Yok, deniz suyunun hikayesini anlatacak değilim.İçme suyundan bahsetmek istiyorum bu kez.
Kim kontrol ediyor bunları?Temizmidir,pet şişeler ve damacanalar iyi yıkanıyor mu?Yıkanıyorsa eğer, iyi durulanıyor mu?Deterjan artıklarının kansere sebep olduğunu dünya alem biliyor.Öyleyse,gereği yapılıyor ve önlemi alınıyor mu acaba?
Yaza girerken Allah’ın suyuna Bodrum’da yine zam yapıldı. Bilinen markalar,fırsattan istifade damaca fiyatını 8 liraya çıkardılar.Evet,yanlış okumadınız tam 8 liraya.Küçük pet şişeler, bakkal market ve benzincilerde 750 kuruşa satılıyor artık.
Daha ucuzu yok mu?Var ama,temizliğinden emin olamıyor ki insan.Damacayı 4-5 liraya verenler de var.Ancak adı hiç duyulmamış firmalar bunlar. Reklam olmasın diye adlarını yazmıyorum.Nereden gelmiş,hangi kaynaktan alınmış,güneş altında beklemiş mi pet şişe ve damacanalar?Bilen yok, Allah’a emanet içiyor millet.
Karışan görüşen olmayınca,kör tuttuğunu öpüyor bu memlekette.Allah’ın kaynağını ele geçiren firmalar,aklına esen fiyatı koyuyor suya. Bu durumda kimi kime şikayet edeceksiniz.Serbest piyasa deyip geçiyor yetkililer.Serbest piyasa ama,bu kadar da serbest olmamalı değil mi?Kola fiyatına,meyva suyu parasına içme suyu olur mu?
Yollarda görüyoruz,kamyonlarda güneşin altında açık giden pet sularını.O sular,yarım saat güneşi gördü mü, zehire dönüşüyor.Kanserdeki patlamanın bir sebebi hormonlar ve zirai ilaçlarsa,diğer sebebi de güneş altında kalan pet şişe suyu ve damacanalardır.Bunu ben söylemiyorum,dünyanın en ünlü tetkik laboratuarlarının raporları ve şöhretli bilim adamları söylüyorlar.Bu yüzden dünya, suyu pete koymaktan vazgeçti ve ciddi ülkelerin tamamı cama geçtiler bile.Hoş bizde de tek-tük var ama,şimdilik göstermelik durumda.
Geçen sene Ankara’da,tüm markaların şişe suları genel bir kontrolden geçirilmişti.Tamamı değil ama,çoğunun mikroplu ve sağlığa zararlı olduğu resmen açıklanmıştı.O tarihten buyana ne yapıldı?Bilen yok,halka anlatan da yok zaten.Tüm idrar tahlilleri turşu kavanozlarında değil pet şişelerde gelir hastanelere.Özel hastaneler hariç, genelde böyledir bu.Sonra ne olur bu şişeler,tek tek yıkanır mı,dezenfekte edilir mi?5 litrelik pet şişeler, ilçelerde ve köylerde benzin-mazot taşımada kullanılır.Arabası yolda kalanların ,traktörü arızalananların,makinalarla ot kesenlerin seyyar yakıt deposudur bunlar.Nasıl temizleniyor içleri, yıkanıyor mu hepsi,herkes merak ediyor…
Tuzu kuru olanlar için mesele yok.Ama dargelirli insanlar ne yapsın?Musluk suları içilecek gibi değil. Üstelik de bölgenin suyu müthiş kireçli.Bu durumda şişe sularına saldırıyor insanlar.Eğer onlar da temiz değilse,ne içsin millet?
Yediklerimizden kuşku duyuyorduk.Şimdi içeceklerimiz için de aynı kuşkuları taşıyoruz.Hem dünyanın parasını ödüyoruz,hem de temiz olup olmadığını bilemiyoruz.Sahi,bunları kontrol edecek mekanizmalar,makamlar,görevliler var.Ne yapıyorlar acaba,kontrol ediyorlar mı boğazımızdan geçenleri?İl,İlçe Sağlık Müdürleri ne güne duruyor? İl,İlçe Tarım Müdürlükleri niye görevlerini yapmıyorlar?Belediyeler neden seyrediyorlar bu rezaleti?
Bodrum Yokuşbaşında durdursunlar su kamyonlarını.İçlerinden alacakları numuneleri tahlil etsinler.Sonuçlarını halka mutlaka açıklasınlar. Ayrıca firma suyu toptancıya kaça veriyor,toptancı bayilerine kaça satıyor,oradan da halk kaça alıyor? Bu zincir dikkatle izlendiğinde,vatandaşın cebinden çıkan çok fahiş farklar görülecektir.
Millete hizmet nutukla olmuyor.İcraat görmeli insanlar.Hileli yiyecek ve içeceğe mahkum oluyorsa vatandaş,orada görevlilerin büyük bir ihmali var demektir.İşini iyi yapmaya kararlı yönetimler,halkın gıdasıyla oynayanların cezasını verirler.Kimse oralı olmazsa,belediyeler ilgilenmezse,Kaymakamlar sahip çıkar probleme ve kış uykusundan hala uyanamayan görevlileri işe koşarlar.Bodrum Kaymakamı bunu sağlayacak ve vatandaşın sağlığını koruyacak güçtedir.