İnanılmaz biçimde silahlanıyoruz. Çoğumuzun cebinde mendil yok ama, silah var maalesef...
Bugün ülkemizde silah sahibi olmak çok kolay. Yeter ki isteyin, bu işi yapanlar hemen bulurlar size. Zor olanı, silaha ruhsat alabilmek. Çok uzun ve zahmetli işlemleri var çünkü. Üstelik de ruhsat parası çok, sadece bulundurmaya 2000 lira veriyorsunuz. Taşıma ise daha da pahalı,4000 lirayı geçiyor. Taşımayı herkese vermiyorlar. Onun kuralları ve izinleri hayli zor olduğu için, millet ruhsata filan pek aldırmıyor. Başı belaya girince, kendisini tehlikeye karşı savunma zorunda kalınca beline takıyor tabancayı.
Tabanca ve tüfek çekirdek gibi satılır mı bir ülkede? Bizde satılıyor işte. Gidin pompalı tüfeğin en alasını kolayca alırsınız dükkândan. Hele gerçek tabancadan hiç ayırt edilmeyenleri ise, oyuncakçı mağazalarında bile var. Bunlar adamı öldürmüyorlar ama, çıkardığı sesle korkudan ödünü koparıyorlar insanın.
At, avrat, silah eskilerin şanıydı. Bugün at pek kalmadı ama, avrat ve silah hala kıymetli. Biri avratına yan gözle baktı mı, işte silahlar o zaman çekilir, karşılıklı ateşlenir. Buna bizler namus davası deriz ve çoğumuzun gözünde de vuran suçlanmaz. Hatta vuran, hapishanede bile saygı görür diğer mahkûmlardan.
Son yıllarda insanımız kendisini güvende hissetmiyor. Ne yazık ki, Polise ve yargıya da güvenmiyor. Devlet kurumlarındaki siyasallaşma ve tarafsız devlet memuru anlayış ve görüntüsünün kaybolması, herkesi huzursuz ediyor. Hele ayakların baş olduğu bir ortamda, kişi kendi güvenliğini düşünmek ve sağlamak zorunda kalınca, tabanca tüfek konusu da gündemden düşmüyor hiç.
Öyle bir hale geldik ki, ortalık külhanbeyden geçilmiyor. Hani caddede birine yanlışlıkla çarpsanız, topuğunuzdan vurulma tehlikesi var. Levyeyi kapıp müşterisine saldıran şoför mü ararsınız, minibüsteki son yolcu hanımı ormana kaçırıp tecavüz edeni mi duyarsınız, karısını sokağın ortasında delik deşik edene mi tanık olursunuz, her ihtimal her an karşınıza çıkabilir. Akşama eve kazasız belasız dönebilirseniz eğer, çok şanslı sayılırsınız.
İşin kötü tarafı silahı ve silahlanmayı siyasetin de körüklemesi… Milleti birbirine kırdıracak ortamı engellemesi gerekenler, aksine silahı teşvik ediyorlar. Bu büyük bir tehlikedir. Yönetimin ağzından çıkana dikkat etmesi lazım. Rejimi koruyacağız diye sivilleri silahlandırmak, ileride telafisi çok zor problemlere yol açar. Bir kesim silahlanıyorsa eğer, karşısındakiler de armut toplamayacak elbette. Onların da silahlandığını bir düşünürseniz, yandığımızın resmidir.
Geçmişin Rize Valisine kulak verdiniz mi hiç? Televizyonda milletin silahlandığını, herkesin ruhsat almaya çalıştığını, 20 bin liralık bağış mecburiyeti getirmelerine rağmen, memurların bile bu parayı kolayca temin edip silah ve ruhsat sahibi olduklarını açıklamıştı. Daha önce Manisa Valisiymiş. Rize'de birkaç ay içinde Manisa'nın beş misli silah ruhsatı vermek zorunda kaldığından şikâyet ediyordu.
Son zamanlarda öyle haberler çıktı ki, inanası gelmiyor insanın. Ama televizyonlar veriyor bunu, gazeteler yazıyor, sosyal medyada silahlanma haberlerinden geçilmiyor. Bir ülkenin sağlam ve güvenilir bir polis teşkilatı, adaleti kılına kadar sağlayan yargısı yoksa eğer, öyle ülkelerde silahlanma arzu ve gayreti fazla olur. Bizde de şimdi olan bu işte.. Bu tehlikeli gidişi mutlaka durdurmalı ve kardeşkanı dökülmeden silahlara veda dönemini yaşamalıyız.
Silah devletin elinde olmalıdır. Sorumsuz insanların eline geçen silahlar bir ateşlenirse eğer, o ülkede kan gövdeyi götürür. Bizim devletimiz yönetimde siyasallaşmaya, kurumları yozlaştırmaya ve yasaları işine geldiği gibi uygulamaya son vermelidir. Devletin memuru eğer, siyasetin çıkar talimatlarını uygulamak yerine, kanunları eşit, adil ve eksiksiz uygularsa, o zaman sivilin silaha ihtiyacı kalmaz.
Böyle bir Türkiye'de de, herkesin hasret kaldığı huzur geriye gelir ve millete rahat bir nefes aldırır.
Türkiye bir normalleşse var ya, o takdirde herkesin morali düzelecek, suçlar azalacak, korkular dağılacak ve geleceğe güven artacaktır. Mevcut yönetim ülkeye bu şansı verirse eğer, insanımız da silaha veda eder ve geleceğini güvenle devletine bırakır. Aksi takdirde ülkemizdeki silahlanmayı kimse durduramaz. Şunu iyi bilmeliyiz ki, bugün sivillerin elindeki silahlar bir toplansa, beş orduya yetecek tabanca, tüfek ve teçhizata sahip olur devletimiz. Bir de toprağa gömülenleri hesaba katarsanız, bunlarla Ortadoğu haritasına bile şekil verebiliriz.
Demek istediğim o ki, ateşli silahlar yasasına yeni bir şekil vermeli, insanımızın tabanca tüfek sahibi olmasını zorlaştırmalı, bunun için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Sivilin elindeki silahı alıp, ona kalem ve kitap verecek bir ortamı süratle yaratmalıyız. Sivilin elindeki silah mayına benzer, nerede ve kime patlayacağını kestiremezsiniz. Bunu dikkatimizden uzak tutmayalım ve sivilin elindeki silahları devlete geçirmenin yollarını arayalım. Aksi takdirde, gerisini söylemeye bile dilim varmıyor.