DUAYEN

Telefon ve Santral Rezaleti

CAN PULAK

Telefon yoluyla milletçe soyuluyoruz. Hem de öyle soyuluyoruz ki, telefon şirketleri zahmetsizce sırtımızdan servetler kazanıyorlar. Soyulmakla kalsak iyi, aradığımız yerlerdeki beklemeler, teypten çıkan komutlar sadece keselerimizi zorlamıyor, sinirlerimizi de iyice bozuyor.

Elinizdeki cep telefonuyla, dilediğiniz bir yeri arayın bakalım. Aradığımız numaranın meşgul olduğu söyleniyor ve beklememiz isteniyor. Ama anons biter bitmez,beklemeden bağlama hemen gerçekleşiyor. Anons süresi 30-45 saniye sürüyor. Bu para sizden çıkıyor. Telefon şirketinin her gün milyonlarca görüşmeden anons yoluyla kazandığı serveti düşünebiliyor musunuz?

Durun daha bitmedi… Son yıllarda aradığınız her yer, otomatik cevaba bağlanıyor ve oradan aldığınız (şu tuşa bas-bu tuşa bas) komutlarıyla hem zamanınız çalınıyor, hem de paranız. Bu yolla aradığınız yere ulaşmak mümkün olmuyor, bazen beklemeler bile yetersiz kalıyor, tekrar tekrar arayıp sinirleniyorsunuz.

Bu bankalarda da böyle, devlet kurumlarında da böyle, şirketlerde de böyle, tamir servislerinde bile böyle… Evinize bağlattığınız alarm sistemi çalışmıyorsa, bağlattığınız şirketi bir aramaya kalkın bakalım. Önce İstanbul merkeze ulaşmak zorundasınız, bekleyin ki belki ulaşırsınız. Bu arada eviniz soyulsa, derdinizi kime anlatacaksınız?

Bankaları arayın isterseniz. (Müşteri temsilcimiz meşguldür) cevabını alır, Godot’u bekler gibi beklemeye başlarsınız. 3-5 aramadan sonra temsilciyi yakalamak şansına ulaşırsanız,(müşteri numaranı kotla yada kart numaranı tuşla) emirleriyle boğuşur, daha numaralara basamadan (başarısız oldunuz yeniden deneyin) komutuyla öfkelenirsiniz. Hele numaralamayı beceremezseniz (kartınız bloke edilmiştir) anonsuyla çıldırırsınız. Şaka değil, bütün bunlar hergün, her dakika yüzbinlerce yurttaşımızın başına geliyor,ama kimse derdini anlatamıyor. Şikayetler bankaların umurunda değil, oturduğu yerden para kazanan telefon şirketleri ise zevkten dört köşe vaziyetteler.

Bu telefon rezaleti hastanelerde de, postanelerde de, poliste de, cankurtaranda da, aklınıza neresi gelirse, her yerde aynı durumda. Şansınıza bazen yakalarsanız,hemen telefonu kapatıp ya milli piyango bayiine gidin veya balığa çıkın. Göreceksiniz o gün ne kadar şanslı olduğunuzu…

Bizim idareciler, farkında bile değildir bu şikayetlerin.Eğer olsalar hemen çaresini bulurlar ve vatandaşa eziyet etme, telefon şirketine soydurma yolunu çabucak tıkarlar.Hangi banka genel müdürü,kendi bankasını telefonla kontrol eder ki? Hangi hastane başhekimi, hangi şirket sahibi yapar bunu? Patronun işi mi böyle ufak şeylerle uğraşmak? Varsın vatandaş ezilsin, soyulsun, sinirden çılgına dönsün.

Şimdi yeni moda, evinizde bozulan bir cihazın tamiri için merkezleri arıyorsunuz ve oradan yönlendirilen servislerle muhatap oluyorsunuz. Merkezler genelde Istanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli gibi yerler. Buraların telefonlarını bulmak için de aynı maceraları yaşıyorsunuz, orayı tuşla-burayı tuşla komutlarına muhatap oluyorsunuz, yine bekleyip duruyorsunuz, sonuçta telefona tamir ücretine paralel bir ödeme yaptıktan sonra eğer ulaşabilirseniz, derdinizi anlatıp adresinizi veriyorsunuz. Sonra bekle ki gelsin servis, bekle ki gelsin tamirci, bekle ki onarılsın cihaz? Merkezi birkaç defa aramadan servisi eve getirtebilene, bir mükafat vermek lazım.

Bunların düzelmesi için kime şikayet etmeli? Orayı bulmak için de,yine aynı tempoyla telefonla boğuşur, hem zaman ve hem de para kaybederek saçınızı başınızı yolarsınız. Ama bunlarla ilgili kurumlar yok mu, hani tüketiciyi koruma kurumları, bunlara bağlı birimler..? Olmaz olur mu, adı var olup da kendileri yok olan yada bulunamayan kurumlar…

Teknoloji iyi güzel de, bize eskiyi aratmazsa… Santral memurlarından tasarruf etmek isteyenler, vatandaşı canından bezdirmemeli ve bu sorunun bir çaresini bulmalılar artık.