İnsan ömrü her şeyi öğrenmeye yetmiyor. Her gün yeni bilgilerle tanışıyor, devamlı gelişmeleri izliyor, beynimizin boş alanlarını daha çok doldurmaya çalışıyoruz. Aslında beynimizi de iyi kullandığımız söylenemez ya. Çoğumuz kapasitesinin dörtte birinden ancak yararlanıyoruz. Çok ekmek yemenin bedeli bu olsa gerek..
Her şeyi iyi öğrenmeye çalışıyoruz da, vücudumuzu iyi tanıyor muyuz, ona iyi bakıyor muyuz, sağlığımızı ve yaşam kalitemizi arttıracak şekilde beslenebiliyor muyuz? Buna evet cevabını kolay veremeyiz. Çünkü dünyaya gelişimizden buyana sürdürdüğümüz beslenme alışkanlıklarını hiç değiştirmemiş, hiç incelememişiz. Hayatımız boyunca doğru mu almışız gıdamızı, bilinçli mi beslenmişiz, yoksa her hastalığa geçit veren gıdalarla mı doldurmuşuz midemizi?
Şimdi yavaş yavaş aklımız başımıza geliyor ve yeni öğrendiklerimizle ömrümüzü hep zararlı beslenme tarlasında geçirdiğimizi farkediyoruz. Ne zaman ki kiloları bedenimize yüklüyor ve göbekleri şişiriyoruz, işte o zaman çare aramayı aklımıza getiriyoruz.
Hızlı ve dikkatsiz yemek yiyen, ne bulursak mideye atan bir milletiz. Vahşi şekilde besleniyoruz, böylece kalplerimize, midelerimize ve bağırsaklarımıza büyük zararlar vererek çok sık hastalanıyoruz. Üstelik yediklerimizin büyük bir kısmı da genleriyle oynanmış gıdalar. Buğdayın tüm yararlı kısımlarını çıkararak ekmek yapıyoruz. Bu ekmeğin kimseye bir yararı yok. Sadece midelerimizi dolduruyor o kadar. Sularımız sağlıklı değil. Hele sanayi tavuklarımız tam bir zehir. Civcive hormonu basıp zamanından önce büyütünce,hastalıklara davetiye çıkaran tavukları kolayca veriyoruz piyasaya. Bu yüzden millet ne yiyeceğini şaşırdı. Kışları seralarda üretilen ilaçlı yaz sebzelerini yemeye başlayınca,kanser patladı Türkiye'de.Bunu herkes biliyor ama, önlem alan yok maalesef.
Şanslı bir insanım.Çok yakın bir arkadaşım hayli şişmanladığımı ve yanlış beslendiğimi söylemese,beni Bodrum Türkbükü'ndeki Life Co'ya götürmese, sağlığımın tehlikede olduğunu fark edemeyecektim. Life Co müthiş bir kuruluş ve müthiş bir sistem.. Anlatmakla değerini belki ortaya koyamayız. Çünkü biz Türk'lerin aklı gözüdür. Görmeden kolay kolay inanmayız bir şeye. Onun için görmek ve tanımak lazım bu başarılı kuruluşu.
Life Co'yu İsveç'te okumuş, iyi eğitimli ve donanımlı, o ülkenin dünya çapındaki Ericson firmasının Türk Genel Müdürlüğünü yapmış Ersin Pamuksüzer adında başarılı bir Türk kurmuş. Aynı Türk, sonradan cep telefonlarını yine başarılı bir arkadaşı olan Murat Vargı ile birlikte ilk defa Türkiye'ye getirmiş, Türk insanı ile tanıştırmış ve hepimizin cebine sokmuş. İşte o Ersin Pamuksüzer, bütün dünyayı dolaşarak sağlıklı yaşam merkezlerini gezmiş, bu konudaki tüm gelişmeleri dikkatle izlemiş, yılların bilgi ve birikimini de Life Co'yu kurarak taçlandırmış. Life Co İstanbul'da, Ankara'da, Antalya'da , Bodrum'da ve Tayland'ın tatil kenti Puket'te tam 5 şubesiyle sağlıklı yaşama önem veren insanlara hizmet ediyor.
Ben Bodrum'dakini gördüm ve bir haftalık sağlık kürüne katıldım. Türkbükü'nde muhteşem bir bahçe içinde ve çok şık bir binada yer alan Life Co'nun 30 odası var. Aynı işletmenin yazları açık sahilde 14 yataklı bir oteli daha var ki, oda sayısı toplam 44'e çıkıyor. Bu yıl turizm, tüm ülkemizde olduğu gibi Bodrum'da da kötü geçti .Ama Life Co'da pek öyle değil. Avrupa'lılar,Lübnan'lılar, Mısır'lılar boş bırakmıyorlar tesisi.Dünyanın ünlü mankenleri de burayı tercih etmeye başlamışlar.Romanya bir devrin sağlıklı yaşam kliniklerinde başı çekiyordu.Düşünün oradan bile gelenler var Life Co'ya.
Peki,ne yapıyor bu Life Co?Ne yapmıyor ki demek daha doğru olur.Önce sizi mülakata alıyor.Özelliklerinizi,yaşam biçiminizi,neyi amaçladığınızı soruyor.Ondan sonra size muhteşem bir program hazırlıyorlar.Kan analizleriniz yapılıyor, vücudunuzdaki yağ miktarı ölçülüyor,beslenme sisteminiz değiştiriliyor.Sadece yeşillikle veya sıvıyla besliyorlar sizi,belki inanmayacaksınız ama hiç acıkmıyorsunuz.
Bir hafta sadece değişik salatalar yedik,sabah kahvaltısı yerine 7 değişik sebzenin yeşil suyunu içtik,alkali yani oksijeni yüksek su tükettik.Detoks çorbaları,sindirimi kolaylaştıran kapsüller,bitki çayları içtik bol bol.Ozon saunası yaptık,normal saunaya ,hamama ve buhar odasına girdik.Zıplama ve titreme aletlerine çıktık.Hem faydalı,hem eğlenceli sistemlerle tanıştık.
Her sabah yürüyüşümüz vardı Türkbükü çevresinde.Önce kan, şeker,tansiyon ölçümlerimiz yapılıyor,sonra mahallenin eğitimli köpekleriyle bir saat yürünüyor.
Hayatımda yoga yapacağım aklıma bile gelmezdi.74 yaşında bir adam,öyle eğilip bükülüp o zor hareketleri nasıl yapardı?İnanın çoğunu yaptım ve bedenimde bulunduklarının farkında bile olmadığım adalelerimi çalıştırdım.Bu yoga insanı gençleştiriyor,zindeleştiriyor,hepinize tavsiye ederim.Hele bir ozon saunası vardı ki,ozonu iğne ile almak istemeyenler burayı tercih ediyorlardı.Ben de öyle yaptım ve bununda çok faydasını gördüm.Ayrıca modern kliniklerde burnuma oksijen alırken,kanı temizleyen seruma da bağlandım.
Harika masajları da vardı Life Co'nun.Hergün değişik bir masajı Endonezyalı ve Tayland'lı çok tecrübeli masözleri yapıyordu.Bu masajlar gerçekten insanı daha zinde kılıyor,enerjisini arttırıyor ve kaslarını iyice gevşetip çok rahatlatıyordu.Düşük kalorili ve sağlıklı beslenerek,spor,yoga ve masaj yaparak,eğitmenlerimizin talimatlarına uyarak,yaşam biçim ve modelimi bir haftalığına değiştirerek,bedeni açıdan müthiş güçlü ve kazançlı çıktım.Belki inanmayacaksınız ama,yüksek tansiyonum dengelendi,şekerim düştü,bağışıklık sistemim güçlendi,kalp ve damar sağlığımı korumayı öğrendim ve en önemlisi...Hiç zorlanmadan,aç kalmadan ve acıkmadan bir haftada tam 5 kilo verdim.
Life Co'nun bir başka mucizesi,30 odalı tesiste çalışan 50'ye yakın personeli devamlı güleryüzlü,konuklarıyla devamlı ilgili tutabilmesi ve işini iyi yapan ve disiplinli görevliler yetiştirmesiydi.İnanılacak gibi değil,dünyanın büyük bir kısmını gezmeme,yüzlerce otel ve işletmede kalmama rağmen,böylesine güleryüzlü ve çalışkan personel görmedim.Bu açıdan da Life Co kurucusu Pamuksüzer'i kutlamalıyım.Life Co'ların Türkiye'de Pamuksüzer-Vargı ortaklığı ile çok daha büyüyeceğine ve çok daha büyük işler yapabileceğine inandım.
Bir ülkenin Vargı ve Pamuksüzer gibi dinamikleri, iyi eğitilmiş tecrübeli ve donanımlı, girişimci ve atak, yenilikçi insanları varsa eğer, o ülkenin sırtı yere gelmez.