Bir yandan harp ediyoruz,öte yandan siyasette boş ve ipe sapa gelmez laf saldırısıyla boğuşuyoruz,ama en ciddisi Türkiye'ye kan kaybettirerek büyük zararlar veriyoruz.
Başımıza bir gelecek var,bizi yönetenler farkında değiller mi acaba?
Yaşadığımız günler,birbirimize sıkıca sarılıp devletimize,toprağımıza,bayrağımıza sahip çıkmamızı gerektiriyor.Oysa bizler oralı değil gibi davranıyoruz.Evde tencere kaynıyor,çoluk çocuk aç değil ya,gerisini önemli saymıyoruz galiba.Düşünmüyoruz ki,böyle giderse evde tencere de artık kolay kaynamayacak.Huzurun güvenliğin olmadığı,bir türlü de sağlanamadığı bir memlekette nasıl çalışacağız,nerede iş yapacağız,üretimi nasıl attıracağız?Millet sokağa çıkmaya,tarlaya gitmeye korkuyor.Ankara'dan göremiyorlar bunu.Ülkenin huzura,güvene ve sükünetle düşünüp karar almaya ihtiyacı var.Vakit giderek daralıyor,içimizdeki ve etrafımızdaki hain çember nefes almamızı zorlaştırıyor.Bir şeyler yapmak lazım,tekrar ediyorum hem de zaman kaybetmeden birşeyler yapmak lazım..
Hergün Cumhurbaşkanının hiddetinden,öfkesinden,bağırıp çağırmasından usandık. Anayasayı tanımaması,yasaları hiçe sayması ve ülkeyi kafasına göre yönetmeye kalkışması gerçekten çok ürkütücü ve düşündürücü.Bir Cumhurbaşkanının yasalara uymadığı bir yerde,vatandaşlar da onu örnek göstererek uymazlarsa,ne olur bu işin sonu acaba?Ben değişik bir Cumhurbaşkanı olacağım demişti.Sistemi değiştireceğim,başkanlık sistemine geçeceğim,istediğimi yapacağım diye bir taahhüdü olmadı ki.Üstelik ne yapacağına dair Meclis'te yemin de etmişti.Ama bu yeminin bir tek satırını,bir tek cümlesini tutmadı,kendi kuralını kendisi koydu.Bizler de hepimiz oturup şaşkın şaşkın seyrettik.Bizim Cumhurbaşkanı'mız yapılamayacak ne varsa yapıyor.İtiraz etmeye kalkanın da,kendisine bağlı siyasi ve maddi güçlerle canına okuyor.Böyle bir fotoğrafı kuzu kuzu seyretmeye daha ne kadar devam edebiliriz ki...
Toplumu ısrarla geriyor,bıçaklar kemiğe dayanıyor,sadece karşısında olanlar değil,kendisini destekleyenler de diş biliyorlar karşılıklı.Allah korusun bir kıvılcıma bakıyor çatışma.Türk-Kürt, dinci-dinsiz-senden benden kavgaları durmaksızın devam ediyor,hatta daha da tehlikeli şekilde gelişiyor maalesef.Böyle bir ortamda milletin tümüne şefkatle,merhametle sarılacak ve bizleri koruyacak bir büyüğe ihtiyacımız var.Yasalara göre o büyüğümüz Cumhurbaşkanıdır, öyledir ve öyle olmalıdır.Söylermisiniz bizim Cumhurbaşkanmız öyle mi?
Milletin yarısına kol kanat gerip,diğer yarısını yok farzeden bir anlayış,laikliği elinin tersiyle itip dini güçlendirmeye ağırlık veren bir yönetim davranışı,ülkeye beklediği huzuru ve güveni getirebilir mi?Ettiği yemine sadık,sözünün eri,yasaların asfaltından milim ayrılmayan bir Cumhurbaşkanı'mız olsa,bugünkü sıkıntıların çoğunu atlatır,hatta yaşamazdık bile.Bizim Cumhurbaşkanı'mız kavgayı,çekişmeyi,itişmeyi seviyor,toplumun alt kesimine (ne delikanlı adam be,helal olsun)dedirtmekten hoşlanıyor.Kahvelerde durum nasıl,millet okeyi tavlayı kesip kendisini ilgiyle dinliyor mu,geçerli ölçü bu gibi.Ama bilmiyor ki,akşam televizyon haberleri başladığında,artık düğmeler kapanmaya başladı.Analar babalar çocuklarına hergün önüne geleni azarlayan,bağırıp çağıran,devamlı moral bozan bir Cumhurbaşkanını,muhalefet liderlerini ve önde gelen siyasetçilerin seviyesi çok düşük mücadelelerini seyrettirmek istemiyor.Hergün şehit haberlerine ağlamaktan,canını bu ülke için veren gencecik askerlerimize,polislerimize,korucularımıza üzülmekten hasta olacak bu millet.
Cumhurbaşkanının bir sürü danışmanı var.İçlerinden biri cesaret edip,kendisine gerçeği söyleyemiyor mu?Ne olur sakin olun,milletin huzura ve sükünetle çok ihtiyacı var.Biraz susup oturalım diyemiyor mu?Biz de danışmanlık yaptık,birlikte çalıştığımız insanlar doğruları nasıl çekinmeden,cesaretle söylediğimizi gördüler.Başbakanlıkta da söyledik,cumhurbaşkanlığında da söyledik.Benim gibi söyleyen görevliler de yok değildi.Peki bugün ne oldu da bu danışmanlar konuşamıyor?İşlerini kaybetmekten mi korkuyorlar,makamlarını ve pozisyonlarını kaybetmekten mi çekiniyorlar?Ayıp beyler,bari aldığınız maaşların hakkını verin ve görevinizi bir siyasi militan gibi değil,devlet memuriyetine yakışır şekilde yapın.
Bu duruma gelmemizin tek suçlusu,elbetteki Cumhurbaşkanı'mız değildir.Onu tek suçlu gibi göstermek haksız ve adil olmayan bir davranıştır.Muhalefet liderleri de,bugünkü karanlık tablonun ortaklarıdır.Nasıl Cumhurbaşkanı'mız görevini kendisinden beklediğimiz şekilde ve yasalara bağlı biçimde yapmıyorsa,muhalefet liderlerimiz de aynen öyle,sorumluluklarına uygun şekilde davranmıyorlar.Muhalefet liderleri olarak Kılıçdaroğlu ile Bahçeli'yi suçluyorum. Nutuk atmaktan,hergün Cumhurbaşkanına cevap vermekten başka ne yapıyorlar ki?Ülkenin hangi derdine melhem oluyorlar,hangi sorunun çözümüne katkıda bulunuyorlar,çare üretiyorlar,formül gösteriyorlar.Koltuklarını korumak için yaptıkları mücadeleyi,memleketin çözüm bekleyen dertlerini halletmek için yapmıyorlar.Yalan mı,onların da doğruları gösterecek,gerçekleri söyleyecek danışmanlara ve yol arkadaşlarına ihtiyaçları var.
Her zaman söylüyorum,rahmetli Sülyman Demirel tek başına ve güçlü şekilde iktidara geldiği zaman,bir avuç Türkiye İşçi Partili milletvekili ona kök söktürmüş,aylarca Meclis'i çalıştırmamış,kanunları çıkarttırmamıştı.Bugün MHP ile CHP'nin 200'e yakın milletvekili var,konuşmaktan başka ne yapıyorlar?Çoğu seçim bölgelerine bile gidemiyorlar.İçlerinden bir teki bile,Güneydoğu'da çarpışan askerimizin,polisimizin yanında duramıyor,cephede onlara moral veremiyor.Bir tek yürekli muhalefet mebusuna bile sahip değiliz.Yazık hem de çok yazık.Cephedeki gazetecileri görüyorsunuz,mermi yağmurunun,top atışının altında görev yapıyorlar,ama bir tek mebusumuzu göremiyoruz oralarda.Canları tatlı hepsinin..
Herneyse,bu suçlamaları bir yana bırakalım.Danışmanları söyleyemiyorsa,biz söyleyelim bari.Sayın Cumhurbaşkanı'mız lütfen biraz susunuz.Ona buna çatmayı lütfen bırakınız.Hepimizi kucaklamayı,milletin bir bölümüne değil tümüne moral vermeyi,sizin gibi düşünmeyenlere düşmanca davranmamayı bır deneyiniz.Biran onların da penceresinden seyrediniz,bakınız olanlara.Fikirlerine katılmasanız bile sükünetle dinleseniz,cevap verseniz olmaz mı?Bu başkanlık mücadelesini,Anayasa değişikliğini filan bıraksanız da,öncelikler sıralamasında ülkenin güvenline önem ve ağırlık verseniz,şimdilik terörle mücadeleye odaklansanız,bizim şaşkın muhalefetimizi hiç değilse şu terör belasını atlatana kadar işbirliğine davet etseniz daha iyi olmaz mı?Lafın özeti bir ateşkese gitseniz,biraz dursanız,önümüzü daha iyi görebilir,daha sağlıklı kararlar alabiliriz diye düşünüyorum.
Muhalefete gelince,(HDP'yi muhalefet saymıyorum,onların Kürtçülükten başka dertleri yok) CHP ve MHP artık silkelenmeli,iç siyasi kavgalarını bir yana bırakmalı,devletimizin ve milletimizin beklediği hizmetleri artık ciddi biçimde yapmalıdır.Lafla olmuyor hizmet.Laf sorunlarımızı çözmüyor,hastalıklarımızı tedavi etmiyor.Proje getirin artık,formül üretin,hiçdeğilse şu harp döneminde,gerginlik ortamında iktidara işbirliği teklif edin.Siz de geçici bir ateşkes ilan edin.Daha yapıcı yaklaşın,huzuru daha kolay sağlayacak şekilde davranın ve sesinizi bir müddet siz de yükseltmeyin.Çok ciddi bir dönemden geçiyoruz.İktidarla muhalefet elbirliğiyle terörün üzerine yürümeli,küçük bir alanda bir türlü bitiremediğimiz terörü yenmenin akılcı yollarını bulmalıdır.Cephede savaşan Aslan'larımızın arkasında dimdik durursak,sorumlu şekilde hareket edersek biz bu işi çözeriz.Ama yine söylüyorum,çözebilmek için birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz.Bunun için siyasi bir ateşkese ihtiyaç var.Bunu hem Cumhurbaşkanı'ndan ve hem de CHP ile MHP liderlerinden bekliyoruz.