Bu seçimden de, şöyle milleti ve ülkenin sorunlarını samimiyetle kucaklayacak kuvvetli bir Meclis çıkaramadık.
Yeni yasama dönemine bu duygularla bakmak gerçekten çok üzücü. Oysa Türkiye’nin, milli çıkarlarını kişisel ve grupsal menfaatlerin önüne geçirecek bir Meclis’e öyle ihtiyacı vardı ki..
Bir uzlaşma Meclis’i olmalıydı bu. Yıllarca yapılan yanlışları gören, bunları tekrarlamamaya kararlı, ayrışan milleti yapıştıracak, birbirine kenetleyecek bir Meclisimiz olsaydı, kötü mü olurdu..?
Böyle bir ihtimalin milyarda birine hasretiz. Yanlışlar ekspresinin iktidarı, bu kez daha güçlü çıkıyor yola. Geçmişte yaptıklarından şikayetçi olanlar, geleceğe ürpererek bakıyorlar şimdi. Muhalefetten medet ummayı ise, kimse aklından bile geçirmiyor. Kelin melhemi olsa başına sürecek…
Kavgayla öfkeyle işe başlayan bir muhalefete sahibiz. CHP’nin haline bakın, üzgün taraftarını unutmuş, iç çekişmelerin rüzgarına bırakmış kendini. Mevcut delegeyle mi gidelim kurultaya, yoksa yenileyelim mi delegeleri? Yahu bırakın delege hesabını, başkan dahil başarısız yönetimin tamamını değiştirin ki, CHP yeni bir nefes alabilsin, yeni bir rüzgar yakalayabilsin. Ana muhalefet partimizin siyaset esnafı, böyle düşünmüyor olmalı ki, kendisini sağlığına kavuşturacak bir önlem yerine, kışı delik kazakla geçirip zatürriye olmaya razı…
MHP dersen, tam bir akıl tutulması yaşıyor. Partiyi bitirmeye kararlı gibi davranan Devlet Bahçeli, uğradığı büyük yenilginin farkında değil galiba. Esip gürlüyor, atıp tutuyor, kesip biçiyor, itiraz edeni neredeyse hain ilan edecek. Böyle giderse tabela partisi ve emekliler kulübü haline getirecek MHP’yi. Alpaslan Türkeş’in kemiklerini sızlatıyor, gerçek milliyetçileri feci halde kızdırıyor.
Bir de sormaz mı millete, ’’Biz bu kadar oy kaybedecek ne yanlışlık yaptık’’ diye. Bunu dahi göremeyecek, fark edemeyecek birinin, hala MHP’nin başında oturması büyük talihsizlik. Bizim gibi merkez sağda olanlar, (eski DYP ve ANAP’lılar) 3-4 seçimdir bu partiye oy veriyorlardı. Herşeye olmaz diyen ve AKP’ye koltuk değneği görevini her fırsatta sürdüren Devlet Bahçeli’ye artık oy vermediler ve onu ağır şekilde cezalandırdılar. Mesele bu kadar basittir. Yarın MHP’nin başından ayrılsın, kaybettiği oyun iki misli geriye dönecektir. Bunu görmemek için kör olmak lazımdır.
Bahçeli büyük hatalarına, seçimden sonra da devam ediyor. Kendisini eleştirenlere ağır hakaretlerle cevap vermeye çalışıyor. Çalıştıkça batıyor ve gerçek milliyetçileri daha da kızdırıp öfkelendiriyor. Söylediklerinin bin mislinin kendisine iade edildiğinin de farkında değil hala. Yazık çok yazık.. Siyaset bazı değerli insanları ne hale getiriyor, görüyorsunuz değil mi? Hem kel, hem fodul diye bir atasözümüz vardır. Milletin Bahçeli’yi bu sözlerle değerlendirmesine üzülmemek mümkün değil ama, yerinde oturmaya ve makamını boşaltmamaya devam etmekle, bu atasözünü doğru çıkarıyor. Oysa ona yakışan, seçimlerden sonra efendice istifa etmek ve partinin önünü açmak, geleceğini kurtarmaktı. Yapmadı, yapamadı işte. Öyle olunca da, böyle acımasızca eleştiriye uğruyor.
Her neyse, biz yine dönelim yeni Meclis’e. Bu döneme de endişeyle giriyoruz maalesef. Leyla Zana olayı bunun ilk ve en çarpıcı örneği. Daha dün bir, bugün iki ama, Parlamenter anarşinin düğmesine hemen basıverdiler. Geride daha çok Leyla Zana’lar var, Hem sadece HDP’de değil, diğer partilerde de gizli kopyaları mevcut. Önümüzdeki günler ve aylar, kavgalı ve zorlu müzakerelere tanık olacağımızı gösteriyor. Allah sonumuzu hayretsin.
Bu yasama dönemine de, boynumuz bükük ve kaderimize razı bir duruşla giriyoruz. Bu Meclis’in Türkiye’yi esenliğe, bizi aydınlığa çıkaracağına, ne yazık ki inanamıyoruz. Oysa gönül isterdi ki, tek ümidimiz ve tek kurtuluş merkezimiz Parlamento’muz olsun. Öyle olduğuna ve olacağına samimiyetle inanan kimse var mı acaba, çok merak ediyorum. Hatta seçilenlerin aileleri ve yakınları arasında da var mı? Eğer varsa, bu iyimser yurttaşlarla bir fotoğraf çektirin bari, hatıra olarak kalır elinizde.
İnşallah bu tespit ve değerlendirmeler yanlış çıkar da, böyle düşünenlerin tamamı özür dileriz Meclis’imizden. Ama bu seçim kanunu ve seçim yasasıyla özür dilenecek bir Meclis’i, daha çoooook bekleriz, çoookkk…