Sagalassos

 

 

Binlerce yıl çeşitli uygarlıkların yatağı Anadolu'muzun tarih hazinelerinin ortaya çıkarılması neden Avrupa'dan gelen bilim adamlarına nasip olur dersiniz? Bilimden bu denli uzak kalınmasını hangi sosyal olguyla açıklamalıyız? Cami, han, hamam, çeşme yapmanın ötesine geçememiş Osmanlı, almaya başladığı yenilgiler yetmezmişcesine Lale devri'nin kapısını aralamaya hazırlanırken Fransız gezgin Paul Lucas Batı Toros dağlarında Sagalassos antik kenti'ni ortaya çıkarmakla meşguldü. (1706).

İlk yerleşim izleri M.Ö 12000 yıllarına dayanan bu efsane şehri görmek için çıktık yollara bu sefer... Antalya ilimize 110 kilometre mesafede, Ağlasun ilçesi kuzeyinde, dağın 1400-1700 metre yükseklerinde araçlarımızdan indiğimizde, başka bir dünyanın kapısından içeri adım attık adeta.

 

 

M.Ö 334'de Termessos'u uzun kuşatmaya rağmen ele geçiremeyen Büyük İskender, hıncını Antik Pisidia'nın başşehri Sagalassos'dan alır. Kentin hemen önündeki tepede yaşanan kanlı savaşı kentin yiğit savaşçıları kaybeder. Böylece tarih sahnesinde adı duyulmaya başlayan şehir, İleri tarihlerde Suriye'li Selevkid'lerin ve M.Ö 189'da Bergama'lı Attalid'in himayesine girer. Bu dönemde şehir meclis binası (Bouleterio) inşa edilir. M.Ö 25 Yılında Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine giren Sagalassos, seramik üretim merkezi haline gelir. Günümüzde UNESCO Dünya miras listesine önerilmekte olan kent, M.S 518'de büyük bir depremle çok ağır yaralar alır. M.S 542'de veba salgını ve yine M.S 700 lerde ikinci büyük depremle yaşanmaz hale gelen kentin su kaynakları yok olur. Bitmek tükenmek bilmeyen arap istilalarından da yılan halk kenti terk etmek zorunda kalır. Sırtını yasladığı dağın toprak kaymaları, şehri bir yorgan gibi örterek günümüze değin olabildiğince diri kalmasına neden olur.

Paul Lucas'ın Periler şehri diye adlandırdığı Sagalassos'da gördüğümüz her eser bizleri hayret ve hayranlık içinde bıraktı. Belçika'lı bilim adamı arkeolog Marc Waelkens'in 1986 da başlattığı kazı çalışmalarıyla gün ışığına çıkan bu eşsiz kent'de Ünlü Antoninler çeşmesi, dünyanın en yüksek rakımlı 9000 kişilik tiyatrosu, Dor Tapınağı, Neon Kütüphanesi, Meclis binası, Agoraları, Apollon Tapınağı ve Roma Hamamı Anadolu'muzun kültür ve tarih zenginliklerinin bir göstergesiydi.

Kenti ziyaretimizin akabinde, kuzey yönünde daha 14 kilometrelik parkurumuz ve Gölcük gölü kenarında balık lokantaları bizi bekliyordu...

 

 

 

Yayın Tarihi
08.02.2013
Bu makale 4873 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
yazının geneline katıldıgımı beyan etmekle birlikte elbetteki osmalıdada hataların yapildıgını ve hatta her kötüye gidişte bir sadrazamın kellesinin alındıgını, bu rakamın tam bilinmemekle birlikte 500 civarında oldugu ama işlerin devamlı kötüye gittigini hatta bu düşüncenin günümüz cumhuriyetine bile yansımalarının oldugu aşikardır(örn.bak 3 tane adamı meydanda sallandırdınmı ortalık nasıl düzelir) sözünün ta eskilere dayandıgıda aşikardır ancak olaya objaektif bakılınca başka medeniyetlerin kalıntıları arasındada ibadethane han hamam çeşme vs yapıların diger tiyatro gibi yapıların yanında önemli yer tuttugunu unutmayalım diye not düşme geregini hissettim

abdülkadir küçükavşar 09.02.2013

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!