Turistik bölgelerde makyaj başladı. Sahil kentlerinin tümü sezona hazırlanıyor. Havalar ısındı sayılır. Erkenci turistler geldi bile.
Bodrum’da tekneler suya iniyor. Raspaları, vernikleri, boyaları tamamlayanlar, zehirliyi atanlar denizi süslüyorlar artık. Lokantalar, barlar tek tek elden geçiyor. Masalar, iskemleler boyanıyor, çatılar ve balkonlar onarılıyor şimdi. Sadece Bodrum’da değil, Datça, Marmaris, Göcek, Fethiye’de de aynı şeyler yapılıyor. Hatta Kos, Rodos, Simi, Kalimnos, Leros adalarında da..
Şehirlerin peyzajlarına bu yıl, daha bir önem veriliyor gibi. Refüjlere, meydanlara mevsimlik çiçekler ekiliyor, ağaçlar budanıyor, bitkilere form verilip güzelleştiriliyor. Gerçi hayli amatörce yapılıyor bunlar ama hiç yoktan iyi işte.. Bölgenin fenikslerini palmiye böcekleri perişan etti. Otellerin İtalya’dan, İskenderiye’den büyük paralar ödeyerek getirttikleri feniksler, hiçbir kontrole tabi tutulmadan ülkeye sokulunca, Türkiye palmiye böceği ile tanıştı. Adı Palmiye böceği ama, palmiyelere değil sadece fenikslere zarar veriyor. Bu yüzden havaalanındakiler dahil,bölgenin tamamındaki fenikslerin çoğu hasta. Palmiyeler ise taş gibi. Bu yüzden hasta feniksler palmiyelerle değiştiriliyor.
Bodrum Belediyesi güzel bir uygulama başlattı. Yollara, merkezdeki caddelerin kenarlarına narenciye ağaçları ektiriyor. Turunçlar, mandalina ve portakallar çiçek açtığında mis gibi kokuyorlar. Meyve zamanı ise, ağaçlar tablo gibi süslü duruyor. En dayanıklısı turunç.. Yenmediği için meyvesi aylarca ağaçta kalıyor. Keşke bu uygulamayı bölgenin tüm belediyeleri örnek alsa ve şehirlerine narenciye ağacı dikseler.
Sezona hazırlanırken, başka şeylere de dikkat etmek lazım. Örneğin günü birlik tur teknelerine önem vermeli ve özen göstermeliyiz. Deniz disiplinini ciddiye almalıyız. Turistleri rahatsız eden davranışlara izin vermemeli, teknelerin temizliğini mutlaka sağlamalı ve kontrolsüz bırakmamalıyız. Kaptan ve personelin kılık kıyafetleri Liman Reisliğince devamlı denetlenmeli. Başta Liman Reisi olmak üzere,tüm kaptanlar beyaz üniformalarını giymeli, tekne personeline ise tek tip kıyafet seçilmelidir ki, bu personeli turistlerden ayırabilelim.
Hazır denizden söz ederken, son yıllarda görmeye başladığımız ve Bodrum tekneleriyle hiç uyum sağlamayan tuhaf ve garip deniz araçlarından da bahsetmek istiyorum.Bodrum’un o güzelim guletlerinin, tırhandillerinin yanında şimdi korsan tipi tekneler, simsiyah saç diskolar, sefertası gibi üstüne katlar çıkmış günübirlik teknelere rastlıyoruz. Bunlara kim izin veriyor? Antalya’dan geldiği bilinen korsan ve disko tiplerini Bodrum’da,sefertası benzerlerini ise genelde Marmaris’te ve Gökova koylarında görüyoruz. Böyle giderse ve ilgisizlikle kayıtsızlık sürerse, bu garip teknelerin hızla arttığını göreceğiz.
Sezona girerken eksiklerimiz çok. Önce çabuk halledebileceklerin üzerinde durmalıyız. Örneğin tüm sahil kentlerimizi çakma hediyeliklerden,giysilerden mutlaka kurtarmalıyız.Gelen turistin eline Türk malını vermeliyiz. Dükkan sahipleri ciddi bir araştırma yapsalar, öyle güzel yerli hatıra ve hediyeliklerimiz var ki… Biz yerli turistler bile dayanamayıp alıyoruz. Gitsinler Alaçatı’ya, Kütahya’ya,İzmir’e Kızlarağası Hanına,görsünler milli mallarımızın kalitesini ve güzelliğini.Bu konuda her yıl hediyelik,hatıra ve tanıtım fuarları açılıyor.Onları takip etsinler, izlesinler yenilikleri ve gösterişli imalatları. Sadece dükkan sahipleri değil, kent yöneticileri de meşgul olsunlar bu işlerle..
Daha yazacak çok şey var. Yumurta kırmasını bilmeyenlere lokanta izni verilmesi, berber-fırın enflasyonu, taksi-minibüs ve otoparklardaki astronomik fiyatlar, üzerinde durulması gereken konular… Ama asıl ve acil olarak ele alınması gereken başlıca konu trafiktir. Eğer buna bu yıl da bir çözüm bulunamazsa, Bodrum turizminin yiyeceği ağır darbeyi birlikte izlemek zorunda kalacağız. Yine önemli bir konu,zaman zaman Bodrum girişini feci şekilde kokutan ve yangın tehlikesi taşıyan çöplüğün biran önce şehir dışına çıkarılmasıdır.
Yeri geldikçe Bodrum’u sıkan ve çözüm bekleyen sorunların üzerinde durmaya devam edeceğiz.