3 milyon ton zeytinyağı çıkıyor.Bunun bir milyon tonunu İspanya tek başına sağlıyor.İtalya 500 bin tonla ikinci,Tunus 220 bin tonla üçüncü,koskoca Türkiye ise 190 bin tonla 4. Sırada. Yemeklik sofra zeytinine gelince,dünyada toplamı 2,5 milyon ton.İspanya yarım milyon tonla yine birinci,biz 430 bin tonla ikinciyiz.Bizim millet yılda kişi başı 2 litre zeytinyağ tüketiyor,5 kilo da zeytin yiyor.
Hükümet eğer zeytinciliğe zarar vereceğine teşvik etse,üreticiyi desteklese,deli zeytinleri bile aşılatıp, Allah’ın insanlığa en büyük lütuflarından biri olan bu besleyici ürüne gereken önemi verse,hem köylümüzün yüzünü güldürür,hem de bu kutsal ağacın itibarını iade etmiş olur.Böyle yapmak varken,tersine hareketle zeytine hakaret ediyorlar adeta.Neymiş,zeytin Yahudi ağacıymış,dinimizle yani Müslümanlıkla ilgisi yokmuş.Yuh artık,bunlara ne diyeceğini şaşırıyor insan.
Orucunu zeytinle açan bir müslümanın söyleyeceği laf mı bunlar?Yazık, hem de çok yazık. Bu iktidar seçimle alaşağı edilir mi bilemem ama,kutsal zeytin ağacı bir gün intikamını alarak, bunları da çarpıp tarihin mezarlığına gömer herhalde…Zeytini gömmek kolay değil ama,gömülü pek çok iktidarı hepimiz biliyoruz.Öyle değil mi..?
Yol yakınken zeytin ve zeytinciliği dinamitleyecek yasadan vazgeçilsin.Köylü ve çiftçinin yüreğine su serpilsin.Bizden söylemesi…