DUAYEN

Türküm - Doğrıuyum- Anayasama bağlıyım

CAN PULAK

Türk lafından rahatsız olanların varlığı,toplumu ciddi şekilde rencide ediyor.Hele buna hükümetin çanak tutması,yüksek yargının göz yumması ve Türk’lüğe saldıranlara meydanların boş bırakılması,yoğun tepkilere sebep oluyor.

Son zamanlarda Türk’lük aşağılanıyor,Kürtlük yükselen değer olarak cilalanıp,başımıza hükümet eliyle bela ediliyor.Devlete başkaldıranlarla,devlete silah çekenlerle,ülkeyi bölmeye çalışanlarla mücadele görevi,işbaşındaki hükümete aittir.Hükümet bu görevi yapmak yerine,becereksizliğini örtebilmek için devlet düşmanlarıyla el sıkışıyor,pazarlık yapıyor.

İktidar partisine oy verenler,acaba böyle bir yetkiyi hükümete verdiler mi?Bir referanduma gidip millete sorsunlar bakalım.Ey millet,biz terörü yenemedik,kan dökülmesin diye teröristlerle anlaşıyoruz,ne dersiniz?Soramazlar,çünkü alacakları cevabı biliyorlar.

Madem terörü bastıramadın,madem teslim bayrağını çektin,madem beceremedin,iktidarı bırakıp gitsene.Belki yerine gelenler,eşkıya ile anlaşmak yerine mücadele edip
başarı sağlayabilirler.El elden üstündür.Tansu Çiller yönetiminde,Mehmet Ağar’ın bakanlığında,şimdi hapisteki komutanların sayesinde,terör neredeyse sıfıra inmemişmiydi? AKP on yıl önce, iktidarı sıfır noktasında teslim almamışmıydı?Kim getirdi terörü bu hale,kim tırmandırdı bu kadar,kim Türk devletinin başına bela etti?

Bunlar sorulmayacak mı hükümete,bunların hesabı ve koskoca Türk devletine verilen zarar gündeme gelmeyecek mi hiç?Bugünün yarını da var…

Kimse beni Türk’lüğümden ayıramaz.Buna kimsenin gücü yetmez.Hele namus ve şerefleri üzerine Anayasaya sadakat yemini edip de, şimdi yan çizenlerin hiç yetmez.Hayatta taşıdığım en önemli,en değerli sıfattır Türk’lük.Gerisi hikaye…Bu ülkenin ekmeğini yiyip,bu topraklardan geçinip,devlete başkaldıranlarla,Türk’lüğünden utananlarla bir arada yaşamak,aynı havayı teneffüs etmek çok zor.Ama ne yapalım ki buna mecburuz…

İktidar boyunu aşan işlere kalkıştı.Koca Türk devletini     bir caninin,bir kalleş katilin ayağına götürdü.Maalesef Atatürk’ün partisi de,buna seyirci kalmakla yetinmeyip, açıkça destek verdi.Onbinlerce insanımızın ölümüne sebep olan terörle kucaklaşmak,tokalaşmak,geçmişin acı ve feci olaylarının üzerine bir sünger çekmek,göreceksiniz Türkiye’ye hiçbirşey kazandırmayacaktır.Ne dökülen kanlar duracak,nede verilen tavizlerin bir sonu gelecektir.Bunu görmemek için kör olmak lazımdır.iktidar( aman sürece zarar vermeyelim)derken,Başbakan Mardin’de yandaşlarına nutuk çekerken,aynı saatlerde Kürtler Istanbul’un altını üstüne getiriyorlar,sağa sola Molotof kokteyleri atıyorlar,dükkanlara ve araçlara zarar veriyorlardı.Sadece Istanbul’da mı, güneydoğu’daki bazı illerde de terör estiriyorlardı.

Başbakan’ın Ortadoğu’nun lideri olma hayali nasıl ülkemize büyük zararlar vermişse,kürt sorununu çözeceğim iddiası da,devletimizde telafisi mümkün olmayan büyük tahribatlar yaratacaktır.Kürt sorunu Öcalan’la tokalaşmak,
anlaşmak ve milletten gizlenen tavizler vermekle çözülemez. Aksine kangren haline gelen bu sorunun,acil bir ameliyata ihtiyaç duymasına dönüşebilir.

Türkiye’nin talihsizliği sadece AKP iktidarı değildir.Ana muhalefet partisi olan CHP’nin bugünkü dağınıklığı da,ülkeye zarar vermektedir.Şurası bir gerçektir ki, bugün Kürt meselesi Türkiye’nin gırtlağını ürkütücü bir şekilde sıkıyorsa,bunun suçu sadece AKP’de değil,muhalefet görevini doğru dürüst yapamayan CHP’dedir de.CHP’nin ne şiş yansın ne kebap politikası,sadece ülkeye zarar vermekle kalmıyor, AKP’nin oy artışını da besleyip duruyor.

Nasıl Aykut Kocaman Fenerbahçe’yı taşıyamıyorsa, ne yazık ki Kılıçdaroğlu da CHP’yi taşıyamıyor ve yaptığı yanlışlarla partisine büyük zararlar veriyor.Tıpkı Türkiye’ye verdiği gibi…