DUAYEN

Recep Tayyip Sorunu

Türkiye’nin bugün en ciddi sorunu, dilinin freni olmayan ve toplumu germeyi politikasının silahı haline getiren Başbakan’dır. Bunu artık açıkça söylemenin ve tartışmanın zamanı gelmiştir, hatta geçmiştir bile…  Ağzından çıkanı kulağı duymuyor, Taksim direnişine destek verenleri, katılanları çapulculukla suçluyor. Hakaret ediyor, yönetim biçimine ve üslubuna karşı çıkanları hedef gösteriyor, işin en kötü tarafı yalan söylüyor. Evet, üzülerek belirtmek zorundayım ki, milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Gençlerin camiye içki şişeleriyle girdiğini iddia ediyor ki, bu iddiayı bizzat cami imamının televizyonda yalanladığını bütün millet seyretti.    

Ayıp değil mi, bir Başbakan bunlara tenezzül eder mi? Milleti birbirine kırdıracak tahrik söylemlerini böylesine pervasız bir şekilde kullanır mı? Müslüman milletimizi galeyana getirebilecek, bu yalanlardan medet umar mı? Yazık çok yazık. Türkiye’nin böylesine sorumsuz bir kişinin ellerine kalması büyük bir talihsizliktir.    

Taksim olaylarını da doğru okumamakta, çarpıtmakta ve meydanda toplananları, ülkenin güzel gidişini ve kalkınmasını engellemekle suçlamaktadır. O meydanda toplananlar, onlara ülkenin tamamından destek verenler, tencere-tava diye dalga geçtiğin milyonlarca ev kadını, Taksim’deki 15-20 ağacın kesilmesini değil, senin ülkeyi başına buyruk yönetmeni ve insanların yaşamlarına müdahale etmeni protesto ediyorlar. Bunu anlamayacak, fark etmeyecek, değerlendiremeyecek kadar ‘’takdir fakiri’’ olduğun söylenemez. Halkın neyi protesto ettiğini bilmene rağmen, aleyhindeki gösterileri hala 15-20 ağaca bağlaman, konuyla açıkça dalga geçtiğini gösterir.

Bir Başbakan 75 milyonun Başbakanı olmak ve halkı ayırmaksızın kucaklamak zorundadır. Oysa bizim Başbakan milleti parçaladı,kamplara böldü ve keskin uçlara iteledi. Fas-Cezayir ve Tunus dönüşündeki karşılamalar, konuşmaları ve yandaşlarının tezahüratları çok düşündürücü olduğu kadar, toplumu aptal yerine koyduğunun çarpıcı bir göstergesidir.

Dönüşte halkın kendisini büyük kalabalıklarla karşılamak istediği, ama Başbakanın buna izin vermediği söylenecek, sonra da Metro açık tutulup, belediye otobüsleriyle insanlar havaalanına taşınacak. Bunun da adı, Başbakan’a duyulan inanç, güven ve sevgi olacak. Biz bu filmleri çok seyrettik… 

    Hele Ankara dönüşüne ve her yere konulan kürsülerde yaptığı tahrikkar konuşmalara ne demeli? Esenboğa’daki karşılamada gördüğümüz kalabalığın taşıma kalabalık olduğunu ve Melih Gökçek’in Belediye imkanlarıyla insanları oraya yığdığını fark etmemek için, aptal olmak lazım. Sadece Gökçek değil, AKP teşkilatı da iyi çalışmış olmalı ki,6 farklı noktada hatırı sayılır kalabalıklar toplayabilmişler.   

 Aynı saatlerde Kızılay’da çok büyük bir protesto kalabalığı vardı. Keza Tunalı Hilmi’de de, protestocuların sayısı giderek artıyordu. Başbakanın bunlardan haberi yoktu ki, Ankara’da bile sadece Taksim eylemcilerine verip veriştiriyordu. Bakanların çoğu otobüsün üstündeydi, ama İçişleri Bakanının  orada ne işi vardı? Kızılay’da ve Tunalı Hilmi’deki kalabalıkları izlemek ve işiyle meşgul olmak varken, otobüsün üzerinde Başbakana alkış tutması, gerçekten hazin bir tabloydu.    

Söz İçişleri Bakanından açılmışken, hala neden istifa etmediğini, İstanbul-İzmir-Ankara Vali ve emniyet müdürlerinin niçin görevden alınmadıklarını anlayabilmiş değilim. Bir kriz bu kadar mı kötü yönetilir? Polisle milleti karşı karşıya getirmenin bir bedeli olmayacak mı? Polisi ordu gibi silahlandırmanın, teşkilatı ağır silahlarla donatacak yasaları çıkarmanın, devletin polisine parti polisi görüntüsü kazandırmanın hesabı sorulmayacak mı?   

  Bir Başbakan elbette şehit polisimize sahip çıkmalı ama ölen gösterici gençlere de gözyaşı dökmeli. Bibergazı bombardımanından yoğun bakımda yatanların da sağlığıyla ilgilenmeli. Böyle yapmazsa bir polisimizin şehadetini kullanan Başbakana, onca asker ve subayımızın şehit edilmelerinin hesabını neden sormadığı ve onları şehit edenlerle neden kucaklaştığı da sorulur işte…    

Başbakan çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Yine dini politikaya alet ediyor, yine yandaşlarını tekbir diye bağırtıyor ve yine ona oy vermeyen Müslümanları çileden çıkarıyor. Başbakanın bu gidişi, ülkeyi çok büyük felaketlerin eşiğine taşıyabilir ve kardeşi kardeşe kırdırabilir. Ortalığı yatıştırmak varken, gerginliği arttıracak sert üslüp ve söylemlere devam etmek, ne Türkiye’nin nede Başbakanın hayrınadır. Bunun  böyle bilinmesinde fayda var.

 

Yayın Tarihi
21.06.2013
Bu makale 5354 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!