Çarpık sistem içinde hizmet üretmek,yetersiz bütçelerle düzgün iş yapmak,kaynak bulma cambazlığı içinde mayına basmamak mümkün değil.
Ya iş yapmayacaksın yada riski,hırpalanmayı,ağır eleştirilere katlanmayı göze alacaksın.İktidar partisine mensupsan mesele yok.Ama muhalefet Belediye Başkanı isen,yandığının resmidir.
Evvelden imzasız ve açık adressiz ihbar mektupları dikkate alınmıyor ve işleme konulmuyordu.Şimdi tamamen tersi oluyor.Başkana kızan yolluyor imzasız mektubu,hatta gizli tanıklar bile devreye sokuluyor.Dinlenen telefonlar da işin cabası…
Yasalara göre,her şey Başkandan soruluyor.Herşeyin hesabını Başkanlar vermek zorunda.Oysa binlerce kişi çalışıyor belediyelerde.Birinin yaptığı yanlışın,suçun, usulsüzlüğün ve yolsuzluğun faturasını Başkanlar ödüyor hep.
Devlet belediyelere yeterli parayı vermiyor.Taleplere aldırmıyor.Başının çaresine bak diyor açıkça.Yol yapılacak,su verilecek,çöpler toplanacak,arıtmalar devreye girecek,ulaşım sağlanacak.Yapacak çok işi var belediyelerin.Para olmayınca nasıl yapsın?
Bu durumda hukuka aykırı kaynaklar yaratılmaya çalışılıyor.Ruhsat karşılığı bağışlar alınıyor,belediye ile işi olanlardan kamyon,minibüs,arazöz gibi araçlar isteniyor.Spor kulübüne makbuzlarla para toplanıyor.Başka türlü iş yapmak mümkün değil.Öyle olunca da,söylentiler,ihbarlar,dedikodular birbirini izliyor.
Türkiye bir müfettiş cenneti..Gelen tüm ihbarlara bakıyorlar.Bazı belediye başkanları,müfettişlere hesap vermekten asli görevlerini yapamaz hale düşüyor.Hergün kullanılan dosyaları,müfettişler incelemek için alıyorlar çünkü.Şimdi buna bir de polis baskını eklendi. İhbarlar ve dinlemeler sonucu polisler,dosyaları çuvallara doldurup,Başkan dahil süpheli tüm üstdüzey yöneticilerini içeri alıyorlar.Hem de ne alış,görmeye değer doğrusu…
Sanki terörist yakaladılar,sanki kaçıyor kişi,hırsızı bulmuş gibi davranıyorlar.Bugünün operasyon polisleri, çalıştıkları kısmı belirleyen yeleklerinin altında,tanınamaz hale gelmişler maalesef.Bir Belediye Başkanı böyle mi götürülür,böyle mi okutuyorlar polis kolejlerinde?Kollarına girip kafayı bastırarak araca sokmak,hiç yakışıyor mu Türk polisine?Hani kişinin suçu ispatlanana kadar herkes suçsuzdu?
Polis,savcının talimatıyla bir kişiyi alırken,sanki o kişi hüküm giymiş suçlu gibi muamele ediyor.Generaline de böyle yapıyor,bürokratına da,belediye başkanına da, gazetecilere de…Hoş hüküm giymiş olanlara bile insanca davranmak,insan onur ve gururuna uygun hareket etmek lazım.Diyelim ki, genç polis memurları bunlara dikkat etmiyor,peki bunların amirleri yok mu?Yoksa onlar mı veriyor bu talimatları,onlar mı zorluyor genç polisleri?Bu işin üzerinde ciddi şekilde durmak lazım.Devletin polisi yurttaşına daha saygılı davranmak,görevini daha nazik ve duyarlı şekilde yapmak zorundadır.
Bodrum Belediye Başkanının götürülüş biçimine üzüldüm doğrusu.Yönettiği kente hiçbirşey yapmasaydı,kimse kılına bile dokunamazdı.Ama bir şeyler yapınca,şehrin elini ayağını düzeltince,başı belaya girdi işte.Tipik bir Türkiye hastalığı..
Suçlu mu,suçsuz mu yargı belirleyecek.Yargıya intikal etmiş bir konuda ahkam kesmek,hem doğru bir hareket değildir, hem de suçtur.O nedenle yargı kararını bekleyeceğiz.Dileğim, sonucun kısa zamanda alınması ve genç Başkanın aklanarak görevinin başına dönmesidir.
Turizm sezonu başladı.Başkanı ve üst düzey yönetimi tutuklu olan bir Belediye,görevini doğru dürüst yapamaz. Şimdi herkes iş yapmaya korkuyor.Ama hayat devam ediyor,hizmetlerin aksamaması lazım.Bunu becerebilecekmiyiz acaba?Yollar yapılabilecek mi,çöpler aksamadan toplanabilecek mi,personelin maaşları zamanında ödenebilecek mi?
Geçmişte Kuşadası yaşamıştı aynı olayı.Belediye Başkanı tutuklanmış ama hizmetler ciddi şekilde aksamıştı.Bodrum’la Kuşadası arasındaki fark,biri sezon dışında,diğeri ise sezon içinde oluşu.Sezon içi oluşumların bilançosu,daha ağır olacak gibi görünüyor.İnşallah olmaz ve Türk turizmi zarar görmez.
Neyi merak ediyorum biliyormusunuz?Türkiye’de 3500’den fazla belediye var.Fakat bir tek AKP belediyesinin başı derde girmiyor.Bu nasıl oluyor dersiniz?Yasalar aynı,imkan ve kaynak darlığı aynı,sorunların hepsi birbirine benziyor ama Ankara,sadece CHP-MHP ve bağımsızların yakasına yapışıyor.BDP’lileri saymıyorum çünkü,tamamına yakını usulsüzlük bulvarında yürüyor.Aklına eseni yapıyor,müfettişi bile korkutuyor hepsi.Teröristlere özel mezarlar yaptıran,bölücü örgütün bayrağını mezar taşlarına işleyen Belediyelerin Başkanları görev başında oturabiliyor ama ihbar ve dinlemelere takılan batı yakasının Başkanları tekme –tokat içeriye tıkılıyor.Devletin gücü bunlara yetiyor zahir…
Aslında Belediye Başkanları değil suçlu olan,suçlu olan belediye başkanlarını usulsüzlük yapmak zorunda bırakan devlettir,hükümettir yani…
Sen Belediyelere yeterli ödeneği göndermezsen,sen göçü önlemezsen,sen nüfusu çoğaltmaya bakar,ama o nüfusu yönetecek belediyeleri çaresiz bırakırsan,olacağı budur işte…
Devlet hesap vereceğine,belediye Başkanları veriyor hesabı…